Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Gökben Gökbulut ,'' Her öğrenciden aynı şekilde öğrenmesini beklemek, farklı tohumlara aynı suyu verip hepsinden aynı çiçeği açmasını beklemek gibidir '' dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile düzenlenen Eğitim ve Rehberlik Sempozyumu'nda konuşan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Gökben Gökbulut , ''Eğer biz bu farklılıkları görebilir ; bir çocuğun ne zaman heyecanlandığını, ne zaman zorlandığını, ne zaman içine kapandığını fark edebilirsek; sadece bilgi aktarmış olmayız, ona gerçek anlamda rehberlik sunmuş oluruz.
İşte o zaman, çocuk sadece akademik anlamda değil; özgüveniyle, duygusal farkındalığıyla ve potansiyeliyle gelişir.
Çünkü eğitim, ancak bir çocuğun zihnine olduğu kadar, ruhuna da dokunabildiğimizde anlam kazanır '' dedi.
Gökbulut Konuşmasında şu düşünceleri paylaştı ;
Sözlerime, hepimizin yakından bildiği klasik ama, anlamı hiç eskimeyen bir ifadeyle başlamak istiyorum: “EĞİTİM ŞART”…
Ama altını çizmeliyim ki, her eğitim değil..
HANGİ EĞİTİM ŞART?
Dört duvar arasında, sadece anlatanın aktif olduğu, öğrencinin oyun dışı bırakıldığı, pasif ve tek yönlü bir bilgi aktarımı mı?
Ezberin teşvik edildiği, soruların bastırıldığı, merakın törpülendiği bir sistem mi?
Farklılıkları zenginlik değil, tehdit olarak gören; her öğrenciyi aynı kalıba sokmaya çalışan, özgünlüğü ve yaratıcılığı yok sayan bir eğitim anlayışı mı?”
Sadece diploma sunan; ancak ne yetkinlik kazandıran, ne hayal kurmaya alan tanıyan, ne de etik bir duruş inşa eden bir yapı mı?
Hayır, bunlar şart değil tabiki..
Bize gereken eğitim, çok daha derin ve çok daha anlamlı bir şey.
Peki, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz eğitim nasıl olmalı?
21’inci yüzyıl bizden NE BEKLİYOR?
Bugünün dertlerine derman olacak, ama aynı zamanda insanımızı geleceğe hazırlayacak bir eğitim nasıl olmalı?
Sanırım, büyük fizikçi Aynştayn’ın EĞİTİM TANIMI, bunun için önemli bir cevap oluşturuyor…
Ne diyor Aynştayn: “ EĞİTİM, GERÇEKLERİ ÖĞRENMEK DEĞİLDİR; EĞİTİM, DÜŞÜNMEK İÇİN, AKLIN EĞİTİLMESİDİR”…
Öğrenmeyi öğrenen bir insan, sorunların çözümü olacaktır…
Ancak unutmamamız gereken çok temel bir gerçek var:
Her çocuk biriciktir.
Her öğrenciden aynı şekilde öğrenmesini beklemek, farklı tohumlara aynı suyu verip hepsinden aynı çiçeği açmasını beklemek gibidir.
Oysa her çocuğun kendine özgü bir mizacı, ayrı bir iç dünyası ve farklı bir öğrenme yolu vardır.
Eğer biz bu farklılıkları görebilir; bir çocuğun ne zaman heyecanlandığını, ne zaman zorlandığını, ne zaman içine kapandığını fark edebilirsek; sadece bilgi aktarmış olmayız, ona gerçek anlamda rehberlik sunmuş oluruz.
İşte o zaman, çocuk sadece akademik anlamda değil; özgüveniyle, duygusal farkındalığıyla ve potansiyeliyle gelişir.
Çünkü eğitim, ancak bir çocuğun zihnine olduğu kadar, ruhuna da dokunabildiğimizde anlam kazanır.
Değerli Konuklar,
Dünya hızla değişiyor; ama meslekler bu değişimin bile önünde koşuyor—yenileniyor, dönüşüyor, hatta kimi zaman bambaşka bir hâl alıyor.
Bilim, teknoloji, dijitalleşme; özellikle internet, yazılım ve yapay zekâyla şekillenen bilgi teknolojileri, bu dönüşümün merkezinde yer alıyor.
Ve bu değişim sadece okul sıralarında edinilecek bilgilerle de sınırlı değil.
Artık hepimiz; ama en çok da gençlerimiz, HAYAT BOYU ÖĞRENMENİN aktif ve bilinçli bir parçası olmak zorundayız.
Onun için tekrar Aynştayn’ın EĞİTİM TANIMINA geri dönüyorum ;
EĞİTİM, ÖĞRENMEK İÇİN AKLIN EĞİTİLMESİDİR”…
Ezberle değil, merakla; dikteyle değil, keşifle yürüyen bir eğitim anlayışına ihtiyacımız var.
Bu anlayışla:
Klasik kalıpları kırmalıyız,
Merakı teşvik etmeli,
Soru sormayı cesaretlendirmeli,
Yeni fikirlerin filizlenebileceği ortamlar sunmalıyız.
Gençlerimizi, kendi yolunu çizebilen, KENDİ GÖBEK BAĞINI KESEBİLEN bireyler olarak yetiştirmeliyiz.
Artık yalnızca bilgi aktaran öğretmenlere değil;
Potansiyeli açığa çıkaran,
Yaratıcılığı destekleyen,
Motivasyon sağlayan,
Çocuğun dünyasına rehberlik eden yeni çağın mentor eğitmenlerine ihtiyacımız var.
Böylesi bir anlayışla kurgulanan bir sistemde, mesleki beceriler çok daha güçlü şekilde kazanılır.
Gençler, potansiyellerini daha kolay keşfeder ve geleceğe çok daha güçlü adımlarla yürür.
Tam da bu noktada, hep birlikte gururla yürüttüğümüz bir projeye değinmek istiyorum:
DAHİ MERSİN Projesi…
Bu vizyonla örtüşen, gençlerimizin yolunu aydınlatan bu projeye birlikte imza atıyoruz..."
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Mersin OSB ve özellikle Eğitim Hizmetleri Meslek Komitemiz başta olmak üzere birçok Meslek Komitemizin emek verdiği DAHİ MERSİN Projesi, mesleki eğitim ile çağın yetkinliklerini buluşturuyor.
Ama biz DAHİ MERSİN’i sadece meslek edindirme ya da istihdam sağlama amacıyla sınırlı görmüyoruz;
Biz bu projeyi; gençlerimizi çağın yetkinlikleriyle donanarak, kentine, ülkesine ve insanlığa katkı sunduğu;etik değerlere bağlı, güçlü bir öğrenme ve gelişim ekosistemi olarak görüyoruz.
Bunun merkezinde insan var.
Bu vizyonun kalbinde gençlerimiz var.
Ve bizler — yani kamu, özel sektör, iş dünyası ve eğitim dünyası — onların çevresinde,
onlara bu fırsatı, bu desteği sunmakla yükümlü sorumlu kişi ve kurumlarız…
Bu yüzden, bugün gerçekleştirdiğimiz bu tür seminerleri sadece bilgi paylaşımı olarak değil;
Yeni bakış açıları yaratma,
Yeni yolları keşfetmeye alan açma,
Gençlerimizin içindeki cevheri fark ettirme zemini olarak çok kıymetli buluyoruz.
Bu anlamlı seminerin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Geleceği birlikte inşa edeceğimiz inancıyla, Sizleri tekrar şahsım ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası adına saygıyla ve umutla selamlıyorum.