Mide balonu operasyonunda hayatını kaybeden gençle ilgili hastaneden açıklama

Şahin, mide balonu operasyonunda üniversiteli genç Ali Can Gül’ün (22) hayatını kaybetmesi, ardından iddia edilen suçlamalar ve devamında yaşanan gelişmelerle ilgili açıklamada bulundu. Şahin, hayatını kaybeden hastanın, beyanlara göre; internette yaptığı araştırmanın ardından iyi bir doktor olduğunu düşünerek 5 Haziran’da hastanelerinde görevli genel cerrahlardan D.E.’ye başvurduğunu söyledi. Hastaya mide balonu şeklinde girişimsel bir işlem yapıldığını ifade eden Şahin, "Sonrasında ani bir kardiyak agresif durumu gelişiyor. Tabii böyle bir durumda tüm hastanelerde uygulanan bütün bir işlem vardır. Mavi kod ekibi dediğimiz ekipler vardır. Bir hasta sıkıntıya düştüğü zaman tüm ekipler elindeki işi gücü bırakır, hızlı bir şekilde hastaya müdahale ederler. Burada da yaklaşık 25 kişilik; olay basına intikal ettirildiği ve görüntülerden baktığımız için konuşuyoruz. 25-30 kişilik bir ekip işini gücünü bırakıp hastayı kurtarmaya, CPR yapmaya çalışıyor. Yeniden canlandırma konusunda elinden geleni yapıyorlar. Hastaya kalp pili dahil her şeyi takmaya çalışıyorlar" dedi.

"Yapılan bir hata varsa, herkes Türk adaletine güvenmeli"
Olay sonrası görüntülerin hastane yönetimi tarafından savcılık soruşturması kapsamında eksiksiz bir şekilde savcılığa ve soruşturma dosyasına iletildiğini dile getiren Şahin, "Hastayla ilgili tüm bilgileri, soruşturmanın sağlıklı devam edebilmesi adına eksiksiz bir şekilde gönderdik. Tabii gönderdiğimiz görüntüler ve olay; yani bizim 25-30 kişilik yeniden canlandırma ekibimizin yaptığı olay, artık acılı aile tarafından sosyal işkence edilir halde gibi gösteriliyor. Bu bir canı kurtarmak için normalde rutindir. Mavi kod ekiplerinin yeniden canlandırma ekiplerinin yapması gereken budur" diye konuştu.
Sonraki yaşanan süreçte aileye taziyelerini ilettiklerini, soruşturma konusunda kafalarında bir şüpheye gerek olmadığını ifade ettiklerini kaydeden Şahin, "Bunun ispatı da tüm görüntüleri, tüm bilgileri, tüm dosyaları soruşturma makamlarına bizzat ilettik. Yapılan bir hata varsa, hata sonucunda herkes Türk adaletine güvenmeli ve Türk adaletinin vereceği karara saygı duymalı. Kimsenin bunun dışında bir düşüncesi yok" dedi.

"Oluşan kaosla hem hastane personelimiz, hem yatan hastalarımız zarar görmeye başladı"
Son dönemlerde ’sosyal medya adaleti’ denilen bir durumun gelişmeye başladığını belirten Şahin, şöyle devam etti: "Sosyal medyada ilgili ilgisiz, alakalı alakasız, doğru, yanlış. Hiçbir basın etik kurallarına uymayan, beynelmilel basın kurallarına uyulmayan haberler yapılmaya başlandı. Sistemli ve bilinçli. Buradan oluşan bir kaosla hem hastane personelimiz zarar görmeye başladı, hem yatan hastalarımız zarar görmeye başladı. Bugün burada 46 yoğun bakım ünitesinde hasta yatıyor ve bu 46 yoğun bakım hastasının yakını var. Bu hastane etik kurallara uygun A grubu bir hastanedir. Mersin’de en iyi kadroya sahip hastanedir. Kalp cerrahisi, kardiyoloji ve diğer bazı özellikler bakımından hastalar konusunda da en iyi iş durumda olan bir hastanedir. Bu durum yatan hastalarımızın huzursuzluğuna kadar sebebiyet verdi. Yani insanların acımasızlığının nereye vardığını gösterebilmek adına bunu söylüyorum size."

"Temizlik görevlisinin, tıbbi sekreterin, hafif acil tıp teknikerinin delil karartma gibi bir yetkisi yok"
Savcılık soruşturması kapsamında 7 personelinin gözaltına alındığını hatırlatan Şahin, "Delil karartma şüphesi, görüntülerin basında, sosyal medyaya kontrolsüz bir şekilde yayınlanması, sosyal medyada bilip bilmeden yorumlarla bir sosyal medya hukukuna doğru giden bir tabloda 7 personelimiz gözaltına alınıyor. 5’i temizlik görevlisi, bir arkadaşımız tıbbi sekreter, bir arkadaşımız acil tıp teknikeri. Sadece hastanın yeniden canlandırma boyutunda o bölgede yardım amaçlı oksijen tüpü getirmek veya şunu götürmek, bunu götürmek adına orada durması gereken, orada olan personel" dedi.
Savcılığın soruşturması hakkında kimsenin diyebileceği bir şey olmadığını dile getiren Şahin, şöyle konuştu: "Eğer delil karartmayla ilgili bir durum var ise bu yardımcı sağlık personelinin salahiyetiyle yapabileceği bir olay değil. Temizlik görevlisinin, tıbbi sekreterin, hafif acil tıp teknikerinin delil karartma gibi bir yetkisi yok. Bunun sorumlusu bir doktordur, hastanın sahibidir. Bununla ilgili bir soruşturma yürütülecekse kanuna, kurala ona göre uygun yürütülmesidir. Benim acil tıp teknikerim nasıl bir delil karartabilir? Bu soruya bir cevap bulamıyorum. Benim 5 temizlik görevlim ne demeye gözaltına alınıyor? Temizlik görevlisi, hangi organizasyonun içinde olabilirler ki bir delil karartsınlar? Sorumlunun hastanın sahibi, doktor olduğu bir konuda, yardımcı sağlık personelinin bu şekilde gözaltına alınması, tutuklanması, kamuoyunda yansıtılması, 380 kişinin çalıştığı bir hastanenin, 2 bin 500 kişiyi direkt ilgilendiren bir hastanenin imajına, yatan hastaların kafasındaki soru işaretlerine, huzursuzluğuna, stresine sebep olduğunu anlayabileceklerini umuyorum."

"Soruşturmanın salahiyeti için üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız"
Soruşturmanın salahiyeti için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını belirten Şahin, "Hiçbir şey açıkta kalmadan, hiçbir şey gizlenmeden her şeyi yapmaya hazırız. Çünkü biz hasta hekim haklarına saygı duyduğumuz şekilde hasta haklarına da saygı duyuyoruz. Ya bu hastanın da bir hakkı var. O hakkı için ne yapmamız gerekiyorsa yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
A grubu bir hastane olarak Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli denetlendiklerini belirten Şahin, "Sosyal medya adaletiyle, sosyal medya hukukuyla, sosyal medya basınıyla bir adalet dağıtmaya başladığımız zaman artık işi anlatılmaz ve anlaşılmaz boyutlara sokuyoruz. Ve burada bir daha söylemek istiyorum. Yani yardımcı temizlik personeli, tıbbi sekreter ve bir acil tıp teknikerinin hastaya CPR uygulaması kısmında buralarda bulunan bir ekibin delil karartabileceği konusunda hiçbir anlam veremiyorum. Ve kızımız halen tutuklu. Bunun bence bütün sorumlusu sosyal medya, sosyal medya hukuku. Bu böyle olmamalı" diye konuştu.

"Kesinleşmiş kati otopsi raporunu bekliyoruz"
Henüz otopsi raporuyla ilgili kesinleşmiş bir karar olmadığına dikkat çeken Şahin, "Herkes gibi biz de kesinleşmiş kati otopsi raporunu bekliyoruz. Sağlık Bakanlığı müfettişleri görevlendirilmiş müfettişlerin raporlarını bekliyoruz. Yani ne müfettiş raporunu bekleyen var, ne otopsi raporunu bekleyen var. Neyin ne olduğunun ortaya çıkması için bilirkişilerden gelecek raporları hiç kimse beklemeden bir sosyal medya hükmüyle hastane derdest ediliyor. Hastanede yatan hastalar derdest ediliyor, personel derdest ediliyor. Artık vicdanlara bırakıyorum" ifadelerine yer verdi.

Olay
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Girne kentinde yaşayan Ali Can Gül (22), Girne Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölümü 3’üncü sınıfta okuyordu. Aynı zamanda Limasol Türk Ocağında amatör futbolcu olan Gül, yaşadığı sakatlık sonrası kilo almaya başladı. Genç, sakatlığı atlattıktan sonra kilo vermede sıkıntı yaşayınca Mersin’de midesine balon taktırmak üzere özel bir hastaneye başvurdu. Halası ile 4 Haziran’da Mezitli ilçesindeki hastaneye giden Gül’e görüştükleri doktor tarafından ertesi gün için randevu verildi. 5 Haziran’da halası ile hastaneye gelen Gül, ameliyat bedeli için talep edilen 30 bin TL ücreti yatırdıktan sonra operasyona girdi. Operasyon başladıktan bir süre sonra halasına gencin hayatını kaybettiği bildirildi. Halasının durumu haber verdiği 50 yaşındaki baba Hasan Gül, ilk uçakla Mersin’e gelerek hukuki süreç başlatırken, gencin cenazesi otopsi işlemlerinin ardından götürüldüğü Girne’nin Bahçeli köyünde gözyaşları arasında toprağa verildi. Hayatını kaybeden üniversite öğrencisinin hastaneye gelişi ve sonrasında yaşananların yer aldığı kamera kayıtları da ortaya çıktı.

Delil karartma iddiasıyla sekreter tutuklandı
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, ölümden sonra cesede müdahale şüphesi doğuran tespitler nedeniyle delil karartma iddialarına yönelik 7 şüpheli gözaltına alınmıştı. Mide balonu taktırmak isteyen gencin hastanede operasyon esnasında ölmesi üzerine olay hakkında savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, operasyonu yapan Dr. D.E. ve kurulca tespit edilecek diğer görevliler hakkında ’taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan soruşturma izni talebi için Sağlık Bakanlığı Mesleki Sorumluluk Kurulu’ndan soruşturma izni istenilmişti. Olayla ilgili ölümden sonra cesede müdahale şüphesi doğuran tespitler kapsamında delil karartma iddialarına yönelik gözaltına alınanlardan 2’si tutuklamaya sevk edilmiş, tutuklamaya sevk edilenlerden Dr. D.E.’nin sekreteri S.A.S. tutuklanmış, diğer 6 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmişti.