Çağdaş bir vergi sisteminin uyması gereken temel ilkeleri göz önüne aldığımızda;
- Açık, anlaşılabilir ve basit,
- Adil ve etkin,
- Kimseye ayrıcalık tanımayan ve tarafsız bir sistem olması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır.
İşte bu nedenledir ki Türkiye açısından yapısal reformların en başında bu yapıyı değiştirecek düzenlemelerin yapılması geliyor. Bunu yaparken dolaysız vergilerin oranlarının artırılması yerine vergi sisteminin dışına çıkmış olan kazançların, kayıp ve kaçakların yani özetle vergi kaydı dışında kalmış kazançların sisteme alınması gerekiyor. Bu, aynı zamanda cari açık ile ithalat vergileri ve bütçe açığı üçgeninde oluşmuş bulunan tuhaf ilişkiyi de çözümleyecek adım olacak.
Maliye politikaları içinde yer alan vergi uygulamaları, gelir dağılımını, yatırım harcamalarını ve sosyal amaçlı harcamaları doğrudan etkilemektedir. Vergi politikalarının uygulanması konusunda ülkemizde yapılan en büyük yanlış, vergi gelirlerinin tabana yayılarak artırılması gerçeği yok sayılarak, vergi oranları arttırılarak ve yeni vergiler konularak sorunun giderilmeye çalışılmasıdır. Aslında bu sürecin temel nedeni politiktir. Vergi uygulamalarındaki bu hatalar, vergiye karşı direnci yükselterek, vergilendirilemeyen kayıt dışı ekonominin boyutlarını kritik noktalara getirmiştir.
Çağdaş ilkelerin yaşama geçirilmesi yönünde Türkiye’nin önemli hedeflerinden birisi, vergi idaresini modernize etmek ve vergi toplama kapasitesini güçlendirmeye çalışmak olmalıdır. Başka bir ifade ile vergi maliyetinin düşürülmesi, vergi idaresinde sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması, vergi kayıp ve kaçaklarının önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı bir denetim organizasyonu ile adil ve tabana yaygın bir vergi sistemi düşünülmelidir.
Gelişmiş ülkelerin vergicilik anlayışı, ekonomik, sosyal ve politik anlayışların, bilim ve teknolojide meydana gelen hızlı değişikliklerin, ekonomi bilimindeki olağanüstü hamlelerin ve çağdaş özlemlerin etkisinde yeni bir yörüngeye girerken, Türkiye bu değişimden yeterince payını alamamış görünmektedir. Türk vergi sisteminin ekonomik gelişme üzerindeki bir türlü özlenen seviyeye çıkarılamaması, vergi potansiyelinden yararlanma olanağının düşüklüğü, kalkınmanın hizmetinde etkin bir araç olarak kullanılamaması ve halkın üzerindeki vergi yükünün devletten beklenen hizmetlerin artışı yönünde paralel bir gelişme göstermemesi en çok yakınılan konular arasında gözükmektedir.
Sonuç olarak, modern vergi sisteminde vergicilik anlayışının üç temel fonksiyonu birlikte yerine getirmesi beklenmektedir. Bunlardan birincisi, vergi sisteminin devlete normal hizmetlerin yanında ekonomik gelişme için gerekli olan maddi olanakları sağlamasıdır. İkinci olarak, vergi yükünü vatandaşlar arasında adil dağıtmakla kalmayıp, vergi sisteminin toplumda gelir ve servet dağılışlarındaki adaletsizlikleri giderici yönde yardımcı ve etkili olması beklenir. Son olarak ta, vergilerin ekonomik hayat üzerindeki olumsuz etkilerini, kaçınılması mümkün olmayan en alt seviyelerde sınırlaması sağlanmalıdır.