İDLİB’DE NE İŞİMİZ VAR?

Suriye İdlib’de 34 kahraman askerimiz hain ve kalleş bir saldırı sonucu şehit düştüler. O gece sabaha kadar gözüme uyku girmedi, gencecik Mehmetçiğimiz ve aileleri aklımdan çıkmadı. Aralık 2017 tarihinde de Şırnak’ta sözleşmeli Piyade Er Hacı Mustafa Can'ın (21) şehit düşmüştü. Şehidimizin şahadetinden yaklaşık on gün sonra Gülnar ilçesinde konferans vermeye gitmiştim. Konferanstan sonra Gülnar’a bağlı İshaklar Mahallesi'ne (Köyü’ne) giderek şehidimizin evini ve ailesini ziyaret etmiştin. Fakat ne diyeceğimi bilemiyor ve kelimeler boğazıma düğümleniyordu. Ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Her şehit haberinde içime ateş bir kor gibi düşer. O cenazeleri görünce gözlerimden yaşlar süzülür. Terör örgütü mensupları hariç olmak üzere hiç kimse Mehmetçiğimizin şehit olmasını arzu edeceğini sanmıyorum. Keşke hiç şehit olmasa ve ocaklara ateş düşmese, ülkemiz içinde ve dışındaki sorunlar bir an önce hallolsa. Savaşlar hiç olmasa.

Misak-ı Millî (Milli Yemin) Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan altı maddelik bildirinin adıdır. İstanbul'da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bu sınırlar içindeki işgalci kuvvetler temizlenmiş ve Kurtuluş Savaşı sonucunda bu sınırları kabul eden (Musul ve Kerkük hariç) Türkiye Cumhuriyeti, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuştur. Çukurova bölgesinin Fransız işgalinden kurtulması için çetelerde ailemden birçok kişi savaşmıştır. Birçok kahraman da şehit düşmüştür. Bu dönemde aman savaş olmasın işgal kuvvetleri ile anlaşalım diyen gruplar ve işgalciler ile beraber hareket eden işbirlikçileri olmuştur. İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antep, Maraş için ölünür mü diyenlere karşı, Atatürk komutasındaki Anadolu insanı bunlara izin vermemiştir. Topraklarımıza el uzatanların elleri kırılmıştır.

PKK (Kürdistan İşçi Partisi), Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların Türkiye sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için askerlerimiz, polisimiz ve korucularımıza saldıran terör örgütüdür. Birçok şehit verdik. Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu için ölünür mü diyenlere karşın, topraklarımıza uzanan bu eller kırılmıştır.

15 Temmuz 2016 FETÖ kalkışmasında Türk halkı genci, yaşlısı, kadını, erkeği Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile sokaklara dökülerek; liderine, iradesine ve özgürlüğüne canı pahasına sahip çıkarak destan yazıyor. 15 Temmuz 2016 gecesi sabaha kadar süren direnişi millet kazanıyor, hainler kaybediyor. Şanlı direnişte 251 vatan evladı şehadete yürürken, 2 bin 194 vatan evladı ise gazi olldu. https://www.ahaber.com.tr/galeri/gundem/15-temmuz-sehitleri-isimleri-neler-15-temmuz-sehitleri-fotograflari-15-temmuz-sehitlerinin-hikayeleri Ne olacak ki “kontrollü darbe” diyenlere inat, topraklarımıza uzanan bu eller kırılmıştır.

PKK/ KCK terör örgütünün Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD), Halk Savunma Birlikleri (YPG) adını verdiği silahlı unsurları, 17 Ekim 2003’te PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan verdiği talimatlar ve PKK 8. Kongresi’nde; ‘Türkiye’nin yanı sıra İran, Irak ve Suriye’de de yeni örgütlenmelere gidilmesi’ yönünde alınan kararlar doğrultusunda kurulmuştur. Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarında sözde özerk yönetim olarak ifade ettiği bölgeleri KCK adı altında birleştirmeyi ve bağımsız bir devlet tesis etmeyi hedefleyen PKK/KCK terör örgütü, Suriye’deki koşullardan faydalanarak Suriye’nin kuzeyinde devlet kurma çalışmaları yapmış, hatta Türkiye topraklarını bombalamaya başlamış ve sivil halkımızın ölmesine sebep olmuştur. Şanlı Türkiye ordusu Suriye’ye girilmiş, şehitlerimiz olmuş, ne işimiz var orada, Kobani’ye özgürlik diyenlere inat, topraklarımıza uzanan bu eller kırılmıştır.

Türkiye, her zaman Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünya’da Barış” ilkesi ile hiçbir zaman savaş isteyen bir ülke olmamıştır, hep barışçıl ve uzlaşmacı olmuştur. Suriye konusunda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi’deki görüşmesi sonrası iki ülke arasında mutabık kalınan ‘Türkiye-Rusya Federasyonu Arasında Mutabakat Muhtırası’ yayınlandı. Mutabakata göre her iki ülke Suriye'de ortak devriyelere başlayacak ve bütün YPG unsurları Menbiç ve Tel Rıfat’tan dışarı çıkarılacaktı. Fakat Türkiye’nin bu barışçıl çabasına uyulmamış ve şehitlerimizin olduğu menfur saldırı olmuştur. Topraklarımızın güvenliğine, egemenliğimize uzanan bu eller kırılacaktır.

Türkiye’nin bu hain saldırı ile zor durumda kaldığını düşünen güçler her fırsatı değerlendirmektedir. İlginçtir, Rusya'nın Türkiye'de de yayın yapan haber sitesi Sputnik, 34 Mehmetçiğimizin şehit düştüğü İdlib'de yaşanan gelişmelerin anlatıldığı haberde Hatay'ı "çalıntı bölge" ilan eden site, algı operasyonu yaptı ve Hatay’ı tartışmaya açmaya çalıştı. Bilindiği gibi Suriye Rejimi’nin Hatay üzerine hep iddiaları olmuştur. İdlib’de olmamızın sebebi Suriye’nin ülke bütünlüğünü sağlayarak, Türkiye’nin bütünlüğünün sağlanmasıdır. Sorun Türkiye’nin bekası ve güvenliğidir.

Rusya’nın yaptığı bu haber Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın; “Milletime sesleniyorum; ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?’ sorusu, aslında ‘Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı’ önerisidir” dedi. Başkan Erdoğan; Bugün Kamışlı’da, Resulayn’da, Tel Abyad’da, İdlib’de vermediğimiz savaşı, yarın Şırnak’ta, Mardin’de, Gaziantep’te, Hatay’da vermek zorunda kalırız. Çünkü senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye’dir. İstediklerini alanlar, namluları hemen Türkiye’ye çevirecektir.” diyerek asıl sorunun Türkiye’nin bekası olduğunu belirtmiştir. Bunlar 15 Temmuz ile yapılamayanların başka şekilde yapılmaya çalışılmasıdır.

Engin Ardıç, 01.03.2020 tarihindeki Sabah gazetesindeki yazısında “Almanya, savaş için, eski Alman toprağı fakat 1919’da Polonya’ya bırakılmış olan “Danzig koridorunu” bahane ediyordu (Gdansk). Fransa’da savaşa karşı çok şiddetli bir cereyan vardı. “Danzig için ölünür mü?” diyorlardı. Danzig için ölmek istemeyen Fransız, dokuz ay sonra Paris için ölmek zorunda kaldı. Almanya’yla anlaşmış olan Stalin'in emir ve direktifleri doğrultusunda Fransız Komünist Partisi de bozgunculuk ediyor, Fransız askerlerine “Almanya'ya karşı çarpışmayın” şeklinde propaganda yapıyordu. Bu düpedüz vatana ihanetti. Dokuz ay sonra, Alman ordusu Fransa’nın tepesine balyoz gibi indi. Danzig için savaşmak istemeyen Fransa, son derece onur kırıcı mütareke şartlarına boyun eğmek zorunda kaldı. Fransız Cumhuriyeti yıkıldı. Fransa'nın kuzey yarısı Alman işgaline girdi. Alsace ve Lorraine vilayetleri elinden gitti. Fransa'nın güney yarısında Alman uşağı göstermelik bir devlet kuruldu.” diye geçmişten bir örneği hatırlatmıştır.

Sonuç olarak savaşı kimse istemez ve barışı herkes ister fakat Türkiye, kendi bekasına ve egemenliğine bir saldırı olduğunda karşısındaki düşmana her zaman gereken cevapları vermiştir ve verecektir. Barış Kalkanı harekatında mücadele eden tüm Mehmetçiklerle dualarımız birlikte olacaktır. Hepsini Allah korusun. Türk halkı her zaman onların arkasındadır.