Eğitimi sadece akademik başarıdan ibaret görmenin doğru olmadığını artık hepimiz biliyoruz. Eğitimin en önemli amaçlarından birisi de çocukları gerçek hayata hazırlamaktır. Çocukların bireysel farklılıkları, çevre koşulları, yaşamın getireceği zorluklar ve daha fazlası için sosyal-duygusal becerilerin gelişmesi oldukça önemlidir. Üstelik sosyal duygusal yönden becerisi yeterli düzeyde olan öğrencilerin akademik başarıyı artırmada da daha avantajlı olduklarını gösteren pek çok bilimsel çalışma mevcut.
Peki sosyal duygusal beceriler nasıl geliştirilir? Aslında bu becerilerin gelişmesinin temel çıkış noktası da öğrenmedir. Çocuklar doğuştan getirdikleri karakter özelliklerinin dışında gelişen ve baş etmekte zorlandıkları sosyal duygusal problem durumlarında nasıl davranmaları gerektiğini öğrenebilirler. Bu öğrenme sürecinde önem sırasında en başta ailesi ve yakın çevresi yer almaktadır. Çocuğun sosyal çevresini oluşturan bu bireylerin rol model olacak davranışlarda bulunmaları önemlidir.
Kendini tanıyan, kendini düzenleyebilen ve kendine yansıtma yapabilen çocuklar yetiştirmek, onların benlik becerilerinin gelişmesi için sağlam bir temel oluşturmak anlamına gelir. Ardından sosyal farkındalığı yüksek çocuklar olabilmeleri için onlara etkili iletişimin nasıl olması gerektiğini öğretmek gerekir. İletişim becerisinin gelişmesiyle birlikte takım çalışması yapabilen, yer aldığı takımda görev ve sorumluluklarını yerine getirerek önemli bir üye konumuna gelebilen bireyler olmaları sağlanmalıdır. Ancak tüm bunları sağlamak için tek sorumluluk çocuklara verilirse yanlış olur. Örneğin çocuğunuzun akran grubuyla oyun oynadığını gördüğünüzde, fark ettirmeden onları izlemelisiniz. Çocuğunuzun takım oyunlarına alınmadığını ve akran zorbalığına maruz kaldığını gözlediğinizde oyuna müdahale ederek herkesin oyunda yer almasına yönelik tüm çocuklara yeni fikirler verebilir, onlara bu yaptıklarının yanlış olduğunu yaş ve gelişim özelliklerine uygun bir dilde ifade edebilirsiniz. Ya da okulda arkadaşları tarafından oyuna dahil edilmeyen öğrenci gözlemlediğinde öğretmenin müdahale etmesi ve oyunda her öğrencinin yer almasını sağlaması aslında çok kolay ve çok etkili bir yöntemdir.
Bazı ebeveynlerimizden farklı şekillerde duyduğumuz ve özü aynı olan örnek olaylar var. Bir tanesinden bahsetmek isteriz. Annemiz çocuğunu bahçeye indirdiğinde arkadaşları tarafından oyuna alınmadığını gözlemliyor. Çocuğunun ise ısrarcı bir tavırla oyuna katılmak istediğini ancak her defasında daha fazla dirençle ve sonunda zorbalıkla karşılaştığını söylüyor. Sonrasında ise çocuğunun bahçeye inmek istemediğini ve hırçınlaştığını ifade ediyor. Annemiz çözüm olarak bir tepsi kurabiye yaptığını ve çocuğuyla birlikte bahçeye indiklerini, diğer çocuklara kurabiye verdiklerinde çocuğunun oyuna katılarak mutlu zaman geçirdiğini ifade ediyor. Ertesi gün annemiz bahçeye kendisi inmediğini, çocuğunun eline bir paket çikolata verdiğini ve ona hepsini aynı anda değil; oyunun farklı zamanlarında arkadaşlarına ikram etmesini söylüyor. Ve kendisi de balkondan çocukları izliyor. Ertesi gün herhangi bir yiyecek vermeden çocuğunun bahçeye oynamaya indiğini ama yine de mutlu zaman geçirdiğini ifade ediyor. Tabi bu arada çocuğuyla sohbetlerinde takım oyunlarında nasıl davranması gerektiğine yönelik ipuçları da vermeyi ihmal etmiyor. Kimilerine göre örnekteki annemizin davranışı karşılık beklentisi içerdiği için yanlış. Ancak burada şunu ifade etmekte fayda var. Lütfen öncelikle annelerimizin olumsuz bir amacı olmayan, pratikte karşılığı olan bu masum çabalarını eleştirmeyelim. Ebeveynlerin her davranışına dayanağı olmayan sözüm ona mantıklı eleştiriler yapmaya çalışmayalım. Bu örnekte olduğu gibi çocuklara zorbalık içermeyen zararsız yöntemleri -alışkanlık ya da davranış biçimi haline getirmeden- dozunda kullanılmanın bir sakıncası yoktur. Bakın kademeli yöntem kullanan bu annemizin çözümü uzun vadede işe yaradı.
Sözün özü, sosyal duygusal beceri gelişimi çocuklarımız için oldukça önemlidir. İhmal edilmeden akademik başarının yanında geliştirilmeli ve takip edilmelidir. Yanlış öğrenmelerin önüne geçebilmek için çocuğun içinde bulunduğu sosyal çevrede yer alan herkes sorumluluk almalıdır. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Keyifli bir yaz tatili geçirmeniz dileklerimizle….