PAZARTESİ...


Biz Salı aldık
Elimizde kalem
Kendimizce yorumladık
Yazarı kızmasın
Ona Hikayeci
Abidin dedik...

Uzun zamandır edebi bir hikaye tahlili yapmamıştım.
Mesleğimiz gereği sayısız analiz yapıp inceledik.
Kişi, olay, yer ve zaman bağlamında eseri analiz etmek farklılıkları ya da başka öyküler ile benzerliklerini yazmak istedim.
İşin kolay kısmı bu.
İşin eğitimini almış olmak, yıllarca bir şeyler yazmış olmak avantaj.
Ama asıl sorun kalemini tanıdığın, söz oyunlarını iyi kullanan, geniş bir perspektif ile insan analizleri yapabilen, her an karşılaşabileceğiniz "Biz " den birinin hikayelerini değerlendirmek.
Öncelikle kitap 14 hikayeden oluşuyor.
Kitaba adını veren Pazartesi kitabın ilk hikayesi. Bir iş-sizlik gününün hikayesi.
Hikayeden aldığım bazı önemli paragraflardan yola çıkarak değerlendirmelerde bulunacağım.
"İşte şu an, bir pazartesi sabahı, saat tam 07.00`de, Piyalepa-
şa`da bir otobüs durağında bekleyen bendeniz bir işsiz vatandaş, aynı durakta otobüs bekleyen işçilerin, memurların, üniversite
öğrencilerinin arasında ne kadar da eğretiyim. 'Aman efendim,
sizin aceleniz var, siz önce binin lütfen' demem eksik."
Kişiler 'biz' iz. Her yerde karşılaşabileceğiniz kişiler.
Knut Hamsun" Açlık " romanının konusuna benzerlik gösteriyor.
Toplumcu Gerçekçi Roman ve Hikayenin bize sunduğu 'işçi - emekçi' kişiler hikayelerin her satırında.
Kişiler capcanlı karşınızda.
" Birkaç durak önce otobüse binmiş orta yaşlı bir adam, pencere kenarında boş koltuk bulup oturmuş. Takım elbiseli, kravatlı
olduğuna göre, bir dairede memur."
"Akşama kadar boş boş, acele etmeden, bir yere yetişme telaşım olmadan gezdim. Mesai saati bittiğinde otobüs durağına
gittim. Sabah işyerlerine yetişmek için koşturan binlerce insan,
şimdi evlerine, evlerinin odalarında kurulan yemek sofralarına
yetişmek için koşturuyordu. Otobüs kuyruğunda, işi gücü olan
herkese öncelik tanıdım. 'Ben işsizim. Akşam yemeğini geç yesem de olur' dedim. Otobüsle filan uğraşmadan, ellerim ceplerimde geze geze mahalleye çıktım."

İstanbul'un keşmekeşinde iş arayan kahramanın iç monologları.. Onun gözünden yaşam. Pazartesi uzun mekan tahlillerinde ziyade mekanın birey üzerinde etkisiyle verilmiş.
"
Ve bir gün bakarsın ki şehirde çalacağın kapı yok
bir çay içimi oturduğun bahçeler apartman"
Şair değilim dese de anlatımında şiirsellik göze çarpıyor.
Sade anlatım ön planda olmakla birlikte yer yer ironik mesajlar da var.
Sözcükler genelde günlük kullanımı ile kullanılmış.

Genel itibariyle değerlendirmek gerekirse; tarz itibariyle ne durum hikayesi ne de olay.

Zaman - di'li geçmiş zaman ama kesitler verildiği için olay kimi zaman geri planda kalıyor.
Bu yönüyle Durum Hikayecisi.
Ama olaylar akıp giden zaman dilimi içinde verilince Olay Hikayecisi olup karşımıza çıkıyor.
Bu da postmodern öykü özelliği.
Yazarın hikayelerinden çok iyi bir gözlem gücü olduğunu görebiliyoruz.

Yazar bazı hikayelerini memleketinden almış.
Sivas'ı görüyoruz hikayelerde.

Gelgelelim son söze.
İlk hikaye denemesi genel itibariyle başarılı.
Bazı anlatımlar uzadıysa da bu tarz hikaye okuyucuları zorlamayacaktır.

Devamı gelmesi dileğiyle. Okumak cehaletin düşmanı Pazartesi alınız.
Saygılarımla