Toplumda ve sosyal medyada cezasızlık algısının alabildiğine gitmiş olsa da gerçekle bu algının örtüşmediğini dile getiren Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, “Bugün ceza infaz sistemimizde yaklaşık 380 bin cezaevine mahkum ve tutuklu var. Yaklaşık 600 bine varanda denetimli serbestlikten yararlanan var” dedi.

Denetimli Serbestlik 20. Yıl Bölge Toplantıları, Elazığ ev sahipliğinde yapıldı. Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış toplantısında Vali Numan Hatipoğlu, “20’nci yılın kapsamında bir değerlendirme toplantısı bu anlamda da denetimli serbestliğin Türk yargı sistemi içerisinde infaz sistemi içerisindeki önemi belli. Aynı zamanda bunun bir rehabilite edici husus olması, her geçen gün daha da fazla artan bir husus” diye konuştu.

“Ülkemizde yüzde 46’lar seviyesinde suç işleyen kişi tekrar suç işliyor”

Tekrar suç işleyen mükerrirlerin olduğunu dile getiren Bakan Yardımcısı Ramazan Can, “Eğer bir toplumda mükerrirler varsa demek ki infaz rejimi, iyileştirme, ıslah ve topluma yeninde kazandırma anlayışında bir sıkıntı var demektir. Ya da tamamen başarı demek değildir. Dünya ortalaması yüzde 40’lar seviyesinde suç işleyenin tekrar suç işleyerek cezaevine döndüğü gösteriyor. Ülkemizde de yaklaşık yüzde 46’lar seviyesindedir. Yüzde 46’lar seviyesinde suç işleyen kişi tekrar suç işliyor. Suç işlemeye meyilli oluyor. Bu manada denetimli serbestlik bizim için çok önemlidir. Bizzat suç işleyenin ıslahı anlamında çok önemli. İkincisi de devletin toplumda barışı, huzuru, güvenliği ve sağlığı sağlayabilmesi açısından çok önemlidir. Kişi cezaevine alındığı zaman sadece kendisi uslanma anlamında ya da cezanın yaptırımı anlamında kalmıyor. Eğer biz hiç kimseyi suç işlediğinde ceza yaptırımı ile karşı karşıya koymazsak o zaman suç işleme eğilimi artacak. Cezada amaçların biri de mağdurların yürek soğumasıdır. O da yok olmuş olacak ve diğer taraftan devletinde bir anlamı kalmayacak. Kişi kendi hak ve hukukunu gerçekleştirmeye çalışacak. Peki tüm bunları yaptığımız zaman iyileştirme olabilecek mi? Topluma yeniden kazandırılarak sağlıklı bir birey haline gelebilecek mi. Tüm bunlar bir denge üzerinde gidiyor. Bu dengeyi sağlayan da infaz kurumudur. Bu manada infaz hukukunda hümanizmin, insanlığına verecek önem ile ölçülür” şeklinde konuştu.

“Cezasızlık algısı nedeniyle bazı şeyleri geciktirmek durumunda kalabiliyoruz”

Bakan Yardımcısı Can, “Her ne kadar toplumda ve sosyal medyada cezasızlık algısı alabildiğine gitmişse de gerçekle bu algı örtüşmüyor. Bugün ceza infaz sistemimizde yaklaşık 380 bin cezaevine mahkum ve tutuklu var. Yaklaşık 600 bine varanda denetimli serbestlikten yararlanan var. Topladığımız 1 milyona yaklaşıyor. Korkunç bir rakam. 85 milyon nüfusumuz var. 1 milyona yakın kişi infaz hukukunun kurallarına riayet etmek durumunda. Peki bu cezasızlık algısı nereden geliyor. Maalesef sosyal medyanın ciddi etkisi var. Diğer taraftan toplumda infial uyandıran hadiseler dediğimiz tüm bunları topladığımızda yer yer uygulamadan kaynaklanan problemler ile anında tutuklama gerektiren hadiselerde tutuklamanın olmadığı, sosyal medya ve dijitalleşmeyle birlikte suçu ve suçlunun anında görüntülenebildiği, görüntülerde sonradan da ortaya çıkarak sosyal medyada dezenformasyon ile belki de kötü niyetli odaklar tarafında iktidara bir yol verme anlamındaki görüntüler, adli kolluğun baş savcılık ve ceza mahkemelerine ulaşan delillerin sonradan ortaya çıkması olarak tüm bunları değerlendirdiğimizde cezasızlık algısını tetikleyen nedenlerden biri de bu. Dolasıyla bazen anında tutuklama, ilerde muhtemele kesinleşecek bir infaza dönüşmekle beraber sıcağı scağına toplumda ki hisleri bertaraf etme anlamında yapılacak müdahalelerle birlikte bu cezasızlık algısı sona erdirilebilir. Dolasıyla cezasızlık algısı aslında kağıt üzerinde sosyal medya dezenformasyonuna uğrayan bir durum. Günlük yaklaşık 400 kişinin giren ve çıkan arasındaki farkla cezaeviyle buluştuğunu düşündüğümüzde korkun bir rakam. Temel hak ve hürriyetleri öncelememiz gerekirken tutuklamanın istisnayı bir tedbir olduğu, genel bir infaz olmadığını deklare edeceğimiz bir dönemde maalesef bu cezasızlık algısı nedeniyle bazı şeyleri geciktirmek durumunda kalabiliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Denetimli serbestlik müdürlüklerimiz, çok önemli bir rehberlik görevini yerine getirmektedir”

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ise “Bugün Türkiye’de 149 denetimli serbestlik müdürlüğünde yaklaşık 6 bin 500 personelimizde birlikte 450 bin denetimli serbestlik yükümlüsünün denetimli serbestlik yükümlülüğünü yerine getirme çalışması gayreti içerisindeyiz. Denetimli serbestlik, ceza infaz kurumunda geçirilen süreden sonra kişiyi topluma kazandırma maksadıyla yapılan, kişiyi sosyal hayat içeride tutarak rehabilite etme amacını günde bir faaliyettir. Dolasıyla denetimli serbestlik aslında ceza infazının karakteristik özelliklerini göstermekle beraber bir diğer yönüyle de denetimli serbestlik bir rehabilitasyon sürecidir. Toplumda yaygın olan bir anlayışla kabul edildiği üzere denetimli serbestlik bir cezasızlık değildir. Denetimli serbestlik kişini cezaevinden çıktığı affedildiği, tamamen sistem dışına çıktığı bir hal de değildir. Denetimli serbestlik tam olarak kişi için bir ara durumu ifade ediyor. Bu da tam bir özgürlük ile özgürlüğün kısıtlandığı cezaevi arasındaki bir geçiş dönemdir. Bu geçişi döneminde denetimli serbestlik müdürlüklerimiz, çok önemli bir rehberlik görevini yerine getirmektedir” dedi.

Emine Erdoğan’ın 2024’te de öncelikli gündemi "Gazze’de barışın tesisi" ve "Sıfır Atık" oldu Emine Erdoğan’ın 2024’te de öncelikli gündemi "Gazze’de barışın tesisi" ve "Sıfır Atık" oldu

Konuşmaların ardından Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile Fırat Üniversitesi Arasında ’Model Çocuk Eğitimevi’ iş birliği protokolü imzalandı.

Toplantıya Vali Numan Hatipoğlu, AK Parti Elazığ Milletvekilleri Prof. Dr. Erol Keleş ve Ejder Açıkkapı, Cumhuriyet Başsavcısı Aşkın Yeğin, Baro Başkanı Melih Efe, FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, kurum müdürleri, STK temsilciler ve davetliler katıldı.

Kaynak: iha