Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntıları üzerine kurulan 98 yıllık ama çok genç bir Cumhuriyet. Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık. Devleti toplumdan, toplumu devletten ayrı düşünemeyiz. Devlet olmazsa bir arada yaşamak zorlaşır.
21. yüzyılda modern devlet, içte ve dışta varlığını tehdit eden gelişmelere, olaylara ve güçlere karşı zamanında harekete geçebilecek yeteneğe ve mekanizmalara sahip bir egemen siyasi birim olmak zorundadır. Dış müdahaleler sonucu ortadan kaldırılabilecek, başka devletlerin her türlü etkisine açık, kendi kararlarını alıp uygulayamayan siyasal birimlerin 21. yüzyılda modern devlet olması ve modern devlet olarak kalması söz konusu olamaz.
Modern devlet, hükümetlerden bağımsız olarak kendini koruma mekanizmasına sahip devlettir. İşte bu nedenle, günümüzde güçlü ve bağımsız devletler, güçlü bir silahlı kuvvetler ve profesyonel bir istihbarat örgütüne sahip devletlerdir. Ancak, bu da yeterli değildir. Bu birimleri etkin ve tarafsız çalıştırmak gerekir. Türkiye 15 Temmuz kalkışmasını yaşadığında devletin kendi kendini koruma örgütlenmesi çalışmadı ya da çalıştırılmadı. Şayet çalışsaydı kalkışma olmadan suçlular yakalanır ve facia gerçekleşmezdi.
Modern devletin diğer önemli unsuru, kendini eleştirebilme, gelişmelere göre değişim ve dönüşüm yeteneğine sahip, gelecek planları yapabilen, varlığını uzun dönemde tehdit edecek gelişmeleri zamanında fark ederek gerekli önlemleri alabilecek bir yapılanmaya sahip olmaktır. Akıllı bir yönetici var olan sorunları değil, geleceğin potansiyel sorunlarını önceden görüp engel olmaya çalışandır.
Türkiye, gerektiğinde Cumhurbaşkanını ve Bakanları eleştirebilecek bir kurumsal örgütlenmeye sahip midir? Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticilerinin yanlış kararlarını sorgulayan ve daha iyi sonuçlar elde edebilmesi için farklı düşünceler ortaya koyan bir siyasal organizasyona sahip midir? Bu soruların yanıtlarını hepimiz biliyoruz.
İnsanı özgürleştirmek için insan hizmetine sunulan teknolojinin, insanların hizaya sokulması, denetlenmesi için kullanılması, özgürleşmenin değil, baskı aracı olarak ortaya çıkması teknolojik çağın cilvesi midir, yoksa yeni bir akıl yürütme biçimi midir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ölümsüz olarak kuruldu. Binlerce yıl yaşayacaktır. Bugünkü kötü günler elbette sona erecektir. Ancak, işimiz çok kolay değil. Çünkü, devleti kendi partisi içine yerleştirmeye çalışan bir iktidar var. “ŞAHSIM” Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden daha önemlidir anlayışı hakim. Ayrıca, Arap kültürünü ve hurafeleri din sananlar toplum içinde hala etkin.