SİYASET, PAZARLAMA VE İYİ PARTİ



Ülkemizde politik pazarlama örneklerinden en başarılısı Cem Uzan ve Genç Parti ile ilgili olan seçim kampanyası olmuştur. Bu seçim kampanyası sonucunda Genç Parti, Türk siyasi tarihinde, 3 Kasım 2002 seçimlerinde %7,25 oy alarak önemli bir yer edinmiştir.
Meral Akşener'in partisinin ismi belli oldu. Akşener'in kuracağı yeni partinin ismi "İyi Parti" sloganı ise "Türkiye iyi olacak" oldu. Akşener İçişleri Bakanlığı'na dilekçesini verdikten sonra yeni partisini Ankara'da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde ‘Türkiye İyi Olacak’ sloganı ile kurarak, kurucular kurulunu açıkladı ve parti üst yönetimini açıkladı. Öncelikle partinin ismi ile ilgili tartışmalara baktığımızda Kayı Boyu’nun sembolüne benzerliğini görüyoruz. Bu da partinin milliyetçi çizgi de olduğunu çağrıştırıyor. Zaten parti üst yönetimde eski MHP’lilerin de ağırlıklı olması partinin bu milliyetçi çizgisini vurguluyor. Bence seçmene partinin Genel Başkanının Meral Akşener olması ve bu iki nedenden dolayı seçmenin algısı partinin milliyetçi bir parti olduğu şeklinde olacaktır. Ayrıca partinin logo ve sloganı ile Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Menderes Türel’in kullandığı logo, slogan ve kampanya ile de benzerliği şaşırtıcıdır. Parti logosu ve sloganı oluşturulurken siyasi pazarlama açısından hatalar yapıldığı görülmektedir. Ayrıca yeni bir soluk getirme ve alternatif olma iddiasında olan partinin yöneticileri ağırlıklı olarak mevcut veya eski siyasetçilerden oluşmaktadır. Bu da seçmene yeni bir alternatif olma algısı yaratma da sıkıntılara neden olabilecektir.
İYİ Parti’nin beklenen başarıya ulaşması çok zor olmakla birlikte yerel seçimlerde kilit parti olabilecektir. Çünkü yerel seçimde diğer partilerden aday gösterilmeyen belediye başkanları veya adayları veya eski politikacıları, popüler isimleri aday gösterip, seçimi kazanamasalar da seçim kaybettirme ve kazanması gereken adaylar yerine, başka adayların seçimi kazanmasına neden olabileceklerdir. Zaten İstanbul, Ankara gibi bir çok önemli şehirde yerel seçimde ilk iki partinin oyunun birbirlerine yakın olduğu görülmektedir. Deniz Baykal’ın CHP’si kurulmuş ve 1994 yılındaki ilk seçimi Yerel Seçimlerde yüzde 4,6 oy oranına sahip olmuş ve 5 ilde belediye başkanlıklarını kazanmıştır. Fakat en önemlisi aldığı oylar ile SHP’nin bazı belediyeleri kaybetmesine neden olmuştur. Mesela 1994 Yerel Seçimi’nde Ankara’da SHP’nin adayı Koray Göymen ve CHP’nin adayı ise Ali Dinçer idi. Seçim sonucunda CHP %26,89 ve SHP ise % 2,09 oy oranına ulaşmış ve Refah Partisi’nin Adayı bugün istifası ile gündem oluşturan Melih Gökçek, %27,34 oy oranı ile yani SHP ve CHP’nin toplam oy oranından daha az ve SHP’nin oyundan çok az farkla belediye başkanlığını kazanmıştır. Daha sonraki 18 Nisan 1999 yerel seçiminde de benzer bir durum meydana geldi. CHP, Murat Karayalçın’ı aday gösterirken, DSP, iki dönemdir Çankaya Belediye Başkanlığı yapan CHP’li Doğan Taşdelen’i aday gösterdi. Seçim sonucunda, CHP %31,95 ve DSP %10,58 oy oranına ulaşırken Fazilet Partisi’nin adayı Melih Gökçek daha önceki seçimde olduğu gibi çok az farkla (%1,84 oy oranı farkla) %33,79 oy oranı ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir. 2008 yılında Doğan Taşdelen bir röportajında, bu adaylığı ile ilgili vicdanının sızladığını da belirtmiştir. Doğan Taşdelen’in oğlu Alper Taşdelen’de şu an Çankaya Belediye Başkanı olarak görev yapmaktadır. Bu örnekleri Türkiye geneli ve Mersin özelinde de çoğaltmamız mümkün iken İYİ Parti konusuna döner isek İYİ Parti önümüzdeki yerel seçimlerde istisnai bazı belediyeleri alabilir, fakat asıl etkisi alacağı oylar ile siyasi tarihimize yeni seçim kaybettirme örneklerini verebileceğidir. Peki Genç Parti’nin başarısına ulaşabilir mi? Bunun olabileceğini de pek sanmıyorum. Tabii bunlar benim değerlendirmelerim. İYİ Parti’nin siyasi hayatımıza hayırlı olmasını ve Meral Akşener ve ekibine başarılar diliyorum.

Siyasi propaganda hatalarına baktığımızda, en son yıllarda 2014 yılı Cumhurbaşkanı Seçimi’ndeki Ekmelettin İhsanoğlu’nun kullandığı “Ekmek için Ekmelettin” sloganını gösterebiliriz. Çok iyi bir bilimadamı olan Ekmelettin İhsanoğlu’nun yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü’ne çıktı ve gündemi belirleme başarısına ulaştı. Fakat burada da yine siyasi propaganda hataları bu yürüyüşün önüne geçti. Kılıçdaroğlu’nun yemek yerken beyaz atletli fotoğrafı ve halkın başkanı imajı vurgusu o kadar mizansen ve seçmenin gözüne sokulan bir görüntü oldu ki seçmen tarafından rahatsız edici bulundu ve olumsuz etkisi oldu. Yürüyüşün sonunda Çanakkale Şehitlikleri’nde partililerin alkol alması, sonra da bir parti yöneticisinin alkollü gelip güvenlik görevlisi ile tartışması iddiası da bu olumsuz imajı ne yazık ki devam ettirdi. Tabii burada çok doğru bir şey yaparak Kılıçdaroğlu, alkol alan partililere çabuk ve sert tepki göstermiştir.

CHP, bir süredir AK Parti’yi erken seçim yapacak, baskın seçim yapacak hazır olun diye suçluyordu. AK Parti’de böyle bir durumun söz konusu olmadığını ve seçimin zamanında yapılacağını söylüyordu. Ama ne oldu ise tam tersi bir politika ile CHP, erken seçim istemeye başladı. Bu politika da bence yanlıştır. AK Parti’yi önceden erken seçim ile suçlarken, şu an erken seçim istemek bana hiç mantıklı gelmiyor. Ayrıca yerel yönetimler ağırlıklı olarak AK Parti’nin elinde iken bu çağrı seçmen üzerinde “yenilen pehlivan güreşe doymazmış” algısı oluşturabilecektir. Birde ekonomideki sıkıntılar çözülmesi içi zamana ihtiyaç var ve çevremizdeki siyasi sorunlar devam ederken bir de ülkeyi seçim sürecine sokmak zarar getirebilecektir. CHP eğer yerel seçimde başarılı olmak istiyor ise seçmeni etkileyebilecek ve doğru mesajlar verebilecek kampanyaları doğru kişiler ile oluşturmalıdır.

Bu vesile ile geçmişten gelen bir hukukumuz olan CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a da acil şifalar diliyorum.
Yerel seçimlerde Ülkemize en iyi hizmet yapacak ve hak yemeyecek adayların seçilmesi dileğiyle…