Görmediğimiz, dokunmadığımız ve hissetmediğimiz, ancak umudumuzda var olanı düşlemektir.
Umudun zihindeki canlanmasıdır hayal kurmak.
Çocukluğundan beri birçok kişi hayal kurmamak üzere tembihlenmiştir.İnsanlar genelde hayal kurmamamız gerektiğini söylerler diyebilirim.
Ama aslında hayaller, özlemlerimizin ve yapmak istediklerimizin bir taslağıdır.
Büyüklerin de hayalleri olmasını, hayallerinin peşinden koşmalarını savunan biri olsam da çocukların hayal dünyaları bambaşkadır.
Çocuklar tüm masumiyetleriyle, masum hayallerini de büyütürler kendi geleceklerine...
Çoğumuz bu yüzden hayal kurmayı 'çocuksu' bulur.
Çocukken kurduğumuz hayallerimiz tüm masumiyetiyle hafızalarımızda yerini tutar.
Belki bundan dolayıdır ki hayal kurmak daha çok, 'çocuksudur' ...
Hayalden kanatları olmasaydı insanların, düşleri olmasaydı, özlemleri olmasaydı...
Hayaller nasıl gerçeğe dönerdi ?
Hayalleri gerçek kılan azim ve çalışmaktır, ama gerçekleri mümkün kılan düşünülmüş olmaları yani hayal edilmeleridir. İşte bu yüzden, hayallerinize dikkat edin gerçekleşebilirler.
“Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere.” Albert Einstein'in en bilinen sözlerinden biridir.
Bu sözden yola çıkarak hayallerimiz olmasaydı yaratıcılık veya merak da olmazdı diyebiliriz. İnsanlar çoğu yaratıcı eylemlerin iyi fikirlerden oluştuğunu düşünür. Bu fikir çoğunlukla doğrudur da.
Fakat yaratıcılığı meydana getiren iyi fikirlerin merak ve hayaller olduğu unutulmamalıdır.
Hayatlarımızı kolaylaştıran tüm teknolojik ürünler bunları birilerinin hayal etmesi neticesinde yaratılmıştır. İlk insandan bu yana merak ve hayal gücü sayesinde birçok araç-gereç ve teknolojik ürün hayatımıza girmiştir.
Mesela; Gökyüzünü gözleyen ve uçmanın doğasını merak eden iki bisiklet ustası olan Wilbur ve Orville Wright, kuşları inceleyerek ilk uçağı yaptı.
Osmanlı döneminde Sultan 3. Ahmet tarafından yaptırılan ve dünyanın ilk denizaltısı olan ''Tahtelbahir'' de bir hayal ve merak ürünüydü.
1719 yılında bir şölende halkın ilk kez gördüğü bu cismi tersane Baş Mimarı İbrahim Efendi tasarlamıştı.
Suya dalıp çıkabilen cismin içinde 4-5 kişi saatlerce kalabiliyordu. 1719'da yapılan ve "Tahtelbahir" olarak adlandırılan bu cisim, dünyanın ilk denizaltısı olarak tarihe geçti.
Hayal gücü ve merak bir araya geldiğinde insanoğlunun iyi fikirleri sayesinde insanların işlerini kolaylaştıracak makinelerden en önemlilerinden birisi de arabalardır. Arabalar konusunda yapılan literatür taramasında konumuz ile alakalı şu sonuçları buluruz;
- 13. yüzyılda Roger Bacon adında bir araştırmacı, kendi kendine gidebilen bir araç olabileceğini hayal etmiş ve bu hayalini tasvir etmiştir.
- 15. yüzyılda Roger Bacon’un bir hayalinden yola çıkan Leonardo da Vinci, böyle bir aracın tasarımını meşhur eskiz defterine yapmıştır.
- 16 yüzyılda Leonardo’nun tasarımını kullanarak Fransız Verbiest, Çin İmparatoruna hediye edilmek üzere kendi kendine gidebilen bir oyuncak araba prototipi yapmıştır.
- 18. yüzyılda bu oyuncaktan esinlenen bir başka Fransız, buharla çalışan ve kendi kendine gidebilen ilk otomobili yapmıştır.
- 19. yüzyıl başında elektrikle çalışan ilk araba yapılmışsa da yine de tam randıman elde edilememiştir.
- 19 yüzyıl ortalarında içten yanmalı motorun keşfedilmesi ve benzinle çalışan ilk arabanın yapılmasıyla bugünküne benzeyen otomobiller üretilmeye başlanmıştır.
Benzinle çalışan, seri bir biçimde hareket edebilen bu otomobiller kısa sürede fabrikalarda seri olarak üretilmiş, farklı ihtiyaçlara özel olacak şekilde çeşitlenmiştir.
“Eğer hayalleriniz sizi korkutmuyorsa, yeterince büyük değillerdir.”
Ellen Johnson Sirleaf
Hayal gücümüz ve merak duygumuz sayesinde mesafeleri kolayca kat etmemizi sağlayan arabalar, uçaklar, gemiler, denizaltılar üretildi.
Gökyüzünü izleyen ve merak duygusu ile gizemleri çözmeye çalışan insanlık uzay serüveninde eskiden olduğundan çok daha ileride.
Hayal gücü ile mağara duvarlarına resim yapmayı akıl eden atalarımız olmasaydı iletişim konusunda bu kadar başarılı bile olmazdık diyebiliriz.
Olağanın ötesine çıkıp sıra dışı düşünen yaratıcı zihnimiz günümüzün bilim ve teknolojisinin kurucu öznesi oldu.
Yaratıcılık, merak ve hayal gücümüz; bilimin bu muhteşem yolculuğunda ön sıralarda yer alıp, yerini her gün hızla gelişen ve değişen, yaşamın her alanında hayatlarımızı kolaylaştıran bir teknolojiye bıraktı.
Günümüz teknolojisine baktığımızda gerçekten de bilimin gizemli ve etkileyici yönü, yaratıcı insan zekâsının ilgisini çekti.
Bilim insanları yaratıcı zekâyı, merak duygularını ve hayal güçlerini en iyi şekilde kullanan insanlardır. Onların varlığı bilimin gelişmesine neden olmuştur. Bilim adamı bilinmeyenlerin dünyasına girme cesaretini gösterip oradan bilgiyi alıp bilinenlerin dünyasına taşıyan meraklı kişidir. Bu da ancak yaratıcı bir zekâ ve yüksek bir hayal gücüyle mümkündür.
- Kendilerini sürekli geliştirme ve yenileme arzusundadırlar.
- Alakasız gibi görünen şeyler arasında rahatlıkla ilişki kurabilirler.
- Yalnız kaldıklarında hayal güçlerini daha verimli kullanırlar.
- Yenilikler için her zaman açık kapı bırakırlar, değişime açıktırlar.
- Çalışmalarında daima özgün olma isteği taşırlar.
- Dünya sorunlarına duyarsız kalamazlar, çevrecidirler.
- Tekdüze bir hayat tarzından uzak durma çabasındadırlar.
- Liderlik vasıflarıyla kolaylıkla öne çıkabilirler.
- Seyahat etmekten keyif alırlar, yeni yerler görmek onlara huzur verir.
- Estetik anlayışları gelişmiştir ve yaratıcıdırlar.
- Merak duyguları fazlacadır ve gözlem yetenekleri gelişmiştir.
- Bağımsız çalışabilme konusunda iyidirler.
- Ön yargılardan uzak olmaya çalışırlar ve tarafsız olmaya özen gösterirler.
- Haksızlıklara karşı hemen pes etmezler ve kendilerinin haricinde başkalarının da haklarını koruma uğraşında olurlar.
- Empati kurabilme konusunda oldukça başarılıdırlar.