MERSİN, YOKSULLUK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE

   Mersin’de göçün artması ile ne yazık ki yoksullukta artmaktadır. Bir gün kaldırımda yürüyordum. Bir erkek, gövdesinin yarısına kadar bir çöp bidonunun içine sarkmıştı. Yanından geçerken kafasını çıkarıp bana baktı, göz göze geldik. 17-18 yaşlarında bir gençti. Gözleri, define bulmuş gibi sevinçten parlıyordu. Birden elindekileri gördüm. Elinde, oradaki kafelerden atılmış, içinden domatesler akmış yarım dürümler vardı. Onları bulduğuna seviniyordu. Akşam evine gidip onları yiyeceğini düşündüm. Çok üzüldüm. 

  Yine başka bir gün Mezitli’de Belediyenin karşı tarafında Konya’ya gidecek bir misafirimi otobüse bindirmek için bekliyordum. Orada çok yaşlı, ayakta zor durabilen bir adam vardı. Önceleri karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor sandık. Baktık ki dolmuşları durdurmaya çalışıyor. “Amca, nereye gideceksin” dedim. “Evladım Davultepe’ye gideceğim, fakat dolmuşlar durmuyor” dedi. Ben de “Amca sen kaldırımının kenarına otur, ben durdururum” dedim.  O arada misafirimde amcayla konuşuyordu. Amcaya “Paran var mı dedik?”, “Pek yok, kimin kimsemde yok” dedi. Bir kaç dolmuş dolu geçtikten sonra, birisini durdurmam mümkün oldu. Dolmuş kaptanına dolmuş parasını verdim ve “Amca’yı Davultepe’ye götür” dedim. Sağolsun, dolmuşta genç bir bayanda, amcaya yer verdi ve amcayı oturtturduk. Amca da “Herkes sizin gibi keşke olsa” dedi ve dua etti. Amcayı yolcu ettik. 

  Dünyanın ve ülkemizin en büyük sorunlarından birisi de gelir dağılımdaki çarpıklık ve yoksulluk olgusudur. Dünyada bazı ülkeler zenginleşirken, bazı ülkelerde yoksullaşmaktadır. Kadınların yoksullaşması ise, her zaman erkeklerden daha fazla olmaktadır. 

  Ben de meslek yaşamıma başladığımdan beri ülkemizdeki bu yoksulluk belasından nasıl kurtulabiliriz diye düşünmekteyim. Bu kapsamda doktora sonrası çalışmalarımda yoksulluk ve yoksullukla mücadele konularına odaklandım. “Birleşmiş Milletler Kadın ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması Ortak Projesi”,  “Kadına Karşı Şiddetin Azaltılmasında Erkek Eğitimi" Projelerinde görev aldım. Başta Sabancı Üniversitesi’nde iki kez olmak üzere, birçok Üniversite’de, ulusal ve uluslararası toplantıda konuşmalar yaptım, makaleler yazdım. 

  Yoksullukla mücadele ile ilgili birçok politika ve proje geliştirilmektedir. Bunlardan en önemlileri mikro kredi ve vatandaşlık geliri uygulamalarıdır. Mikro kredi, Bangladeşli bir akademisyen olan Muhammed Yunus’un Bangladeş’te Grameen Bank ile başlattığı ve başarıya ulaşan ve kendisine Nobel ödülü kazandıran bir projedir. Mikro kredi Türkiye dahil birçok ülkede uygulanmaktadır. Mikro kredi, kısaca yoksulun yoksulu kadınlara verilen küçük tutarlı, hiçbir teminat alınmadan verilen, küçük taksitlerle geri ödemesi olan bir kredidir. Türkiye’de de Prof. Dr. Aziz Akgül’ün girişimleriyle Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) ve İl Özel İdareleri tarafından 2000 yılından beri uygulanmakta ve birçok yoksul insana ulaşmış, birçok kadın girişimcinin desteklenmesini sağlamıştır. Mersin’de 2007 yılından beri İl Özel İdaresi tarafından uygulanan mikro kredi ile kadın girişimcilerin mikro krediden faydalanması sağlanmıştır. 

  Yoksullukla mücadele ile ilgili diğer bir uygulamada vatandaşlık geliri veya temel gelirdir. Bu uygulamada her ailenin sosyal devletin gerektirdiği asgari yaşamını sağlayacak bir gelire sahip olmasıdır. Gelir desteği politikalarının karşısında olan bazı bilim adamları ise, bu politikaların insanları tembelliğe teşvik edeceğini, çalışmayanların çalışanların sırtından geçineceğini, kamu kaynaklarına ağır yük getirebileceğini, refah devletinin sadakası olabileceğini, kimsenin asgari ücretle çalışmayacağını ve kayıt dışı çalışanların artacağını savunmaktadır. Ama tabiki yaşlı, engelli gibi dezavantajlı grupların desteklenmesi sosyal devletin gereği ve tartışılmaz bir konudur. 

  Ben de ülkemiz açısından mikro kredi uygulamalarının daha uygun ve başarılı olabileceğini ve girişimciliğin teşvik edilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Bu düşünceme rağmen yoksullukla mücadele ile ilgili her çaba desteklenmeli, her yöntem denenmeli ve herkes elinden gelen çabayı göstermelidir. Fırsat eşitliğinin olduğu, gelirin hakça paylaşıldığı ve yoksulluğun olmadığı bir dünya olması temennisiyle…