DİKKAT TOKSİK İNSANLAR GELİYOR, KAÇIN!

 Sanayi devrimiyle başlayan endüstrileşme süreci ve teknolojideki gelişmeler günümüzde hızla artarak devam etmektedir. Bu sürecin getirdiği en büyük sorun toksik maddelerdir. Bir çok üründe veya gıda da toksik madde olabilmekte, fakat bu toksik maddelerin dozu önemli olmakta ve belirli sınırları aştığında insanlara ciddi zararlar verebilmektedir.

Gerek iş yaşamımızda gerek ise özel yaşamamızda da bu toksik maddeler gibi toksik (zararlı) insanlar ile karşılaşırız. Bu insanlar her olaya olumsuz bakarlar, sizi mutsuz ederler, hep sorun çıkarırlar, değişime ve iletişime kapalıdırlar. Bu insanlar sizin enerjinizi de tüketirler. Yaklaşık 20 yıldır verdiğim eğitim, konferans ve seminerlerde hep insan vurgusu yaptım, doğru insan ve mutlu insanların önemine değindim, farkı ancak insan ile yaratabileceğimizi belirttim. Peki o zaman bu toksik insanları nasıl tanıyacağız ve neler yapabiliriz?

Toksik insanlar hep olumsuzlardır. Her şeyden nefret ederler. Her olayda bir olumsuzluk ararlar ve bulurlar. Etraflarına hep olumsuz enerji yayarlar ve tüm olumlu enerjiyi de emer, bitirirler. Huzur bulabilmek için etrafındakileri huzursuz ederler ve kendi enerjilerini böyle sağlarlar. 

Bu insanlar zeki insanlarda değillerdir. Hep hata yaparlar, ama hatalarından ders çıkarmazlar. Aynı davranışı sürdürürler. Çünkü bu kişilerin egoları da çok gelişmiştir. Dünyanın kendi etraflarında döndüklerini düşünürler. Sürekli yalnızlaşırlar, yalnızlaştıkça da hırçınlıkları artar. 

Toksik insanlar genellikle çok konuşur ama boş konuşurlar. Sizi de dinlemezler. Her olumsuzluk başkaları yüzünden olmuştur. Kendi sorunlarından kaçarlar ve kendileri ile yüzleşmezler. Bazıları sürekli dedikodu yaparlar. Psikolojik olarak da desteğe ihtiyaçları olabilir.

Toksik insanlar bu özelliklerin tümünü değil, bazılarını taşıyabilirler. Çünkü toksik insanlar da farklı türlerde olabilirler. Başlıca toksik insanları aşağıdaki şekilde gruplandırılabiliriz:

- Kendi ihtiyaçlarını diğerlerinden daha önemli ve acil zanneden “benciller”,
- Kuralların kendileri için değil de diğerleri için koyulmuş olduğunu düşünen “asiler”,
- Sorumluluk üstlenmekten kaçan, sürekli etrafını suçlayan “hamlar”,
- Kendi istedikleri olmayınca sorun çıkaran “huysuzlar”,
- Öfkeli, sivri dilli, saldırgan tavırlı “kavgacılar”,
- İğneleyici ve küçümseyici sözlerle etrafta sürekli negatif bir hava estiren “kibirliler”,
- Hemen her konuda kendi görüşünü herkese kabul ettirmek isteyen “çokbilmişler”,
- Her durumu dramatikleştiren, sürekli sızlanan ve her şeyden şikâyet eden “mızmızlar”,
- Egoları şişkin, kendilerini mükemmel zanneden ”narsistler”,
- Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışan ve etrafındaki herkesi bu aşırı kontrolle kasıp kavuran “obsesif-kompulsifler”,
- Her durumda mutlaka olumsuz bir yön bulan “felaket tellalları”

Hemen toksik insanlardan uzak durmalı ve kaçmalısınız. Unutmayın bu insanları değiştirmeniz mümkün değildir. Toksikleri çöpe atmanız en iyi çözümdür. 

Eğer bu insanlardan kaçamıyorsanız bu insanlarla mücadele etmelisiniz. Toksik insanlarla tartışmaya girmeyin ve onlara sakin davranmanız lazımdır. Onların davranışlarını kişiselleştirip tepki vermeyin, çünkü onlar herkese aynı davranmaktadır. Çok sabırlı olmalısınız. Sorunları değil, çözümleri konuşmaya çalışın. Onlarla daha az zaman geçirmeye çalışın.  
Sürekli mutsuz olan insanların mutsuzluklarını paylaşıp kendinizi kesinlikle mutsuz yapmayın. Unutmayın ki “Hiç kimse izniniz olmadan, size kendinizi kötü hissettiremez.” (Eleanor Roasevelt)

NOT: Bu haftaki yazımı toksik insanlara ayırmıştım. Tabii insan olmayanlar da var. İnsanlıktan nasibini almamış bir kişi vahşice Özgecan Aslan’ı katletti. Bu insanlık dışı olayı kınıyor, cinayet zanlılarının da en ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyorum.  Özgecan’a rahmet ve ailesine sabırlar diliyorum.