TÜRKİYE’DE MİLLİ SANAYİ İÇİN BİR “MÜCAHİT”

Türkiye son yıllarda milli ekonominin gelişmesi için birçok çalışmaya imza atmıştır. Bunlardan en önemlileri savunma sanayiindeki milli (ve yerli) projelerdeki başarıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Ağustos 2020 tarihinde Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ve Patlayıcı Hammadde Üretim Tesisi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşma da “Ecdadın şanlı mirasından ilham alarak ülkemiz savunma sanayinin dışa bağımlılığını yüzde 70’lerden yüzde 30’lar seviyesine düşürdük. Kendi imkanlarımız ile imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almama politikasıyla yerlilik oranlarımızı hep yükseğe taşıdık. 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayı 700’e yaklaştı. Nereden nereye... Sadece son beş senede 350 civarında yeni proje başlattık. 2002 yılında toplamda 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken bugün 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştık. Yine bu dönemde sektörde faaliyet gösteren firma sayımız 56’dan 1500’e ulaştı. Sektörün 2002 senesinde 1 milyar dolar olan cirosu 2019’da 11 milyar dolar rakamını yakaladı. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma havacılık ihracatı 2019 yılı itibarıyla 3 milyar doları geçti. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde 7 firmamız bulunuyor. Kara ve deniz araçlarında sadece ihtiyaçlarını karşılayan değil kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA, SiHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz.” bilgisini verdi. Büyüyen milli savunma sanayimizin hedeflerini Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “Yerlilik oranımız arttıkça bağımsızlığımız artmakta, Türkiye’nin gücü kabul görmektedir. 2023’de 27 milyar dolara yakın ciro, 10 milyar dolar ihracat, 80 bin istihdam hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.” diyerek belirtmiştir. Savunma sanayinin millileştirilmesi konusunda tartışmalar olmakla birlikte geçmişe göre çok iyi yerde olduğumuz açıkça ortadadır. Emeği geçenleri tebrik etmek gerekir. Yerlilik oranlarımız %70-80’lere gelmiş olmasına rağmen tabii ki milli motor üretmek şu an için en büyük hedeflerden birisidir.
Millilik anlamında diğer bir önemli çalışma da Türkiye’nin Otomobili projesidir. Bu projede de prototip otomobiller yapılıp, fabrika binası yapılmaya başlanmış ve proje hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Türkiye’nin 4. Sanayi devrimini yakalayabilmesi için bu elektrikli otomobillerin üretilmesi önemlidir. Yapı Kredi Yayınlarınca basılan Cemil Koçak tarafından hazırlanan iki ciltlik “27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları” adlı kitapta yer alan bilgilere göre 4 Mart 1961’de gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısına, o dönem İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi olan Doç. Dr. Necmettin Erbakan davet edildi. Yerli otomobil fikri ilk defa Necmettin Erbakan tarafından bu toplantıda dile getiriliyor. Bu toplantıdan 3 ay sonra ise “Devrim” otomobili için ilk toplantı yapıldı. Eskişehir demir yolu fabrikasında “Devrim” adı verilen milli sanayinin ilk otomobili üretildi. 29 Ekim 1961’de Devrim otomobilinden 4 adet imal edilirken, fakat bu girişim başarıya ulaşamamıştır.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan 1967’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) genel sekreterliğine seçildi. 1969’da ise TOBB Başkanlığı’na seçiliyor fakat seçim geçersiz sayılarak bu görevden uzaklaştırılıyor. Erbakan o dönem geleneksel ve tekelci İstanbul sermayesine karşı, muhafazakâr, esnaf ve küçük tüccarlardan oluşan Anadolu sermayesini temsil ediyordu. Necmettin Erbakan daha sonra politikaya girecek ve 54. Hükümette Başbakan olacaktır.
Erbakan kaynak sağlayarak milli ekonomiyi geliştirmek istiyordu. Necmettin Erbakan, “davamızın esası şefkat, gayesi ise bütün insanlığın saadetidir.” şeklinde özetlediği adil bir ekonomik düzen önermekteydi. Yazımın başında da vurguladığım gibi milli motorun üretiminin önemini o dönemde görerek ülkenin ilk dizel motor fabrikasının temelini yine Erbakan atmıştır. 1977 yılında ağır sanayi hamlesini başlatarak yerli ve milli sanayiyi ön plana çıkartmıştır.
“Milli Görüş”ün mimarı Necmettin Erbakan 27 Şubat 2011’de hayatını kaybettiğinde Fatih Camii’nde cenazesine yüzbinlerce kişi katıldı. Kalabalık kitle “Slogan atmayın” uyarılarına rağmen, O’nu “Mücahit Erbakan” sloganları ile uğurlayacaktır. Aslında O aynı zamanda bugünkü milli sanayi içinde bir mücahittir, hep mücadele etmiştir. Vefatının 10. yılında Erbakan’ın anma toplantısına MHP dışında iktidar ve muhalefet tüm partilerin genel başkanları veya yöneticileri katıldı. Hatta toplantıya ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak ise birçok kişi de Erbakan’ı anmak için mesaj yayınlandı.
Erbakan Hoca’nın mirasını kime veya hangi partiye bıraktığı ile ilgili tartışmalar hep sürmüştür. Aslında “Hoca”nın bıraktığı miraslardan bir tanesi de başlattığı bu “yerli ve milli” üretim ve ekonomi hamlesidir. Bugün Türkiye bu mirasa sahip çıkarak savunma sanayi başta olmak üzere büyük başarılara imza atmaktadır. Milletimiz Erbakan Hoca’nın “yerli ve milli” üretim ve ekonomi hamlesi, Anadolu sermayesinin güçlenmesi gibi mücadelelerinin şuurundadır ve bu bıraktığı mirasa sonuna kadar sahip çıkmaktadır. Türkiye kendi milli sermayesini ve yatırımlarını oluşturarak gelecekte çok daha iyi yerlere gelecektir. Bunu hep beraber birlik ve beraberlik içinde başaracağız. Güzel yarınlar yakındır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyorum.