GÜVENSİZLİK-KİMLİK ARAYIŞI

Eski çağlarda ilk insanlar, yani avcılıkla yaşayan toplumlar sadece doğa ile değil birbirleriyle de mücadele ederler.
Bu mücadelelerde doğal olarak ölümler gerçekleşti hem doğa'nın öldürdükleri hem de birbirlerini öldüren insanlar buna bir çözüm aradılar ve güvensizliklerini ortadan kaldırmak için birbirlerine boş ellerini uzattılar ve elimde bir şey yok anlamına gelen bu hareket doğdu.
O çağlardan bu çağlara değişen hiçbir şey yok.
Zaman geçtikçe dünya döndükçe
bu kavramda kendini yenileyip yenileyip durdu.
En modern çağda en büyük güvensizlikleri yaşıyor insanoğlu.
Dünyada hızla gelişen teknolojik ve bilimsel çalışmalar sonucu insanların birbirleriyle olan sosyolojik etkileşimlerinde de değişmeler oldu.
Bilim, teknoloji insanların yaklaşmasını sosyalleşmesini arttırmak yerine onları daha da yalnızlaştırdı.
Bu yalnızlığın temel sebeplerinden biri tam da bahsettiğimiz GÜVENSİZLİK.
İşin bir diğer boyutu daha geniş bir araştırma konusu. Ben biraz yüzeysel anlatmaya çalışayım.
Ülkemizde terör ve işsizlik etkisiyle müthiş bir biçimde köyden kente göç yaşandı.
1940 sonrasında.Göçler ile alışık olmadığı bir yere giden vatandaşlarımız kendilerine kanıtlama ve var olma içerisinde buldular.
1970-80-90 yılları ise bu göç dalgalarının en yüksek seviyeye ulaştığı yıllar oldu.
Şehir hayatı bunlaımları, iletişim problemleri beraberinde arayış getirdi.
Toplumda oluşan güvensizlik kimlik problemleri doğurdu.
İnsanların hırsları, kibirleri, egoları kıskançlıkları birbirleri ile sürekli yarış halinde olmaları ilişkilerde güven boyutunu ortadan kaldırdı.
Eskiler-yeniler arasında sahiplenme duygusu çatışmaya yol açtı.
Günlük hayatta ilk kez karşılaştığımız insanlar: "nerelisin" sorusunu sormayı bir adet edindi.
Kentleşme ve modernleşme sürecinde hayatın bir parçası haline gelen bu soru üzerinde çok fazla düşünmüyoruz.
Ama soru'nun asıl amacı kentin yeni sakinlerinin eski kimliklerini koruma çabalarıdır.
'Güvensizlik 'lerini ortadan kaldırabilecek bir dayanak arayışıdır.
Hemşehri Derneklerinin bu kadar çok olması da bundandır denebilir.
Bir filmde yapay bir zeka geliştirilmiş ve bildiğimiz insan şekline getirilmişti.
Fakat yapay zekalı yeni insan! Aşırı derecede hırçın ve güvensiz.
Onu yapan insanlar ile dahi iletişim kuramıyor.
Bilim merkezinde temizlik işi yapan kadının sesine(tesadüf sonucu duyuyor) ise tam tersi bir tepki veren yeni insan kadın ile bambaşka bir iletişim kurmaya başlar.
Gizlice kadın ziyaret eder yapay zekayı. En sonunda kadın onu merkezden kaçırır.
Tıpkı günümüz insanında olduğu gibi. Sığınacak, güvenecek bir ses.
Sıcaklığını hissedeceğimiz bir ses arıyoruz.
Sosyal medyada,
telefonda
ya da bilgisayar kablolarından geçemeyecek bir ses.
Ses olmanız dileğiyle,
Sevgi ile kalın.