BİTTİ DENİLEN YERDE YENİDEN BAŞLATMAKTIR ÖĞRETMEN OLMAK

Öğretmenlik sadece okuma yazma öğretmek midir?

Öğretmenlik sayıları öğretip onların nasıl toplanacağını, çıkarılacağını, çarpılacağını ve bölüneceğini mi göstermektir çocuklara?

Öğretmenlik yazdırmak, ezberletmek, okutmak mıdır hazırlanmış metinleri?

Kırk dakika mıdır, altı saat midir öğretmenlik? Biter mi sonra?

Bir öğrencinin tek istediği, beklediği, ihtiyacı bunlar mıdır?

Bir internet haber sitesinde karşılaştığım bir haberi okuduktan sonra öğretmenliğin bunlardan hiç biri olmadığını anladım.

Haber Adıyaman’dan.

Haberin kahramanları sınıf öğretmeni Mehmet Uğur Ayhan ile doğuştan bedensel engelli 8 yaşındaki Filiz Arık. Aslında bir haberden ziyade bir başarı öyküsüydü okuduğum. Öğretmenliğin güç olmak olduğunu, can olmak olduğunu, hayat olmak olduğunu, gelecek olmak olduğunu gördüm bu haberde.

Boynundan aşağı bedeninin hiçbir bölümünü hareket ettiremeyen Filiz bu yüzden okula da gidemiyordu. Ailesi tarafından birçok doktora götürülmesine, bir çok tedavi uygulanmasına rağmen Filizin sağlık durumunda bir değişiklik olmuyordu.

Durumu kabullenen Aile Filiz’in okuma yazma öğrenmesi ve en azından bu hareketsiz yaşamına bir farklılık gelmesi için Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak bir öğretmen istemeleri sonucu Sınıf öğretmeni Mehmet Uğur Ayhan Filiz’e evde eğitim vermek için görevlendirildi.

Eğitim vermek üzere eve geldiği ilk gün Filiz'in çekyatta uzandığını ve hiçbir tarafını hareket ettiremediğini gördü öğretmen. Öğretmen Filiz’le tanıştı önce, iletişim kurdu, güven verdi, gönlüne girdi.

Hareketsiz kaldıkça durumun daha da kötüleşeceğini bilen öğretmen derslerden önce Filiz’i az da olsa hareketlendirmek gerektiğini düşündü. Öncelikle ellerini hareket ettirebilmeliydi. Bu amaçla el, kol egzersizlerine başladılar. Filiz'in kollarını düz tutabilmesi için tahta ve bezden oluşan bir alet yaparak kollarına geçirdi. Evde artık eskisi gibi sıkılmayan Filiz öğretmeni ne derse heyecanla yapıyordu. Derslerle birlikte bu egzersizler devam etti.

Filiz elleriyle artık kalem tutmaya başlamıştı. Yapılan çalışmaların faydasını gören öğretmen aynı aletleri Filiz’in ayakları için de yaparak ayak egzersizlerine başladı. Önceleri onu tutarak yürümeye çalışmasını sağladı öğretmeni. Bir süre sonra kendi başına ayakta durmaya ve küçük adımlar atmaya başladı Filiz. Daha sonra öğretmenin evde yaptırdığı yürüyüş bandına tutunarak yürümeye başladı.

Şimdi nasıl mı Filiz?

Kendi başına oturuyor, yazı yazıyor, konuşuyor, kollarını hareket ettiriyor. Morali çok iyi. İlk tatilde Filiz’i yürüyerek tatile göndereceklerini söylüyor öğretmen.

Annesi, kızını Ankara başta olmak üzere birçok doktora götürdüklerini ancak kızının kendi başına oturmasının, yürümesinin mümkün olmadığı cevabını aldıklarını söylüyor. Oysa öğretmen sayesinde ellerini kullanmaya başladığını, oturmaya başladığını ve yürümeye başladığını söyleyen anne, kızının ilk yürüdüğünü gördüğünde mutluluktan ağladığını anlatıyor.

Filiz ise öğretmeni Mehmet la yürümeye Uğur Ayhan başladığını ve yürümeye başlamasıyla da hayatının tamamen değiştiğini söylüyor.

Filiz artık evde yalnız kalabiliyor, ellerini tamamen kullanabiliyor, ihtiyaçlarını karşılayabiliyor, öğretmenine yazı yazabiliyor ve spor yapıyor. Bir sabah evine gelen öğretmenle yaşamı değişmiş, o öğretmenin tuttuğu elleriyle yeniden ayağa kalkmış, hayata tutunmuştu Filiz.

Öğretmen olmak umudun tükendiği yerde yeniden umut olmak, bitti denilen yerden yeniden başlatmakmış her şeyi.

Bizim de yeniden ayağa kaldırdığımız, bu zorlu hayat yolunda güvenle yürüttüğümüz Filizlerimiz olmasın mı?

Ne dersiniz?

Bir dokunuşuyla, bitti denilen yerde yeni başlangıçlara kapı açan Öğretmenlerim. İyi ki varsınız.

Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.