YÖNLENDİRİCİ OLARAK EĞİTİM

   Bu yazımda, eğitimin işlevsel amaçlarından biri olan öğrencilerimizi yönlendirme işi ile ilgili düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.  

   Eğitim, insanoğlunun vazgeçilmez yaşam şartlarından birisidir. Biz yetişkinler eğitim yolu ile okullarda, gelecekte yetişmekte olan öğrencilerin kendi yetenek ve kabiliyetleri doğrultusunda iyi bir meslek sahibi olmalarına yardımcı olmalıyız. Eğitim ile öğrencilerde davranış değişiklikleri meydana getirilirken denetim kavramı karşımıza çıkar. Denetim, güçlerin etkili bir biçimde yönlendirilmesi demektir. Bireyin kendi çabası ile yarattığı kuralları içerdiği gibi, başkalarının bireyi yönettiği durumlar ile ilgili kuralları da içine almaktadır. Aynı zamanda denetim; öğrencilerin kendi özel amaçlarına ulaşmalarına yol gösterme, öğrencinin akıl yolu ile yapmakta olduğu işi daha iyi yapması için ona yardım etmektir.

   Bireyin etkinliklerini değerlendirmede güçlü bir etken olan yönlendirme ise; çocuğun içinde yaşadığı ve geliştiği sosyal ortamın kendisidir. İşbirliği ve tartışma, yönlendirme ve denetimin varlığını güçlendirir. Yönlendirme bireyin, öğrencilerin etkinliklerine yön verme işinin sürekli ve kalıcı bir yöntemlerini göz önünde bulundurur. Nesneler bizim için bir eylemi anımsatırsa, yaptıklarımızı bilerek, anlamlı yaparız, yoksa davranışlarımızı bilinçsiz ve körü körüne yapmış oluruz.

   Çocuklar okula başladığı zaman, zihince olgunlaşmış, bilgili, yargı gücüne sahiptir. Bu yeteneklerini dille de kullanabilirler. Bunlar, yani “zihin” akıllı yanıtların oluşturduğu alışkanlıklarla örgütlenmiştir. Alışkanlıklar da eşyayı kullanma biçimine bakarak edinilmiştir. Sosyal kontrol bu edintileri doyurmuştur. Bu kontrolün köklü aracı bireysel değil, zihinsel ve akılsaldır. Toplumlaşmış zihin, eşyayı ortaklaşa kullanmayı algılayabilme gücüdür. Bu anlamda zihin toplumsal denetimin yöntemini açıklar. Toplumsal denetimin asıl anlamı, belli zihinsel yetenekleri oluşturmaktır.  

   Öğretim yöntemlerinin ve öğrenci yönetiminin, öğretici amaçları öğrenmeyi, yönlendirecek, sürekli kılacak ve koruyacak biçimde değiştirilmesi gerekir. Bir eğitim aracı kaynağı olarak dilin kullanılma alanları azaltılmamalı aksine dili, eylemleri paylaşmadaki normal ilişki içinde daha yaşamsal alanlara taşınmalı ve daha verimli hale getirilmelidir. Okullar yaşamı etkileyen eğitim koşullarından uzaklaştığında, bu durum sosyal ruha, kitaba bağlı ve iş görmeyen aldatıcı bir entelektüel görüntü kazandırır. Bireyin araç-gereçleri kullanırken yanındakilerle ilgilenmesi, yanındakilerin de bilinçli, yeteneklerini kullanarak işe katılması koşulu ile ortak bir paylaşma içinde yeteneğin toplumsal yönde gelişimi sağlanabilir.

   Okulların, öğrencilerin kendi güçleri, kullandıkları araçlar ve uygulamalarla toplumsal bir duygu edinmelerinde payı olan ortak yaşantılarla ilgili olanak ve etkinliklere bütün gücü ile yer vermesi gerekir. Bu vesile ile yönlendirici olarak eğitim, okullarda işlevsel hale gelmiş olur.
Yönlendirici olarak eğitimin gücünün toplum olarak farkında olabilmek dileğiyle…