CHP’de TEMEL SORUN ÖRGÜTLERİN ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ

     Dost acı söyler” diye güzel bir atasözümüz vardır. Yani, “İnsanın kusuru mutlaka görülür. Bazı kimseler, sırf canımız sıkılmasın diye, doğruyu söylemeye çekinirler. Ama yakın dostlar, düzeltmemiz için onu söylemeyi borç bilirler. Yine de doğru söz bize acı gelir.” İşte, bu yazımız da böyle bir şey.

     12 Eylül öncesi CHP Örgütlerini özledim desem, yalan söylememiş olurum. O zaman, gençlik vardı. İdeoloji vardı. İlkeler vardı. Saygı ve sevgi vardı. Naylon üyeler dediğimiz dönek üyeler hiç yoktu. Kitleleri peşinden sürükleyen İl Başkanları, İlçe Başkanları vardı.

     Şimdi ise, siyaseti meslek edinmiş ve çıkar ilişkileri için kullananlardan hala kurtulamadık. Gençliği, ideolojiyi, ilkeleri, saygı ve sevgiyi ara ki bulasın. Ama dönek üyeler çok sayıda var. Nasıl olsa bizim adamımız CHP’de seçilecek bir sıraya geldi, biz şimdi başka partilere de adamlarımızı yerleştirelim anlayışında olan ikiyüzlüler utanmadan ortalıkta dolaşıyorlar.   

     7 Haziran seçimlerinde CHP, adaylarının önemli bir kısmını tüm üyelerle yapılan önseçimle belirledi. Bazı yerlerde de örgüt denetiminde eğilim yoklaması yoluna başvuruldu. Mersin de eğilim yoklaması yapılan talihsiz yerlerden birisiydi. Önseçim parti oylarını zıplatacaktır diyenler çoğunluktaydı. Gelin görün ki CHP önemli ölçüde oy kaybetti.

     Doğru koşullarda yapılan önseçimler elbette parti oylarını arttırır. Ancak, CHP’de doğru koşullar yoktu. Üye sayısının azlığı üzerine bir de önseçime katılanların oranının düşük olması anahtar listelere avantaj sağladı. Bu şekildeki önseçimlerde anahtar listelerin kullanılması gayet doğaldır. Yanlış olan taraf anahtar listelerin bölgecilik, mezhep ve etnik köken temelinde hazırlanmasıydı. Durum böyle olunca, değişik kesimlerin beklentileri karşılanamadı ve aynı tasla aynı hamamda buluşuldu.

     Halbuki CHP, 7 Haziran seçimlerine gerek ekonomi programı ve gerekse miting, tanıtım ve reklam kampanyalarıyla çok iyi hazırlanmıştı ve toplumda ses getirdi. Beklenen oyu alamamayı, sadece, oylarımız HDP’ye gitti savunmasıyla açıklamaya çalışmak son derece saçma. Temel neden apaçık ortada: Halka güven verememek ve örgütlerin örgütsüzlüğü. 

    Sağlıklı bir önseçim yapılabilmesi için üye sayısının ve katılımın, en az partinin toplam oyunun yüzde yirmisi civarında olması gerekir. Bunların tamamı da ulaşılabilir üyeler olmalıdır. Örneğin CHP, Mersin'de 302 bin oy almıştır. Eğilim yoklamasında 15 bin üye oy kullanmıştır. Yani, 287 bin CHP Sevdalısının aday belirleme işi ile bir ilgisi yoktur. Aday listesini benimsememiş olabilirler. Az sayıda üye, az sayıda katılım olduğu zaman yarış bölgecilik, mezhep ve etnik köken temelinde olur. Nitekim de öyle olmuştur.

     Halk, partilerin il ve ilçe başkan ve yöneticilerine bakarak da parti hakkında not vermektedir. İlçe yönetimleri CHP’de lokomotif görevi üstlenmelidir. Değişen siyasette yönetim anlayışı da değişmelidir. İl başkanlıkları temsil ve koordinasyon görevini üstlenmeli, strateji ve programlarıyla ilçe yönetimlerini yönlendirmelidir.

     Naçizane önerilerimiz şunlardır:

     İlçe yönetimleri öncelikli olarak tüm üyelerine mektup, e-posta ve SMS yoluyla ulaşabilecek iletişim bilgilerini noksansız olarak tamamlamalıdır. Partiyi naylon ve dönek üyelerden kurtarmalıdır.

     Mahallelerdeki üye listeleri iletişim bilgileri ile birlikte her mahalle üyesine bir kitapçık halinde dağıtılmalı ve “İşte bunlar senin yoldaşların, işte bunlar senin ailen” söylemiyle, parti üyeleri arasındaki aidiyet duygusu pekiştirilmelidir.

     Hafta sonlarına denk getirmek suretiyle, her hafta bir mahallede gündemi ve konuşmacıları önceden belirlenmiş toplantılar düzenlenmeli, bu toplantılarda sadece siyaset konuşulmamalı, bu birliktelikten yararlanarak parti üyelerinin diğer sorunlarına da sahip çıkılmalı, üyeler arasında dayanışma ve sevgi duyguları geliştirilmelidir.

     Belki de, böyle bir mahalle toplantısına, kısa süreli de olsa Genel Başkan’ın sürpriz bir şekilde katılması sağlanmalıdır.

     Mahalle sorumluları aktif olarak görev yapmalı, partiye üyelik konusunda gençler ve kadınlar teşvik edilmelidir. Siyasi örgütlenmelerde gençlik en önemli avantajdır.

     Tüm mahalle toplantıları sonunda, ilçedeki tüm üyelerle, demokrasi şölenine dönüştürülecek genel bir etkinlik düzenlenmelidir. Sadece seçim dönemlerini beklememek gerekir.

     İl Başkanlıkları ilçe yönetimlerine verilen görevlerin zamanında ve istenilen bir şekilde yapılıp yapılmadığını denetlemeli ve objektif bir şekilde raporlamalıdır. İlin sorunları hakkında donanımlı olmalı, seçmende güven uyandırılmalıdır.

     İl Başkanları, CHP’nin kurumsal kimliğinin ağırlığını tüm platformlarda ortaya koymalıdır. Partinin ideolojisini ve programını halka, etkin bir şekilde sunabilmelidir.

     Unutulmaması gerekir ki, Genel Başkan ve Parti Meclisi Üyeleri paraşütle genel merkeze inmiyor. Onları kurultay delegeleri seçiyor. Kurultay delegelerini il delegeleri, il delegelerini ilçe delegeleri, ilçe delegelerini de parti üyeleri seçiyor. Zincirin birinci halkası çürük olursa, zincirin tamamının güçlü ve sağlam olmasını beklemek zor oluyor.