Olmasaydı İbrahim Öğretmenin Sonu Böyle

Ölüm döşeğinde son nefesini verirken, son kez seyir ederken etrafı, son nefesinde gözlerinin önüne son gelen yine öğrencileri olan Şefik öğretmen 24 yaşındaydı.
İbrahim öğretmense 74 yaşındaydı. Kopamadığı o yaşında hala ilk öğretmenlik yaşındaki duygularla her sabah girip akşam çıktığı okulda son nefesini verirken. Kim bilir daha ne kadar nefes tüketmeyi düşünüyordu öğrencileri için, gençler için, bu ülkenin geleceği için.
Kısa bir videosunu izledim bugün İbrahim öğretmenin. Ne kadar da beyefendi, ne kadar da kendine/öğretmenine/öğretmenliğine saygılıydı.
Bu 30 saniyelik videoda bile öğretmence yaşamını gösteren İbrahim öğretmenin en az yarım asrı geçen öğretmenli serüveninde kim bilir ne yaşanmışlıklar/zorluklar/anlar/başarmışlıklar saklıydı. Kimbilir ismini unuttuğu ama ismini unuttuğu o gönüllerde ismi yazılı ne binler/onbinler varlığını ona borçluydu.
Belli ki yaşı ilerlese de okulu da, sınıfı da bırakamamıştı
Meslek yaşamı boyunca her türlü ayrılığa, gurbetliğe, zorluğa, şartlara katlanıyordu öğretmen. Tohum toprakla buluşsun ve can bulsun diyeydi öğretmence bütün çırpınışlar.
24’ünde de, 74’ünde de.
Bu uğurda her zorluğu göze alıyordu öğretmen.
Ölümü bile.
Ölüyordu da.
Aybüke öğretmen gibi, Necmettin Yılmaz gibi, Necmeddin Kuyucu gibi. Neşe Öğretmen, Sait öğretmen ve binlerce şehit öğretmen gibi.
Ama hiçbir dönem, hiçbir öğretmen; varlığını varlığına armağan ettiği, uğruna ne hasretliklere katlandığı, uğruna ömrünü adadığı bir öğrencinin eliyle öleceğini düşünmemişti.
İstanbul’da bir lisede İbrahim Oktugan öğretmenin öldürülmesi haberini okurken bugün, geçtiğimiz yıllar boyunca öğretmene yönelik yapılan çeşit çeşit şiddet içeren eylemler geçti gözlerimin önünden.
Bir yanda liseli öğrencileri tarafından pompalı tüfekle öldürülen okul müdürü,
Bir yanda bir not tartışması sonucu öğrenci yakınları olduğunu iddia eden kim olduğu belirsiz kişilerce dövülen öğretmen,
Bir yanda öğrenci velilerinin bıçakladığı okul yöneticisi,
Bir yanda okulu/sınıfı basılıp hakaret uğrayan, incitilen/örselenen pırıl pırıl eğitim çalışanları,
Bir yanda terör kurbanı gencecik muallimler,
Bir yanda İstanbul gibi bir şehirde milyonlarca öğrenci ve öğretmen adına yollarda olan Milli Eğitim Müdürünü bir trafik ihlali iddiasıyla durdurup (şoför ehliyeti/araç evraklarını verdiği ve varsa bir kusur ceza kesilip gönderilebileceği halde) İl Milli Eğitim Müdürü olduğu söylenmesine rağmen adi bir şüpheli muamelesi yapılıp keyfi bir anlayışla saatlerce yol kenarında bekletilen İl Milli Eğitim Müdürü.
Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine varlığını bu toplumun varlığına adayan maarif camiasının il müdüründen okul yöneticisine, öğretmeninden çalışanına her kademedeki fedakar üyelerinin yine bu toplumun içinde yaşadığı çeşit çeşit şiddetler.
Bir öğretmen öğrencisini en başarılı bir şekilde yetiştirip hayata hazırlamaktan başka ne ister.
Cumhurbaşkanından fabrikadaki işçiye, üniversitedeki akademisyenden yollardaki şoföre, tarladaki çalışandan doktora mühendise herkes bir öğretmenin eseri değil mi?
Hepimizin mazisinin en değerli hatıralarının kahramanı unutamadığınız öğretmenler değil midir?
Öğrencisinin muvaffakiyetiyle mutlu olan, öğrencisinin kendisinden daha iyi olmasını arzulayan öğretmen değil midir?
...
Ey bu milletin her ferdi!
Ey bu cennet ülkede yaşayan her birey!
Ey öğrenciler!
Ey veliler!
Ey herkes…!
Bir cinnet psikolojisi içerisinde en değerli varlıklarımız olan öğretmenlerimizi üzmeyelim artık. Onları yıpratmayalım. Rencide etmeyelim onları.
İnanın bütün öğretmenler, bütün eğitim çalışanları konuşmaya açık. Varsa yaşadığımız bir sorun konuşalım. Çözerler onlar.
Hüzünlü bir sahne ile öğrencilerinin eğitimi için hayatını dahi verebileceğini gösteren Hababam sınıfının Mahmut Hocasının ifadesiyle ‘Dokunmayın Artık Onlara.’ Çekin ellerinizi, nefretinizi, hesaplarınızı onların üzerinden.
Bizim, öğrencilerimizin, ülkemizin, geleceğimizin onlara ihtiyacı var.
Ve hiçbir kelimesinin duyguları anlatmaya kifayet etmediği yazımın en sonunda sözlerini tam hatırlamadığım bir şarkıyı mırıldanmaya başlıyor gayriihtiyari dilim.
“Gözlerim yaşarıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı İbrahim öğretmenin sonu böyle…”