ÇALIŞMAK İSTEYEN HERKESE İSTERSE ÜRETKEN BİR İŞTE ÜCRETLİ OLARAK, İSTERSE KENDİ İŞİNİ KURARAK ÇALIŞABİLME OLANAĞI SAĞLANMALIDIR

Ekonomi, herkese çalışma olanağı sağlamak ve bu yoldan gelir dağılımını iyileştirmek, insanların refah düzeyinin yükselmesi ve refahın herkese ulaşması, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve insanların özlemlerine kavuşması için hızlı büyümelidir. Öngörülen ekonomik gelişme insanın refahına ve mutluluğuna odaklanmalıdır.

Çalışmak insanın en doğal hakkıdır. Bu hakkın kullanılmaması demek olan işsizlik, birey için büyük bir yıkım, en derin toplumsal dışlanmışlık duygusunun kaynağıdır. İşsizlik, her yaştan insan için çok büyük bir bunalım demektir. İşsizlik bu özelliğiyle toplumsal kaynaşmanın sağlanmasında, ulusal birliğin pekiştirilmesinde,ülke ekonomisinin güçlendirilmesinde en ciddi engellerden biridir.

Sistemin çarpık yapısı, yolsuzluklar ve ekonominin al-sat esasına göre işlemesi Türkiye’de işsizliğin en büyük nedenlerinden biri olmuştur. Öncelikle çözülmesi gerekir. O nedenle çalışmak isteyen herkese isterse üretken bir işte ücretli olarak, isterse kendi işini kurarak çalışabilme olanağı sağlanmalıdır.Bununla da yetinilmemeli, ücretliler iş güvencesine kavuşarak gelecek kaygısından kurtulmalı, işinde ilerleme, daha yüksek ücret alabilme, daha sağlıklı çalışma ortamınakavuşabilme, eğlenme, kültür, seyahat ve dinlenme özlemlerini gerçekleştirebilmelidir.

Bugün geldiğimiz aşama, artık kısa vadeli çözümlerin yetmeyeceği bir aşama. Bu bakımdan, orta-uzun dönemde rahata kavuşmak için kısa dönemde sıkıntı çekmeyi göze alıp, yapısal reformları büyük kriz çıkmadan yapmak zorundayız.İşsizlik, terör ve yolsuzluklarla birlikte Türkiye’nin en önemli sorunlarından birincisi olarak görülmesine rağmen, bazı sivri akıllılar tarafından “Dünyadaki ekonomik sorunlar Türkiye’siz çözülemez hale geldi” diyebilecek kadar aymazlık da yapılmaktadır.

İster kendi işinde, ister ücretli olarak, üretken, insan onuruna uygun bir işte çalışabilmesi için insanın bilgiyle, beceriyle donatılmış olması gerekir. Bunun için, herkes bilgi çağının gereklerine uygun çağdaş eğitim alabilmeli, mesleki ve teknik beceri edinebilmeli, sağlıklı yaşama olanaklarına kavuşabilmeli, doğal yeteneklerini geliştirebilmelidir. Bu, aynı zamanda ülkenin insani zenginliğinin artması, ulusumuzun küresel gelişme yarışında önde koşması, yeni yüzyılın uygarlık düzeyini yakalayıp aşması içinde zorunludur.

Hiç kuşkusuz, daha hızlı bir ekonomik büyüme ve büyüyen gelirin hakça paylaşımı, yüksek bir yatırım hacmiyle, kaynakların en verimli şekilde tahsisiyle, şeffaf ve adil bir hukuk sistemiyle gerçekleşebilir.Türkiye’nin dünya kamuoyunda sürekli olarak, rüşvet ve yolsuzluk, düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne baskı, uluslararası teröristlerin transit merkezi olarak anılmasının yabancı sermayenin ürkmesine neden olması, yeni yatırımların ve yeni istihdam alanlarının önünü kesmektedir.Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de, küresel jeopolitik risklerin ekonomik sorunların önüne geçtiğidir.

Güçlü ve dengeli büyümenin olmazsa olmaz üç koşulu vardır:

1.Düşük enflasyon,  2.Düşük reel faiz,  3.Gerçeği ve uzağı görebilen borçlanma politikası.

Bu üç koşul bir arada gerçekleştiği zaman üretken, güçlü ve dengeli büyüme yoluna girilir. Enflasyon yükselirken, piyasaya şirin görünmek için faiz indirime gitmek doğru değildir.