2008 yılında ODTÜ’de öğretim üyesiyim ve çalışmalarımı orada sürdürüyordum. Bu dönemde neden ise Ankara’da olduğumdan mı, yoksa ODTÜ’de mi olduğumdan akıl soran daha çok oluyordu. Ayrıca Ankara’da bazı entelektüel çevreler ile de bir araya geliyorduk. Bunlar arasında farklı görüşte gruplar olmakla birlikte batı tarzı eğitim almış ve üniversite olarak ODTÜ’de görev yapan benim gibi birinin bu kimlikten farklı görüşleri muhafazakâr demokrat partilerin ilgisini daha çok çekiyordu. Hatta bu çevreler tarafından genç ve istikbali parlak bir akademisyen olarak 2008 yılında gerçekleştirilecek Demokrat Parti Kurultay’ında Genel Başkan adayı olmam konusunda telkinlerde bile bulunuluyordu. Fakat benim politika ile ilgili bir niyetim olmadığı için zaten hiç böyle bir düşüncem yoktu. Benim düşüncem akademik ve sosyal sorumluluk çalışmalarımı sürdürmek, kendimi daha da geliştirerek ülkeme faydalı olmaktı.
Yine bu dönemde bazı kişiler benimle bağlantıya geçerek yeni bir parti kuruluş çalışması yapıldığı ve partiyi kuracak kişi ile görüştürebileceklerini söylüyorlardı. Ben yine böyle bir düşüncem olmadığı için bu konu ile ilgilenmedim. O parti kuracak kişi ise Başbakan Eski Yardımcısı Abdüllatif Şener idi. 25 Mayıs 2009 tarihinde Eski bakanlardan Abdüllatif Şener, kurucu genel başkanlığını üstlendiği partinin adının "Türkiye Partisi" olduğunu açıkladı. Şener, partisini Bilkent Otel'de düzenlediği basın toplantısıyla tanıttı. Bu tanıtım toplantısına da davetli olmama rağmen katılmadım. Bu partinin kurucuları arasında bir bağımsız milletvekili de yer alıyordu. Böylece TBMM’ye de bu parti girmişti. Bu parti başarılı olamamış ve kurucu Genel Başkanı CHP listelerinden TBMM’ye girerek milletvekili olmuştur.
Yıl 2020 ve 09 Mart 2020 tarihinde yine Başbakan Eski Yardımcısı Ali Babacan, kurucu genel başkanlığını üstlendiği partinin adının “Demokrasi ve Atılım Partisi” olduğunu açıkladı. Babacan, partisini Bilkent Otel'de düzenlediği basın toplantısıyla tanıtacak. Bu partinin kurucuları arasında bir bağımsız milletvekili de yer alıyor. Böylece TBMM’ye de bu parti girmiş olacaktır. Bu yeni partinin kuruluşu bana dejavu yaşatmıştır. 2009 yılında Şener’in kurduğu parti sürecini hatırlatarak dejavu, yani bir şeyi daha önce yaşamış gibi oldum. Bakalım bu dejavu devam edecek ve bu partinin sonu da Şener’in partisi gibi mi olacaktır.
Ayrıca bu yeni partilerin kurulması benim kafam da sorular oluşturdu. Acaba yeni bir parti ne için kurulur? İktidar olmak için kurulmalıdır diye düşünüyorum. Fakat bu partilerin iktidar olma şansı var mı ve hiç kimse bu partilere ilk seçimde %51 oy alır diyemediğine göre bu partiler niçin kurulur? Sadece %0,5 oy almak için parti kurulur mu? Yine dejavu devam edecek ve ilk seçimde Ali Babacan’da, Abdullatif Şener gibi CHP listelerinden milletvekili mi olacak? Bu soruların cevaplarını düşünerek ve tarihe not düşerek, bekleyelim görelim.