MERSİN CAMİŞERİF MAHALLELİ OLMAK AYRICALIKTIR
Camişerif Mahallesi Mersin’in ilk mahallelerinden birisi olduğu gibi bizimde Mersin’de ilk mahallemiz. Büyüdüğümüz, yaşadığımız ve Mersin Sevdalısı olduğumuz mahalle. Eğitim, spor, ticaret, kültür ve sanatta Mersin’in kalbi olan güçlü bir merkez.
Oturduğumuz evden Mersin İleri İlkokulu’nun bahçesini rahatlıkla görürdük ve sabahları birinci zilden sonra evimizden çıkar ve ikinci zil çalmadan bahçedeki yerimizi alırdık. Şunu da yazmadan geçemeyeceğim. Beş kardeş olarak hepimiz İleri İlkokulu’nda başlayıp bitirdik. O yıllarda, İleri İlkokul için “Eğitimin Abidesi” desek yeridir. Bu arada, bizler beş erkek kardeş olmanın gücünü yaşarken, rahmetli annem beş oğlu olmasının zorluklarına katlanıyordu.
Evimiz eski 11 Sokakla, 38 Sokağın kesiştiği köşede iki katlı bağdadi mimarisi olan bir yapıydı. Karşımızda 11 Sokak üzerinde Emlak Kredi Bankası’nın iki katlı toplam dört dairelik lojman olarak kullanılan güzel bir binası vardı. Bu dairelerde banka müdürü, müdür yardımcısı, kambiyo şefi ve veznedarı otururdu. Hepsi eğitimli kişilerdi. 38 Sokak üzerindeki komşularımızda seçkin ve eğitimli ailelerdi. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, mahallemizdeki eğitim ve kültür seviyesi Türkiye ortalamasının çok çok üzerindeydi. Mersin’in en eski matbaalarından olan Toros Matbaası’nın da, banka lojmanı olmadan önce binanın bir kısmının kullanıcısı olduğunu belirteyim.
Merkez Bankası, Osmanlı Bankası, Emlak Kredi Bankası, İş Bankası, Ziraat Bankası, Hükümet Konağı, Adliye, Askerlik Şubesi, gemi acentaları ve büyük ticari işletmeler ile kurumlar mahallemizin ve Mersin’in yapı taşlarıydı. Buralarda çalışan bürokratlar ve iş sahipleri de çoğunlukla mahalle sınırları içinde otururlardı. İlk kumbaramı 1957 yılında İş Bankasından aldığımı hiç unutmam. Yani, tam 60 yıl önce. Ne kadar güzeldi o metal renkli kumbaralar.
Camişerif Mahallesinde yaşayan levantan ailelerin batının teknoloji ve sanatının tanıtılmasında yoğun çabaları olmuştur. Tüm bunları bir arada değerlendirdiğimiz zaman, Camişerif Mahallesinde yaşamak, eğitimde, ticarette, kültür ve sanatta size doğal bir çevreyi sunuyordu. Tek yapmanız gereken şey, size sunulanlarla yetinmeyip olanaklarınızı nasıl genişleteceğinizi ve güçlendireceğinizi planlamak oluyordu.
Şimdiki çocukların en önemli eksikliği “mahalle hayatları”nın olmaması. Bilgisayarlarla fazla zaman geçirdiklerinden dışarıya, top oynamaya ya da ip atlamaya çıkmıyorlar artık. Oysa ne güzeldir mahalle arkadaşlıkları. Yaşıtlarınızla paylaşacağınız o kadar şey vardır ki o yaşlarda. İşin en hoş tarafı ise hem anne-babanızın gözünün önündesiniz hem de alabildiğine özgür.
Ailenin evde, kendi yaşantı şeklini, düşünce tarzını, hayata bakış açısını bilinçli olarak çocuklara aktarabilmesi gerekiyor. Aile çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal her yönüyle yakından ilgilenmeli, davranışlarını, konuşmalarını, dünyaya bakışını nakış gibi işlemelidir. Bu anlayışın yerleştirilebilmesine en önemli katkı çevreden gelecektir. Yani mahallelilerden.
Aile bağlarının, dayanışmanın, arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerinin güçlü olduğu topluluklarda, eğitimin ve kültürün her zaman ön planda tutulması fark yaratıyor. İşte Camişerif Mahallesi böyle bir mahalleydi. Sanırım, şimdi bana hak veriyorsunuzdur “Camişerif Mahalleli olmak ayrıcalıktır” dediğim için.