Sağlık

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ersen Hürmüzlü: “Ülkemizde her 10 kişiden 3’ü Hepatit B virüsü ile karşılaşıyor”

Hepatit B virüsünün kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaştığına dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ersen Hürmüzlü “Diş fırçası, tıraş bıçağı ve tırnak makasları gibi eşyalar başkalarıyla ortak kullanılmamalıdır. Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmalıdır” dedi.

Hepatit B virüsünün kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaştığına dikkat çeken Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ersen Hürmüzlü “Diş fırçası, tıraş bıçağı ve tırnak makasları gibi eşyalar başkalarıyla ortak kullanılmamalıdır. Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılmalıdır” dedi.

Acıbadem Bodrum Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ersen Hürmüzlü bir DNA virüsü olan ve insanda hastalık yapabilen en küçük virüsler arasında yer alan Hepatit B ile ilgili önemli bilgiler verdi. Dünyada 240, ülkemizde ise 2,5 milyon Hepatit B’li kişi bulunduğunu belirten Dr. Hürmüzlü, ülkemizde her 10 kişiden üçünün Hepatit B virüsü ile karşılaştığını söyledi. Coğrafyaya göre bu oranın değiştiğini ekleyerek batı bölgelerinde 100 kişiden 2’sinin, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ise bazı yerlerde 100 kişiden 7-8’inin Hepatit B taşıdığını anlattı.

“Kan yoluyla ve vücut sıvısıyla bulaşır”

Hepatit B virüsünün kan yoluyla veya vücut sıvılarıyla bulaştığını aktaran Dr. Hürmüzlü, “Kan veya kanın sıvı kısmıyla bulaşmış malzemeler başka bir kişinin derisinden içeri girerse hastalık bulaşabilir. Vücut sıvılarında da bulunduğu için cinsel temas ile bulaşabilir. Sütte ve tükürükte hemen hemen virüs bulunmadığı için öpüşme ve emzirmeyle bulaşmaz. Aynı evde uzun süre bir arada yaşayan kişilerde, fark edilmeden deri çatlaklarından bulaşma mümkündür. Çünkü babadan çocuğa veya kardeşler arasında bulaşma olduğu da gösterilmiştir. Hastalığın çok sık bulunduğu bölgelerde, anneden bebeğe doğum sırasında bulaşma yaygındır” dedi.

“Berber ve kuaförde, dişçide dikkatli olmak gerekir”

Son yıllarda aşılama sonrası bulaşmaların azaldığına dikkat çeken Dr. Hürmüzlü bulaşma yollarıyla ilgili şunları söyledi: “Anneden bebeğe geçiş çok sık görülmektedir. Aynı ailede birçok kardeşin hasta olması sık rastlanan bir durumdur. Eşler arasında cinsel temasla bulaşır. Diş hekimlerinin cerrahi aletlerinin temizliğinde ve dezenfeksiyonuna da dikkat edilmelidir. Berber ve kuaförlerde, tıraş, manikür, pedikür aletlerinin temizliğine dikkat edilmemesi bir başka bulaşma yoludur. Dövme, küpe, piercing, akupunktur gibi işlemler de bulaşma için ortam oluşturur. Ayrıca bu virüs toplu yaşanan yerlerde daha kolay ve hızlı bulaşır.”

“Çok sayıda kişiyle cinsel ilişki bir risk nedeni”

Dr. Hürmüzlü Hepatit B riski taşıyanları şöyle sıraladı: “Ailesinde Hepatit B’li biri olanlar, cinsel partneri Hepatit B pozitif olan kişiler, sık partner değiştirenler, damar içi ilaç/madde kullananlar, AIDS hastalığı taşıyanlar, sağlık çalışanları, hapishanelerde ve bakım evlerinde kalanlar.”

Hürmüzlü, herhangi bir şikâyet olmasa bile bu kişilerde Hepatit B olup olmadığına bakılarak aşılanmaları gerektiğini sözlerine ekledi. Ayrıca gebelerin, kan, kan ürünleri, sperm, organ ve doku vericilerinin de aşı olmaları gerektiğini belirten Dr. Hürmüzlü, karaciğer hastalığı olanlar ile kemoterapi uygulanan hastalar veya bağışıklık sistemini bozacak ilaç kullananların mutlaka aşılanması gerektiğini vurguladı.

“Genel sağlık ve temizlik tedbirlerine uyun”

Bütün bulaşıcı hastalıkları gibi Hepatit B’den de korunmak için genel sağlık ve temizlik tedbirlerine dikkat etmek gerektiğinin altını çizen Dr. Hürmüzlü, “Diş fırçası, tıraş bıçağı ve tırnak makasları başkalarıyla ortak kullanılmamalıdır. Şırıngalar paylaşılmamalıdır. Şüpheli cinsel ilişkilerde kondom kullanılmalıdır. Hasta bir kişinin kanı bir yere bulaşırsa yüzeyler çamaşır suyu ile temizlenmelidir. Ama en önemlisi Hepatit B, aşıyla önlenebilen bir hastalıktır” dedi.

“Yenidoğan bebekler aşılanır”

Hepatit B aşısı hakkında da bilgi veren Dr. Hürmüzlü “Virüsün dış kılıfını oluşturan proteinden ibarettir. Virüsün kendisi verilmez, sadece onun bir ürünü verilmiş olur. Bu nedenle hastalığa benzeyen bir belirti yapmaz. Aşı adale içine uygulanır. Toplumda en sık rastlanan bulaşma şekli, anneden bebeğe geçiş veya küçük çocuklarda aile içi bulaşma olduğu için, bütün dünyada bebeklerin doğar doğmaz aşılanması tavsiye edilmektedir. Ülkemizde de bu prensip benimsenmiştir” diye konuştu. Tam aşılanma için ilk aşıdan bir ay ve altı ay sonra ikinci ve üçüncü aşıların yapılması gerektiğini hatırlattı.

“Normal şartlarda aşının bir kez yapılması yeterli”

Aşılanan bir kişide aşının koruyuculuğu gösteren antikor seviyesinin zamanla azaldığına hatta kaybolduğuna değinen Dr. Hürmüzlü antikor ortadan kalksa bile bir kez aşılanan ve aşısı tutmuş olan bir kişinin ömür boyu tekrar aşılanması gerekmediğinin altını çizdi. Ancak kişinin bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalığı veya ilaç kullanımı varsa yeniden aşılanması gerektiğini sözlerine ekledi. Farklı marka aşıları kullanmanın sakıncası olmadığını, ilk dozdan sonra başka marka aşı ile devam edebileceğini dile getirdi.