GÜLE SEVDALI BİR ADAM

15 Mayıs 1999.

Yirmi üç yıl önce.

Bir gece vakti.

Bir gençlik programı dönüşü geçirdiği bir trafik kazasıyla 34 yaşında Rabbine ve Resulüne yolcu ettiğimiz Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanı Adnan Demirtürk ile yönetim kurulu üyeleri Talha Özcan Eyüpoğlu ve Zahit Turan kardeşlerimizin şehadetlerinin yıl dönümü bugün.

Rahmet ve dua ile anıyoruz.

1997'de Milli Gençliğin kadim Başkanı ve ağabeyi Nevzat Laleli’nin ardından Türkiye’nin ve Dünyanın en büyük gençlik hareketlerinden olan Milli Gençlik Vakfı hareketinin Genel Başkanlık görevini/yükünü üstlenmişti.

Bu ağır yükün altına girdiğinde 32 yaşındaydı henüz.

Genel Başkanlığı döneminde Diyarbakır’da Milli Gençlik Vakfı Dicle Üniversitesi Başkanlığı ve Milli Gençlik Vakfı Diyarbakır İl Yönetimi Üniversite Birim sorumluluklarını yürütmüş olmam vesilesiyle kendisiyle birlikte çalışmak ve zaman zaman bir araya gelmek nasip olmuştu.

28 Şubat’ın soğuk/karanlık günlerinde herkesin kabuğuna çekildiği dönemde o il il, ilçe ilçe, semt semt koşturuyordu.

Gündüzleri çalışma ve programlarda, geceleri ise yollarda geçiyordu.

Erbakan Hocamız gibiydi. O konuşunca Erbakan Hocamızı dinliyor gibi oluyorduk.

O'na Erbakan Hoca gibi davranıyor ve konuşuyorsunuz dendiğinde, "biz Hocamızı taklit etmiyor onu yaşıyoruz" diye cevap veriyordu.

20 ay boyunca hiç durmadı.

O hep Allah’ın Rızasını koydu her sabah gününün başına.

Yaptıklarımızı şan şöhret ikbal için değil, bir gün kendisine döneceğimiz Alemlerin Rabbinin rızasını kazanmak için yapmalıyız diyordu.

Her toplantıda umudu kaybetmemeye vurgu yapıyor “Yeis Yok, Heyecanınızı Kaybetmeyin, Tılsımı Bozmayın. Tılsım Kanlı Bir Gömlekle Allah’ın Huzuruna Çıkmaktır” diyordu.

Öyle de oldu.

Dava için yollarda olduğu bir gece vakti geçirdiği kazada tılsımı bozmadı ve kanlı gömleğiyle Rabbinin huzuruna yürüdü Milli Gençliğin Genç Reisi, Milli Gençlik Vakfının Şehit Genel Başkanı Adnan Demirtürk.

Onun gülden bedenini omuzlarında taşıyan Milli Gençliğin dilinden dökülen “Bize ne uzak ölüm, bize ne yakın ölüm, ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” cümleleriyle uğurlanıyordu Rabbine ve Resulune Şehit Reis Adnan Demirtürk.

Kara Gözlerinde Mahmurca Gülüş,

Gayrı Uyanılmaz Uykunda Mısın?

Kanın Cemre Gibi Toprağa Düşmüş,

Şehadet Yolunun Ufkunda Mısın?

Dudakların sanki bir şey söylüyor,

Yine aynı sevda şarkında mısın?

Melekler bile sana özeniyor,

Cennette döşenmiş tahtında mısın?

Çizgilerle dolu ellerin yüzün,

Otuzunda mısın kırkında mısın?

Bizi yalnız koyup göğe süzüldün,

Acın dayanılmaz farkında mısın?

...

Mekanı Cenneti Ala olsun. O'nu unutmayacağız. Kalplerimizde ve Dualarımızda hep olacak.