“NİYET” SORUNUMUZ

İslam dini şekilciliği ve yüzeyselliği reddeder. Asıl olan imanın ve inancın önce kalpte hakikat bulmasıdır. Kalpte tasdik edilmeyip, sadece lisanla ifade edilen inancın hiçbir değeri yoktur. Öncelikle kalpte inanç olmalı, sonrasında ise davranışlarla kendini göstermelidir. Kalpteki inanç mutlaka davranışa dönüşmelidir.Davranışların ise değer ifade edebilmesi onların ne niyetle yapıldığına bağlıdır.Niyet halis olmazsa,yapılan ibadetlerin ve ortaya konan güzel görünümlü davranışların Allah katında hiçbir değeri yoktur.

“Ameller niyetlere göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır…”Hadis-i Şerif

Günümüzde Müslümanların bence en önemli sorunlarından biri “niyet” meselesidir. Maalesef günümüzde İslam dünyası ve Müslümanların bireysel yaşantılarında her geçen gün şekilcilik ve yüzeysellik daha fazla öne çıkmış,riyakârlık (gösteriş) Müslüman bireylerin vicdanını esir etmiş durumda.Allah’a karşı kulluğun,ihlas ve samimiyetin en büyük düşmanı riyakârlıktır.Dini hayatımızda gösteriş adeta süte karıştırılan sirke gibidir. Şekilcianlayışla, gösteriş için yapılan ibadetlerin, tutum ve davranışların hiçbir kıymeti olmadığı gibi, aynı zamanda suç işlemektir. Çünkü iyi niyetle yapılmayan şeyler, aynı zamanda diğer insanları aldatmaya da yöneliktir. Aldatmak ise münafıklığın temelini oluşturur. Çünkü münafıklığın en temel özelliği ikiyüzlülüktür.

            Niyette asıl olan Allah’ın da itibar ettiği, dil ile ifade edilen değil kalpte sabit olandır. Çünkü Allah Teâlâ sonsuz ilmi sayesinde kalplerde gizli olanı da dillerin söze döktüklerini de bilir ve bizlerden samimimi olmamızı, kalplerimizdeki ile dilimizdekilerin ve yaptıklarımızın tutarlı olmasını ister.

            Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.” (Mümin-19)

            Peygamber efendimiz de birçok hadisinde ihlas,samimiyet ve Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle yapılan davranışları övmüş, samimi bir niyet olmadan,gösteriş,makam,şöhret, çıkar amacıyla yapılan davranışları asla tasvip etmemiştir.Peygamberimiz niyetin önemini anlatırken,kahraman denilmesi için savaşan askerin,cömert denilmesi için fakirlere yardımda bulunan kimsenin,âlim denilmesi için ilim tahsil eden kişinin yaptıklarının,Allah katında hiçbir kıymeti olmadığını,hatta ibadeti Rabbin rızasını kazanma dışında,başka niyetlerle yaptıkları için cezalandırılacaklarını ifade etmiştir.Rabbimiz de kendi rızası dışında farklı gayelerle işler yapanları uyarmaktadır.

            “Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. (Bakara:264)

            Peygamber efendimiz de, Allah’ın güzel davranışları kabul etmesini şu iki şarta bağlamıştır.

            “Allah sadece samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.” Hadis-i Şerif

            Allah insanların dış görünüşlerine, mallarına, mevkilerine, şanlarına, şöhretlerine bakmaz.

            “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, bilakis kalplerinize ve amellerinize bakar.” Hadis-i Şerif

            Allah insanların niyetlerine ve onu gerçekleştirme azimlerine bakar.Önemli olan niyetin doğru ve halis olmasıdır.İyi niyete dayanmayan davranışlar ne kadar faydalı ve güzel görünse de kişinin Allah katındaki değerini arttırmaz.Dinimizde amelsiz niyet kişiye sevap kazandırabilir.Mesela bir Müslüman bütün iyi niyet ve samimiyeti ile “şehit olayım” dedi ama bu ona nasip olmadı ve o kişi yatağında vadesiyle ölmüş olsa bile niyeti doğru ve bunda samimi ise Allah onu niyetindeki doğruluğu ve samimiyeti nedeniyle şehit mertebesine çıkarabilir,Aynı durum yapılan tüm hayır işlerinde de söz konusudur.İhlas ve samimiyetle içten geçen güzel düşünceler,niyetler gerçekleştirilememiş olsa bile Allah’ın katında gerçekleşmiş hükmünde değerlendirilirken,niyeti doğru olmayan,gösteriş,şan,şöhret derdinde olan bir kişinin iyi niyet olmadan yaptığı şeyler onun değerini Allah katında yükseltmez.

            Allah’a kullukta niyet bu kadar önemli iken, biz Müslümanlara düşen artık şekilcilikten, yüzeysellikten, riyakârlıktan, ikiyüzlülükten, yapmacık hareketlerden uzak durup, her zaman ve her şartta ve durumda samimi ve sahici olabilmektir. Dinimizin özü ihlas ve samimiyettir.Günübirlik dünyevi haz ve mutluluklar için, samimiyetsiz olmaya, kalp kırmaya değmez. Her şey fanidir, gelip geçicidir, Allah ise baki ve ebedi olandır.

            Tüm Müslümanların Ramazanlarını tebrik eder,sevgi ve barış ikliminde güzel günler geçirerek bayrama bizleri ulaştırmasını Allah’tan dilerim.

 

           

               Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
               Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
               Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
               Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
               Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
               Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

 

            Mevlana Celaleddin Rumi