GENÇLİKTE ANOMİ YABANCILAŞMA ÜZERİNE
’Gençlik ,18 ila 26 yaşlar arasında uzanan sosyolojik ergenlik ve psikolojik yetişkinlik dönemidir.’(Rogers 1987:298).
Anomi ve yabancılaşmanın birçok etkisinden söz etmek mümkündür. Etkiler içerisinde nedenleri de oluşturulabilir. Bu konu hakkında Sosyologlar çevresinden işlevselci sosyologların yabancılaşma konusundaki bakış açıları hakkında değerlendirme yaparsak ergenlerdeki yani gençlikteki yabancılaşmaların toplum içerisindeki etkileşimlerle bütünleşmelerle yahut zayıf uyum sonucunda ortaya çıkar.
Ergen kimlik oluşumuna adım atmış bulunmasına karşın toplum tarafından belli bir statüye layık görülmez. Toplum kişileri yaşa göre gruplandırır. Toplumun yaratmış olduğu bu durumda işlevselcilere göre ergenlerde yabancılaşmayı doğurur.
‘’Brown,yabancılaşmanın beş nedenini şu şekilde ifade etmektedir:
a)İnsanın uyum sağlama kapasitesinin başa çıkamayacağı kadar hızlı oluşan toplumsal değişmenin varlığı.Bununla birlikte gelen karmaşık,merkezini yitirmiş ve kişiliksizleşmiş bir hayat düzeni içeren kentleşme.Bunların sonucunda yakın kişilerarası ilişkilerin yerini zorunluluklar almış ve kişiler ,temel duygusal doyum kaynaklarından yoksun kalarak anomi ve yabancılaşma duyguları yaşamaya başlamışlardır.
b)Toplumsal ve kültürel karışıklıklar sonucu ortaya çıkan belirsizlik anomi ve yabancılaşmaya neden olmaktadır.Mesela,daha liberal bir ahlak anlayışı,cinsellik ve uyuşturucularla ilgili görüşlerdeki uyuşmazlıklar ve belirsizlikler…Bu belirsizlikler sonucu ,dünyanın her yerinde gençler kendilerine ‘’ben neyim?’’, ’’ben kimim?’’ sorularını sormakta ve yeni cevaplar aramaktadır.Zira eski cevaplar artık var olmayan koşullara uygundur.
c)Yabancılaşmanın diğer bir nedeni,başarılı olma arzusudur.ABD toplumunda başarının tanımı ,mali açıdan dengede olmak ve görülebilir mallara sahip olmak şartlarını içerir.Çoğu genç,materyalist anlayış ve rekabet üzerindeki bu vurguyu reddetmekte ve yetişkinlerin bekledikleri geleneksel hayat biçimlerinden çok daha farklı hayat biçimlerine yönelmektedir.
d)Yabancılaşmanın başka bir nedeni ;topluma uyuma zorlanmadır.Bu bağlamda,’’yerini bulma’’ kavramı topluma uyum sağlamayı vurgular.Bireysellik ve yaratıcılığı engeller. Dolayısıyla, kişilere geleneksel değerler doğrultusunda baskı yaparak ‘’düzen’’i destekler. Gençler ise bu baskıyı reddetmekte ,bireysel kimlik ve bağımsızlık aramaktadırlar.
e)Yabancılaşmanın bir diğer nedeni,ilgi ve özen yokluğudur.Yetişkinlerin sevgi ve şefkat göstermekten kaçındıkları bir toplumda ,gençler de onların sahip olduğu değerleri kabul etmemektedirler.Aldırmaz ,kızgın ,engellenmiş ve saldırgan davranışların yaygın olduğu yetişkinler dünyasından rahatsız olan gençler,kendilerine ilgi ve özen göstermeyen bir toplumun değerlerini yadsımaktadır.’’(Bayhan 1984:234-235).
Türk gençliği, yerleşim alanlarına göre köy,kasaba,kent ve gecekondu yerleşimlerinde;eğitim sürecinde lise ve üniversite aşamasında farklı kültürel kodlar oluştursalar da ,bütün olarak gençlik ,milli kültür temelinde birleşmektedirler. Milli kültürden marjinalde olsa sapma gösteren gençlik alt-kültürleri de görülmektedir. Ayrıca ,iletişim araçlarının sınır tanımadığı çağımızda ,gençler farklı hayat tarzlarına sahip olsalar da, aynı mesaj ve enformasyon bombardımanına maruz kalmakta ,dolayısıyla ortak kültürel kodlar da meydana gelebilmektedir(BAYHAN,Vehbi.(1984) , AnomiVe Yabancılaşma:Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri).
Gençliğin anomi ve yabancılaşmasındaki durumu toplumun yapısından da anlamak gerekir. Toplum analiziyle sunulan araştırmalar dahilinde ülkemizdeki ergenlerin sosyolojik alt yapıları bir başka toplum yapısına uyum sağlayamaz. Reaksiyonlarıyla ele alındığında çelişkilerin yaşandığı da gözlemlenmektedir.
Türk gençliğinin ,özellikle kent ve üniversite gençliği bağlamında ,kültürel davranış modelleri, genel olarak şu şekilde tasvir edilebilir.1968 kuşağı kültürü, dünyadaki gençlik hareketlerinin taklidi ile Türkiye’de karşı –kültür hareketleri çerçevesinde yapılanmıştır.68 kuşağı ,dünyayı ve Türkiye’yi değiştirme özlemi ile ütopik hayalci kuşak olarak nitelendirilebilir (BAYHAN,Vehbi.(1984) , AnomiVe Yabancılaşma:Kültür Bakanlığı Kültür Eserleri ).
Türkiye’deki 1968 oluşumları,70’lerdeki şiddete eğilimler ,ideolojik bölünmeler ,cemaatleşmeler ve genel çerçevede dünyadaki değişim ve dönüşümler en çok gençleri etkilemiştir. Gençlik içerisindeki birey olgunlaşma eğilimlerine yeni adımlar atar ,bir kimlik arayışı içerisine girer. Bu türdeki yönelimler de Türk gençliği de nasibini almış bulunmaktadır. Türkiye’de 80 kuşağı daha bireyci yapılanmaya sahiptirler. Teknoloji kültürünün gerektirdiklerini de yaşamış bir evredir. Türkiye’deki yabancılaşma olgusunu bu anlamda da değerlendirmek mümkündür.
Günümüzde birçok konu vardır ki;gençler üzerinde anomi ve yabancılaşmaya neden olmaktadırlar.Siyasal ideolojiler, işsizlik, popülist dünya düzeni,teknolojileri.gibi…Ergenler hayat içerisinde de bu konular üzerindeki etkileşimleriyle anomi ve yabancılaşmaya maruz kalırlar.
Gençler her yerde ve her çağda yaşadıkları çevrenin elverdiği ölçüde bozuk düzeni eleştirmişler , daha iyi bir düzenin savunucusu olmuşlardır.Eşitsizlikleri olağan karşılayan ,haksızlıklar karşısında susan ‘’Böyle gelmiş böyle gider’’diyen yaşlıları eleştirmişlerdir.Her zaman eski kuşakları tutucu,kendi rahatını ve çıkarını düşünen adamsendeci kişiler olarak görmüşlerdir(YÖRÜKOĞLU,Atalay.(2000), Gençlik çağı-Ruh sağlığı ve Ruhsal sorunlar,İstanbul:Özgür yayınları).
Çocukluk çağından çıkan ergen artık kendisine bir kimlik oluşturabilecek potansiyele sahiptir.Bu durumunda farkında olarak topluma kendisinde oluşturduğu prestijleri benimsetmektir amacı.Ergenlik evresinden çıkıp ,yetişkinliğin son basamaklarına kadar gelmiş ,yaşlılık demlerinde olan bireyler yeni oluşan genç nesile bakarken ‘’Ahh nerede o eski gençlik?’’ sözlerini oldukça sık kullanırlar.Yaşanmışlıklarından getirdikleri gelenek-görenek ve benimsemiş oldukları adetleri ,şu andaki yaşayışlarında bulunan ergenleri nasıl farklı kılıyor ise ;gençler içinde bunu söylememiz mümkündür.
Gençlik denilen bu geniş süreç içerisinde yer alan ergenler ,toplum içerisinde kazanmaya çalıştıkları prestiji çevrelerine benimsetmek isterler.Bu zaman aralığında eleştirilen ergenler tepkisel karşılık olarak saldırgan ve öfkeli davranış kalıpları meydana getirebilirler.Zaman içerisinde olgunlaşmalarını tamamlayıp ,uygun bir kimliğe bürünmeleriyle ergenler bu saldırgan ve öfkeli davranışlardan da uzaklaşırlar.Bu noktada bir kuşak çatışması yaşanmaması için bilinçli olmak gerekir.
Toplum devamlı değişir ve bizler de bu değişime ayak uydurmaya çalışırız.Değişen toplum yapısında Aile en önemli sosyalizasyon ajanı olarak ergenleri anlayabilmelidir. En temel kurallar aile içerisinde öğrenilir.
Zaman içerisinde kimliğimiz bir kalıba girmeye çalışırken değişebildiğimiz gibi toplum içerisinde de on yıl önceki sinema ,sanat ,giyim v.b. türde birçok alan ve ortamda da değişim yaşanacaktır.Değişim hızlı olabildiği gibi toplumlar arası farklılıktan ötürü yavaş ve sindirerek de kendisini gösterebilecektir.
Yine vurgulayalım ki kuşaklar arası çatışma yalnız kaçınılmaz değil ,sağlıklıdır da. Bilimde,sanatta,yazında ve toplumsal alanda birçok devrim ve yenilik eskiyi yadsımakla başlamış ve gerçekleşmiştir.Bunu da çoğunlukla genç kuşaklar başarmıştır(YÖRÜKOĞLU,Atalay.(2000), Gençlik çağı-Ruh sağlığı ve Ruhsal sorunlar,İstanbul:Özgür yayınları).
Bilinçli davranan aile ,öğretmen ve diğer bilinçli davranması gereken çevre ,değişimi ergenler üzerinde iyi bir şekilde anlayabilmelidirler.Bir ergen annesi veya babasının geçmiş zamanındaki giyimini,müzik tarzını,kültürel değerlerini bugünkü yaşantısında benimsemeyebilirler.Mevcut araştırma sonuçlarına göre de bu durumu anlayabilmek mümkündür.
Gençlerin büyüklerden beklediği sınırsız bir özgürlük ve başına buyrukluk değildir.Topluma başkaldırmak içinde bağımsız olmak istemiyorlar.Onların istediği toplumdan kopmak değil , toplumda kendine bir yer edinmektir(YÖRÜKOĞLU,Atalay.(2000), Gençlik çağı-Ruh sağlığı ve Ruhsal sorunlar,İstanbul:Özgür yayınları).
Gençlerin kültürel oluşumlarının toplumunkiyle uyum içinde olması gelecek yönelişlerinde ergenlere rahatlık sağlar.Tersi bir durumda ergen düşünce ve değerleriyle toplumunkiler tam bir tezatlık içerisindeyse çatışma da bu nokta da yaşanır.Gençlerin düşüncelerinde belli başlı realiteler mevcuttur.Gençler toplumun bu belli realitelere uyumlu davranmasını ister.Uyum gerçekleşmediğinde de kuşaklar arası çatışmanın yaşanmaması olanaksızdır.
Gencin anlatmak istediği durum tamamı ile oluşturmaya çalıştığı yeni kimlik oluşumuna saygı duyulması ve kendisinin anlaşılmasıdır. Çocukluktan çıkan genç/ergen yaşantısına farklı bir perspektiften bakmaya başlar ve toplumla beraber yakın çevresinin bu durumuna uyum sağlamasını ister.
Toplum ve çevre Ergende oluşan bu prestij kazanma çalışmalarının anlaşılmasında ,sindirilmesinde gençlere yardım eder ve bilinçli davranışlar da bulunurlarsa herhangi bir kuşak çatışmasını da önlemiş olacaklardır.
Sosyalizasyon sürecinde ortaya çıkabilen kuşaklar arasındaki farklılıklar da aile gençlerin bu anlamda yanında olabilmeli ve doğru bir şekilde yaşamlarını yönlendirebilmelidir.Kuşaklar arası farklılıklar normal sayılabilecekken bu anlamda gençler toplumun geri kalan yönlerini anlayabilmeli ve daha olgun kuşaklarda gençlere saygı duyabilmelidirler.
Sevgi dolu muhabbetlerle kalmanız dileklerimle…