Uzun süredir birçok muhatabım korona salgınıyla ilgili ne düşündüğümü soruyor. Açıkçası süreç netleşmedikçe ve veriler herkes tarafından kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde edinilmedikçe konu hakkında konuşulanlar kehanet, konuşan ise kahin niteliği taşıyacaktı ki; birçok iyi beyin de bu muameleyi gördü.
Lafı çok uzatmayacağım. Bu konuda da eleştiriliyorum. Cümleleri uzattığımı, yargı cümlelerinden kaçındığımı ve lafı dolaştırdığımı söylüyorlar. Ki buna pek katılmıyorum, daha çok bu sitemlerden anlaşılamadığımı anlıyorum.
Korona salgını, uzun süredir gerçekleşmesi beklenen ve hatta dillendirilen; engellenemez sosyal ve siyasal değişim süreçlerinin başlangıcı sayılabilecek, sağlık başlığı altında ilan edilebilecek bir nekahat dönemidir. Kimse benim salgını yani sağlık başlığı altında ilan edilebilecek nekahat dönemini hafife aldığımı düşünmesin. Bir virüs salgını sırasında ne yapılması gerekiyorsa yapılmasının mecburi olduğunu düşünen ve uygulayan bir hekimim.
Lakin bu yazının konusu zaten aşikar olan bir nekahat dönemiyle ilgili ne düşündüğüm değil, engellenemez değişim süreçlerinin farkındalığının ilanıdır. Nekahat dönemlerinin sonu iyileşmedir. Burası önemli; korona da bulaştığı tüm yaşamları tamamen yok eden değil bir kısmını yok edebilme olasılığı ile korkutan bir virüstür.
Dünya ve tabi ki biz bu süreci bir süredir sadece sağlık çerçevesinde dinliyor, öğreniyor, yorumluyor ve yargılıyoruz. Ama yukarıda da belirttiğim gibi şuan ki durum; engellenemez ve "geliyorum" demiş olan sosyal ve siyasal değişim süreçlerinin başlangıç aşamasıdır. Ki bu cümleyi; içinde bulunduğumuz ve devam edecek olan bu değişim sürecinin sosyal ve siyasal açıdan yeniden tekrar ve tekrar ele alınması, planlanması ve gerekirse inovasyona tabi tutulması gerektiğini vurgulamak için kuruyorum. Yani; yukarıdaki hasta metaforu üzerinden özetleyecek olursam, iyileşen hastanın normale döndüğünde geçimini, eğitimini, sosyal hayatını vb istikbal ve istiklalini etkileyecek tüm hususları memleket olarak iyi çalışmamız gerekmektedir.
“Nasıl” diye sorabilirsiniz. Ben de uzun süredir bunun üzerine kafa yoruyorum. Karar vericilerin, uygulayıcı ve denetleyicilerin ve biz sıradanların hep birlikte bunun üzerinde kafa yormamızda fayda olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda “anahtar kelimeler” olarak nitelenebilecek vurgularla konu hakkındaki görüşlerimi açıkça ifade ettiğimi zannediyorum.