* Barış Manço'nun Müziği/Dünyası/Felsefesi üzerine düşülmüş notlar - 2

Barış şarkılarıyla alakanız nasıldır bilemiyorum. Ancak Barış Manço, binlerce parçasıyla hep güzel mesajlar verdi, dinledikçe unuttuğumuz birçok güzelliği yeniden yaşattı bizlere.

Barış, bizlere manevi değerlerimize saygıyı, geleneksel değerlerimize bağlılığı, aidiyetimizi hatırlattı hep. İlk yazımda ifade ettiğim gibi yaptıklarıyla bugünü geçmişle buluşturmanın ve yarına taşımanın kaygısını taşıdı.

***

İlk dinleyişte parçaları diğerlerinden farksız gibi göründe de parçanın detayına inildiğinde ve dikkatle dinlendiğinde muhakkak toplumsal bir yönünün olduğuna şahit olabiliyoruz.

Her Barış Manço şarkısı bir mesaj aslında.

“Kul Ahmet’in Ceketiyle” malın, mülkün, zenginliğin anlamsızlığını öğretti bize en etkileyici şekilde.

“Halil İbrahim Sofrasıyla” paylaşmayı, yakınlaşmayı, nefsine hakim olmayı, paraya pula tamah etmemeyi, asıl zenginliğin ne olduğunu haykırdı radyo, teyp/ ve televizyonlardan evlerimize/yüreklerimize.

“Sarı çizmeli Mehmet ağayla” Yoksulları beslemenin, yetim ve öksüzleri sevindirmenin faziletlerini işledi. Dünyanın fani olduğunu ve dünya malına çok fazla önem verilmemesi gerektiğini kelime kelime işledi zihinlerimize.

“Unutma ki Dünya Fani, Veren Allah Alır Canı” ile bize ölümü hatırlattı. Dünyanın yalan yüzünü gösterdi. Allah’tan geldiğimizi ve yine ona döneceğimizi Barış’ça tekrar etti.

“Yaz Dostum” parçası ile güzele ve özümüze dair yitirdiğimiz ne kadar değerimiz varsa tek tek beynimize ve kalbimize nakşetti.

“Gözlerimde Yaş Kalbimde Sızı, Unutamadım” ile asıl sevginin imkansız ve karşılıksız da olsa bitmeyen sevgi olduğunun altını çizdi.

“Bir çorbayla karnım doydu, Hırka bana yorgan oldu, Birde kalem tutmayı öğret, Kırk yıl sana hizmet ederim” parçası ile kanaatkarlığı, yetinmeyi, öğretmenin ve öğrenmenin önemini dinleyenlerine işaret etti. Hazreti Ali’nin bir sözünden esinlenerek yazdığı bu parça aslında Barış’ın şarkılarının referansı ile ilgili de bize bir ipucu vermekteydi.

“Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze, Orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade, Onu düşün ona sığın, o senden öte benden ziyade, Bir ben var ki benim içimde benden öte benden ziyade” parçasıyla bütün dinleyenlerine görüneni değil asıl olanı fark ettirdi.

“Bana yolun seç diyorlar, bozuk yolu seçer miyim, Eğri eğri doğru doğru” diyerek aklı kullanmayı, akılla hikmeti bulmayı, kişinin doğru bildiği yoldan uzaklaşmaması gerektiğini dillendirdi.

“Barış demek toprak demek ben kendimi verir miyim” şarkısıyla aslında toprağın, vatanın önemini, insanın taşıdığı manayı, insan teslim olursa her şeyin yitirileceğini inceden inceye işledi.

“Bugün bayram erken kalkın çocuklar” parçası ile bütün dünya çocuklarının gülen yüzü oldu. Saygıyı öğretti. Bizi biz yapan bir arada tutan değerlerimizi çocukların minik yüreklerine en sempatik ve tatlı şekilde çizdi.

“Var yoluna git diyorlar bir yol ile iş biter mi?” şarkısıyla sürekliliği, kararlılığı, mücadelenin devam etmesi gerektiğini aksi takdirde sonuç almanın mümkün olmadığını anlayana anlattı.

“Aç gözünü daha vakit erken gör şeytanın gör dediğini

Bir kulak ver de dinle sağır sultanın duyduğunu, daha çok kazan tamam. Payla sevaba gir sevindir garipleri. Bir gün duyarsın elbet Dıral Dede’nin düdüğünü” sözleriyle helal kazancı, paylaşmayı, garipleri düşünmeyi, yardım etmeyi, ömrün geçici olduğunu, bir gün sona ereceğini, son nefes verildiğinde son pişmanlığın fayda etmeyeceğini mükemmel bir dille açıkladı.

(Dıral Dede: Suru çalarak kıyametin kopuşunu başlatacak olan meleğe yani israfil’e verilen ad.)

***

Sadece yukarda bahsettiğim parçalarında mı mesaj vardı Barış Manço’nun.

Elbette ki hayır.

Hangi parçasını dinleseniz mutlaka bir değerimize atıp ve mesaj görürsünüz.

O vakit haydi bir Barış parçası dinlemeye.

Haftaya farklı bir Barış Manço yazısında yeniden buluşmak üzere.