Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından organize edilen “BGC Başkanlarla Yüz Yüze” programına konuk oldu. Başkan Özdemir, “Sizin alabileceğiniz ruhsat miktarı 8 bin metrekarelik inşaat için. Ama sen 10 bin metrekare için müracaat edersen elbette ruhsat alamazsınız. Çünkü öyle bir hakkınız yok. Bizim topluma vaadimiz nedir? Herkes hakkını kullanacak. Biz yalnızca 550 bin Nilüferli’nin çıkarını düşünürüz” dedi.

Basın Kültür Sarayı BGC Nilüfer Sahnesi’nde gerçekleşen ’BGC Başkanlarla Yüz Yüze’ programının Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın sunuculuğunda gerçekleşti. BGC yönetim kurulu üyelerinin Bursa ve Türkiye gündemine ilişkin sorularını cevaplayan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, "Yaşanan yoğun yapılaşmaya rağmen Nilüfer yine çok güzel bir kent ve Nilüfer halen daha herkesin yaşamak istediği bir kent. Bu gerçekliği görmekte fayda var. Zaten nüfus hareketlerine bakarsanız, Yıldırım ve Osmangazi’nin nüfusu geçen yıla göre düşerken, Nilüfer’in nüfusunun hızla arttığını göreceksiniz. Nilüfer bu hızla büyürse belki 10 yıla kalmaz Bursa’nın en büyük ilçesi de olabilir. Herkes Nilüfer’de yaşamak istiyor. Yaşanan bazı bu olumsuzluklara rağmen Nilüfer Türkiye’nin 8. gelişmiş ilçesi. Öte yandan, Ataevler bölgesi gerçekten yaşanması çok zor bir bölge oldu. Sosyal donatı alanlarını değiştirmeden, yeni sağlık alanları, eğitim alanları, park alanları, otopark alanları yapmadan nüfusu üç kat arttı. Bölgenin kentsel dönüşüm alanı olup olmamasına Büyükşehir karar veriyor. Büyükşehir’in verdiği karar ve yetkiler doğrultusunda burada ruhsatlar alınıp işler yapılıyor. Bu modelin tümü yanlış bir model. Konuya partilerin ötesinde bakmak lazım, biraz daha yukarıdan bakmak lazım. Kentsel dönüşümde, bölgesel değişim yapmadığımız sürece buna benzer sorunları yaşarız. Çünkü insanların ekonomik olarak zaten binalarını yenileme gücü yok. İnsanların yenileme gücü yoksa, yenileme gücüne bir kaynak ayıramıyorlarsa, ama o binaları da yenilemek gerekiyorsa; o binaları çok daha fazla kat vererek yapmak zorunda kalıyorsunuz. Parsel bazında bunu yaptığınız zaman ister istemez binaları yukarı çıkararak yapıyorsunuz ve diğer alanlara dokunamıyorsunuz" dedi.

"Ataevler bölgesi kaybedilmiş bir bölgedir"

Kentsel dönüşümle ilgili modelini de açıklayan Başkan Özdemir, şu cümleleri kurdu;

"O yüzden benim görüşüm; 1990’lı yıllarda Murat Karayalçın’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Portakal Çiçeği Vadisi içine yapmış olduğu kentsel dönüşüm planıdır. Bursa’da uygulanması gereken plan böyle olmalıdır. O dönem Ankara’da bir şirket kurmuşlardı, Portakal Vadisi’nden gelen bütün o bölgenin insanları o şirketle beraber bir kooperatifte hak sahibi olmuştu. Hak sahiplerinin hepsi yönetimin içindeydi. Üye kooperatif yöneticisi beş kişi, hak sahiplerinden beş kişi, belediyeden beş kişi, bir de Belediye Başkanı, hep birlikte bütünü planlayarak, dış finansman bularak burayı çözmüşlerdi. Şimdi Ataevler bölgesi bence kaybedilmiş bir bölgedir. Ama bizim Çamlıca bölgesini, Beşevler bölgesini kurtarma şansımız var. Hepsini birlikte planlayıp, oradaki 5 mahalleyi birlikte planlayıp bütüncül bir planla ve ortak hareket ederek yeni bir mekanizmayla, belediyenin de doğrudan işin içinde olduğu bir yaklaşımla kentsel dönüşüm yapabiliriz.

Bu konuda yetki elbette büyükşehir belediyesinde. Büyükşehir belediye başkanının bakış açısı, parsel bazında büyütelim yönünde. Örneğin 20 bin metrekarenin üstünde bir büyüklükte alan planlıyorsanız belli bir yüzde artış verelim, 20 bin metrenin altındaysa farklı bir yüzde artış uygulayalım. Bence hem ilçe belediyesinin hem büyükşehir belediyesinin içinde olduğu, ortak bir dönüşüm çalışması yapmalıyız. Ancak yine insanlar Nilüfer’de yaşamak istiyor. Çünkü Sosyal, kültürel, sportif alanların hep burada olması, bütün özel okulların, bütün büyük hastanelerin, bütün iyi otellerin, 6-7 tane organize sanayi bölgesinin, 6 bin işletmesi olan küçük sanayi bölgesinin, tüm bunların Nilüfer’de olması, nüfusun artmasına, yeni konut ihtiyacına neden oluyor. Hemen yanımızdaki teknoloji organize sanayi bölgesi yaklaşık 100 bin nüfus daha getirecek Nilüfer’e. Burada çalışacak olan insanlar gidip Karacabey’de yaşamak istemeyecekler elbette."

"Tarım alanlarını korumamız gerekiyor"

Başkan Şadi Özdemir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

"100.000 konut yapacak alanın var mı? Tarım alanı dışındaki planlanacak alan çok az. Tarım alanlarını korumamız gerekiyor. Yeni yatırımları batıya doğru değil, doğuya doğru dengelemek gerekiyor. Aksi halde bu şehir yaşanmaz hale gelir. Örneğin Bursa yüksek teknoloji üretebilecek sermaye birikimine de, insan kaynağı birikimine de sahip. Öyleyse hikayemizi yüksek teknolojiye doğru döndürmemiz lazım. Yüksek teknoloji üretmek demek, yazılım üretmek demektir. Yazılım için bin dönüme, 500 dönüme yüz dönüme ihtiyaç yok. Bir iki tane odaya ihtiyaç var. Ama teknoloji sanayi bölgesi adı altında binlerce dönüm araziyi sanayi üretimine hedeflemeliyiz. Merkezi hükümetin o bölgeyi Bandırma’ya kadar sanayiye açmasından endişe ediyorum. Bunun hem Bursa’ya, hem tarım topraklarına, hem de Nilüfer’e ihanet olduğunu düşünüyorum. Atanmış Sanayi Bakanlığı buna karar verebiliyor. Ama ben seçilmiş olmama rağmen karar veremiyorum. Bunun tamamen değişmesi lazım."

"Maaşları eksiksiz ödüyoruz"

Faydası 1 tatlı kaşığında saklı Faydası 1 tatlı kaşığında saklı

Ekonomik sıkıntısı olmayan belediyenin olmadığını dile getiren Başkan Özdemir, "Türkiye’de genel olarak belediyelerin büyük bir kısmı mali sıkıntılar yaşıyor, biz de yaşıyoruz. Finansman dengelerinde ciddi bir bozukluk var, böyle bir gerçeklik var. Bunu tabi ki toparlayacağım, burada bir sorun yok. Bunu şikâyet olarak söylemiyorum. Şu ana kadar gerçekleşen bütçenin içinde, gelirlerimizden personele verdiğimiz ücret yüzde 80 oranında. Bu oranla Nilüferliler’e kaliteli hizmet üretemeyiz. O yüzden bunları dengelemek gerekiyor. Bu oranın yüzde 40’ın altında olması gerekiyor. Ama Türkiye’nin gerçekleri, Türkiye’nin realiteleri, yaşamdaki zorluklar ortada, çalışanımızın bu ücretleri hak ettiğini düşünüyorum. Bundan daha iyi bir ücrete ihtiyacı var insanların. Halen maaşları ödüyoruz. Göreve geldiğimizde 56 milyon TL maaş ödememiz gerekiyordu, 15 gün içinde ödedik. Şimdi gene ödemediğim bir kısmı var o da Kasım ayındaki ikramiye ile ilgili. Ödeme takvimimizi yaptık. Bu arada çok sayıda yüklenicinin paralarını ödemekte de zorlanıyoruz. Bu da yine belediyeye büyük bir zarar olarak dönüyor. Çünkü geç ödendiğini bildikleri için, yeni bir ihale yaptığınızda bu ödeme takvimine göre bir finansman maliyeti de yükleyerek teklif veriyorlar. Dolayısıyla 100 liraya alacağınız işi 130 liraya, 140 liraya satın almak zorunda kalıyorsunuz. Bunları toparlayacağız, hiçbir endişem yok" dedi.

Nilüfer ilçesinin dayanışmacı bir kent olduğunu ifade eden Başkan Özdemir, "Nilüfer Belediye Başkanı olmaktan büyük bir keyif aldığımı söyleyebilirim. Nilüfer “Marka Kent” olmuş ve burada benim bir katkım yok. Benim dışarıdan dolaylı katkım olabilir. Hem Mustafa Bozbey başkanımızın hem Turgay Erdem başkanımızın oluşturduğu bir değer var. Çok büyük bir marka Nilüfer Belediyesi. Başkanlarımıza geçmiş dönemdeki katkıları dolayısıyla çok teşekkür ediyorum. Bu marka değeri nedeniyle bağış yapılabilen bir kent burası. Şu anda bir tane kreş açıyoruz, bağışla. Kanser hastası çocuklarımız için “moral evi” açtık. Kanserli çocuklarımızı bir arada toplayıp, onları hayata tutundurmaya çalıştığımız bir yer. Şimdi iki tane temel atmak üzere ruhsatları alınmış kreşimiz var, bağışla yapılıyor. 450 kişilik yurdumuz var. Onu İstanbul’dan bir arkadaşımdan rica ettim, bunu yapın diye. Kaç para dedi, 8,5 milyon dolar dedim. Tamam 5 milyon doları benden dedi. Ben 8,5 yazdım. Mesela bu tür baktığınız zaman 5 milyon dolar bağış yaklaşık 180 milyon TL ediyor. Dernek ismini vermeyeyim dün geldiler, onlara tiyatro merkezini yapın dedim. Kaç para dediler 180 milyon TL dedi. Bizim Görükle’de bir tiyatro alanımız var. 100 milyonunu karşılarız dediler. 100’ü karşılayan 150’yi de karşılar, üstünde çalışalım dediler. Kısacası Nilüferliler bağış yoluyla belediye hizmetlerimize destek oluyorlar" diye konuştu.

"Vatandaşın kendi işleteceği Bostan marketleri oluşturacağız"

Nilüfer Bostan konusuna da değinen Başkan Özdemir, "Ben özellikle tarımın örgütlenmesi üzerinde hassasiyetle duruyor ve çalışıyorum. Biliyorsunuz tarım çalıştayı da yaptık. Şu anda onun üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Kooperatifleşmeye önem veriyoruz. Çiftçinin ürettiği ne varsa, eğer satamıyorsa biz her şeyi kooperatif üzerinden satın alacağız. Bostanların şu andaki çalışma mantığıyla yürümesi çok zor. Saat 18.00’de kapanan, bayramda, hafta sonları kapalı market olmaz. Nilüfer’de en az 100 tane, vatandaşın kendi işleteceği 40-50 metrekarelik marketler oluşturarak tarımsal ürünleri burada halkımızla buluşturmayı planlıyoruz. Köyden kooperatife, kooperatiften bu marketlere ulaşacak olan ürünler halkla buluşacak. Kısacası bostan sistemini dönüştürüyoruz. Bu kapsamda üretim fazlası olan kooperatif ürünlerini de yerel marketlerimize vereceğiz. Ayrıca Nilüfer’de Ahududu üretimini özendirmeye çalışıyoruz. Nilüferin köylüsü yeniden Nilüferin efendisi olacak. Torunlarımız sebze ve yiyebilsinler diye çalışıyoruz. Tarım alanlarında yapılaşma ile mücadele ediyoruz" dedi.

Hatırlatmada bulanarak konuşmasına devam eden Başkan Özdemir, "1/100.000’lik, 1/25.000’lik, 1/5.000’lik planları Büyükşehir Belediyesi yapıyor. Nerelerin imarı açılacağına, nerelerin imarı açılmaması gerektiğine karar veren belediye değiliz. Biz detay planını yapıyoruz. Dolayısıyla bir yerin imara açılıp açılmama yetkisi bizde değil. İmara açılmış yerlerin detay planlarını 1/1000’likleri yapma yetkisi bizde. Köy içi konusu ise şöyle bir şey, 2022’de çıkan yasaya dayalı olarak köy yerleşim alanlarının bir sınırı var. Bu yerleşim alanlarının sınırını 300 metre genişletme yetkisi veriyor yasa. Dolayısıyla en üst çizgiden 300 metre daha dışarıya çıktığınızı düşünün. O 300 metrelik genişlikte bir dairenin biz planlamasını yaptık. Fakat planlamasını yaparken 17 kurumdan görüş alıyorsunuz. Çeşitli kurumlardan; örneğin Devlet Su İşleri’nden, Karayolları’ndan, Orman Müdürlüğü’nden, her yerden görüş alıyorsunuz. Tarım Bakanlığı hariç diğer kurumlardan görüş geldi. Tarım’dan da görüş geldiği zaman bunu meclise sunacağız. Bizden Büyükşehir’e geçecek. Büyükşehir’de onaylandıktan sonra detay planları yapıp imara açmış olacağız" şeklinde konuştu.

"Nilüfer’de dijital demokrasi"

Nilüfer’i ortak akılla birlikte yöneteceğimizi seçilmeden önce de söylediğini ifade eden Başkan Özdemir, "Bunu Mahalle Komiteleri ile yapacağız.

Akademik odalar, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, ticaret odaları, meslek örgütlerinin tümü ile çalışıyoruz. Şimdi Mahalle Komitelerini karar süreçlerine ekliyoruz. Herhangi bir mahalleye herhangi bir yatırım yapacaksak, Mahalle Komitesi’nin onayını alacağız. Mahalle komitesinin onaylamadığı projeyi, mahalle komitesine rağmen o mahalleye yapmayacağız. Dolayısıyla Mahalle komitesi önemli. Mahalle komitesinden talepleri alacağız. Ama, Mahalle Komitesi’nin her talep ettiğini yapamayabiliriz. Bütçe imkanlarımız ölçüsünde yapacağız. Bunu dijital platforma taşıdık. bin kişi buradan adaylık müracaatı yaptı. Dün itibariyle yaklaşık 2 bin 500 kişi de oy kullanmış. Oy kullanma 22 Aralık’a kadar devam edecek. Dijital platformda demokrasi uygulaması çok kolay bir şey değil. Ama keyifli bir şey. Ben şimdi kimler aday bilmiyorum, kimler seçilecek bilmiyorum, kendileri aday oluyorlar, kendileri seçiliyorlar. Bunu Mahalle Komiteleri’nin ötesine de taşımak istiyoruz. Halkın görüşlerinin daha çok yansıdığı Nilüfer oluşturmak için çalışıyoruz. Hedefimiz dijital platformda 400 bin Nilüferli’ye ulaşmak ve her aşamada görüşlerine başvurabilmek" dedi.

Nilüfer’de bazı mülk sahiplerinin kentsel dönüşümde yaşadığı sıkıntılara değinen Başkan Özdemir, "Diyelim ki 1,5 emsalle kentsel dönüşüm yapacaksanız. 0,5 de Büyükşehir veriyor. Emsaliniz 2 oluyor. Yani sizin 4 bin metrekare bir arsanız varsa 1,5 emsal ile 6 bin metre inşaat yapabilirsiniz. 0,5 de Büyükşehir verdiği için, 2 bin metre de oradan geliyor. Toplam 8 bin metre inşaat yapabilirsiniz. Sizin alabileceğiniz ruhsat miktarı 8 bin metrekarelik inşaat içindir. Ama sen 10 bin metrekare için müracaat edersen elbette ruhsat alamazsınız. Çünkü öyle bir hakkınız yok. Bizim topluma vaadimiz nedir; Herkes hakkını kullanacak. Biz yalnızca 550 bin Nilüferli’nin çıkarını düşünürüz. Geçmiş dönemde iş yapmış olan, yapmaya devam eden müteahhitler bu kararlı duruşumuzdan memnunlar. Çünkü iş müteahhit ile yer sahipleri arasında çirkin pazarlıklara dönmüş. Şu anda daire sahipleri evlerini yenilemek istiyorlarsa üstüne bir miktar para vermek zorunda kalacaklar. Ama benim önerim o değil, benim önerim bölgesel yapalım bu işleri ve biraz önce anlattığım gibi buradaki imar haklarını çok fazla artırmadan bölgesel bütünlüğü planlayarak yapalım. Ayrıca yapılan imalatlarda şöyle bir sorun var; bu ruhsatı veren, bu ruhsatı alan, bu ruhsata arıcılık eden, mimari büroları, bunu denetleyen yapı denetim şirketleri, aracı olan siyasi veya diğer kişiler, herkes burada sorumlu. Burada bir tek kabahatsiz kişi var, oralardan daire satın almış kişiler. Belki de hayatında ilk defa ev aldı, belki de bir dünya banka kredisi çekti, onun parasını ödüyor. Belki annesinden, babasından kalan mirasla emeklilik parasını birleştirdi ve oraya yatırdı, arabasını sattı, arsasını sattı, yapı kullanım izni olmayan eve yatırdı. Ben o insanların burunlarının kanamasını istemem. Onlar için bir çözüm arıyoruz. Meslek odalarıyla, inşaat mühendisleri, şehir plancıları, mimarlar odasıyla, müteahhitlerin bir derneği var, o dernekle ve çeşitli konuların uzmanlarıyla toplantılar yaptık. Çözüm formülü olarak torba kanunuyla çıkan “imar hakkı taşıma” konusu var. İmar haklarını taşıyarak bazı sorunları çözebiliyor muyuz ona bakıyoruz. Başka yerde konut imar hakkı olan yerleri satın alıp o hakları buraya taşımak gerekiyor. Bu satın alacağımız yerlerin parasını da bunları yapan müteahhitlerin ödemesi gerekiyor. Sorunları çözeceğiz, çözerken de kamunun hakkını koruyarak çözeceğiz. Kamunun hakkını korurken, birtakım bedellerin de ödenmesi gerekiyorsa, bazıları o bedelleri de ödeyecek. Örneğin bazı bölgelerde kaybettiğimiz yeşil alan miktarını, başka yerde satın aldırarak kamuya kazandırma çalışmalarımız var. Kayapa’da 160 dönüm bir yeri var hazinenin. Hedefim burayı bahsettiğim yöntemle belediye kasasından para çıkmadan satın aldırıp, yeşil alana çevirmek. Orada bir güzel bir kent parkı oluşturacağız" şeklinde konuştu.

Çağrı da bulunan Başkan Özdemir, "Gözümüzden kaçan, vatandaşımızın tespit ettiği kaçak, tarımsal depo gibi bu tip yapılar varsa hemen fotoğrafını çekip konumuyla birlikte bize ulaştırın. Anında gideriz. Bu cumartesi pazar, gece gündüz fark etmez. Gönderin, hemen gereğini yapalım. Bunu bütün Nilüferliler’e söylüyorum. Muhtarlarımız üzerinden de söylüyoruz. Doğrudan yazılı müracaat edemeyebilirsiniz, atın benim cep telefonuma fotoğrafını. Konumunu da atarsanız daha memnun olurum. Anında müdahale ederiz. Yıkıyoruz, tekrar yapılanlar oluyor, tekrar yıkıyoruz. Yıkmaya devam edeceğiz, sonuna kadar devam edeceğiz. Gözümüzden kaçanlar olabilir. Ama kaçıyorsa bilin ki biz görmüyoruz. Onun için bizi uyarmaya devam edin diyoruz" dedi.

Ayvaköy çok muhteşem güzel bir yer olduğunu ifade eden Başkan Özdemir, "Bu bölge Gölyazı ile birleştirdiğinde güzel bir destinasyon merkezi olacak. Ayvaköy’de bir mağaramız var. İçinde botla 4 - 5 kilometre gezebileceğiniz kadar su da var. Orayı turizme açıp mağarayı aktif hale getirmek istiyoruz.

Geçen gün Kaymakam Bey’le toplantı yaptık. Sağ olsun yapıcı yaklaşımı oldu. Sayın kaymakamımıza teşekkür ediyorum. Anıtlar Kurulu ile görüşerek sorunları aşmaya çalışıyoruz. Bölgeyi bisiklet yolları, yürüyüş yolları, karavan parkı gibi projelerle destekleyeceğiz. Bir tane de büyük bir otopark yapmak istiyoruz. Çünkü özellikle Gölyazı tarafına yaz aylarında arabayla girmek mümkün olmuyor. Şimdi biz şu şöyle bir şey yapacağız. Arabayı Ayvaköy’e park edin tekne ile karşıya, Gölyazı’ya geçin diyeceğiz. Hem bir tekne gezisi yapmış oluyorsunuz, hem de karmaşaya girmeden arabanızı park edip karşıya rahatlıkla geçiyorsunuz. Dolayısıyla Gölyazı’da dolaşımı kolaylaştırmak istiyoruz. Bursa’ya gelen turistler bir hafta vakit geçirecek hale gelsin istiyoruz. Turizm gelirlerini yükseltmek istiyoruz. Tabii gelen turiste de, yeme içme standardı yüksek hizmet vermeniz lazım. Gölyazı içindeki gözlemeler çok güzel ama yeterli değil. Yüksek standartlı bir restoran yapma projemiz de var. Bu kapsamda pansiyon turizmini de geliştirmek istiyoruz. Ayvaköy’ü bu açıdan da altyapı olarak hazırlıyoruz.

O bölgeyi toparlayıp Gölyazı, Fadıllı ve Ayvaköy bölgesini böyle keyifli hale getirmek istiyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: iha