SPOR VE EĞLENCE, TURİZM SEKTÖRÜNÜN VAZGEÇİLMEZ UNSURLARIDIR

 Hizmet sektörlerinden sağlanan gelirin ulusal gelir içindeki payı sürekli yükselirken bir türlü beklenen seviyeye ulaşamaması, bu sektörlere bakış açımızı yeniden değerlendirmemizi zorunlu kılmaktadır. Bu başarısızlığın en önemli nedenleri olarak, altyapı yatırımlarının yetersizliği ile uygulanan politikaların gerçekçi olmaması olarak gözükmektedir. Bunların yanında terör, komşu ülkelerle kötü ilişkiler ve aşırı muhafazakarlık da Türkiye’yi olumsuz etkilemektedir.

Doğası, coğrafi konumu ve tarihsel birikimi ile turizmde dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olması gereken ülkemiz bu yıl gerek terör ve gerekse Rusya krizi nedeni ile özel bir yıl yaşamaktadır. Turizmde 15 milyar dolar gelir kaybı beklenmektedir. Turizm yatırımlarının birkaç bölgede yoğunlaştırılması ve çeşitlendirilememesi önemli bir handikaptır. Bunun yanında, çok ilkel bir sistem olan her şey dahil sistemin genişletilmesi sorunları daha da artırmaktadır. Yeraltı şehirleri, peri bacaları, tarihi kiliseleri ve doğal güzellikleri ile dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisi olan Kapadokya Bölgesi’nin bir türlü özlenen turist sayısına ulaşamamasının önündeki en büyük engel olarak bölge halkının turizme sahip çıkmaması gösterilebilir. Aşırı muhafazakarlık sosyal yaşamı derinden etkilemekte, turizm, kültür ve sanata olumsuz etki yapmaktadır.

Son yıllarda, bir ülkede bulunan lisanslı sporcu sayısı da ülkelerin gelişmişlik yönünün ortaya konulmasında ölçüt olarak alınmaktadır. Çünkü, sporun evrensel bir değer yaratması ve tanıtımda etkinlik sağlaması önemli bir avantaj olmaktadır. Refah seviyesi yüksek kentlerden ve ülkelerden insanları tesislere çekmek zorundayız. Bunu da, turizm, spor ve eğlenceyi birlikte değerlendirerek yapmak gerekmektedir. 2008 Yaz Olimpiyatlarını Pekin’de düzenleyen Çin Halk Cumhuriyeti tesislerinin büyük bir kısmını üniversite kampüslerine yaparak, şimdi o tesislerden yüzlerce dünya şampiyonu çıkarmaktadır.   

Turizmin olduğu yerde eğlence olur, kafeler ve barlar olur, sanat ve kültürel etkinlikler olur, dans ve içki olur. Tüm dünyada bu böyledir. Bu işler kurallara bağlanabilir. Ancak, saçma sapan kısıtlamalar getirmeye kalktığınız zaman insanları ürkütür ve kaçırtırsınız. Türkiye’ye en çok yabancı turist Avrupa’dan gelmektedir. Bu insanların, turizm, eğlence, sanat ve kültür anlayışlarına ambargo koymaya kalkarsanız bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Elbette, Türk halkının geleneklerine ve değerlerine herkes saygılı olmalıdır.

Turizm, spor, eğlence, sanat ve kültürde yapılacak atılımlar Türkiye ekonomisine de önemli katkı sağlayacaktır. Bu konularda başarılı olmanın birinci şartı insanların tercih ettiği yaşam tarzlarına saygı göstermektir. Sürekli dini sembolleri ve muhafazakarlığı pompalayarak kısa vadede oylarınızı artırabilirsiniz, ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dünyaya yanlış tanıtırsınız ve patinaj yapmasına neden olursunuz. Dinlerin en yücesi Müslümanlığı sadece, alkol ve kadınlarımıza yapılan baskılar üzerine endekslemeye kalkışmak bu ülkeye yapılan en büyük kötülüktür.

İçki içenleri ve çağdaş yaşamı örnek alan yurtaşlarımızı takip edip sindirmek için harcanan zaman ve enerji, adaletsizlikleri, yolsuzlukları ve hırsızlıkları önlemek için harcansa, ülkemize ve dinimize daha iyi hizmet edilmiş olunacaktır.