YÜKSEK KUR, REEL SEKTÖRÜ İŞLERİ DÖNDÜREMEZ DURUMA GETİREBİLİR

Uluslararası pazara açık ekonomilerde döviz kurlarında meydana gelen değişmeler temel ekonomik göstergeleri etkileyebilir. Makro ekonomik performans açısından faiz oranı ve döviz kurlarındaki değişikliklerin önemi büyüktür. Yurt içi faizler yükseldiği zaman yerli finansal varlıklara talep artar, döviz arzı fazlalaşır ve ulusal para değer kazanır.

Yükselen faiz oranlarının işletmelerin finansman maliyetlerini yükseltmesiyle karlar azalır. Nakit akışı yavaşlar firmaların borç yükü artar ve kredilerin geri ödeme sorunu ortaya çıkar. Bu tablo, kötümser beklentilere yol açar ve ülkenin parası değer kaybeder. Unutulmaması gerekir ki, 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz ABD’deki emlak piyasasındaki kredi geri  ödemelerinin yapılamaması nedeniyle kalitesizleşen, güvenilirliği düşen ve risk primleri yükselen finansman araçları ile başlamıştır.

Kurların yükselmesi de, işletmelerin borçlanma maliyetlerini artıracağı gibi talebi de daraltacaktır. Yatırım kararları ve tüketici harcamaları zorlaşacaktır. Türkiye’deki kamu ve özel sektörün dış kaynaklardan sağladığı döviz karşılığı kredilerin olağanüstü boyutlarda olması, enflasyon beklentisi ve risk algılamalarını değiştirerek, risk primlerini artıracaktır. Nitekim, T.C. Merkez Bankası hedef enflasyon beklentisinde yüzde 2-3 oranında bir artış olacağını örtülü bir şekilde ifade etmektedir.

Bugünlerde en çok sorulan soru:Söylenenlere ve yazılanlara göre ABD’de ekonomi pek iyi gitmiyor. Peki, Dolar neden değer kazanıyor?”  Bu sorunun yanıtı çok basit. Çünkü, Amerikan Doları halihazırda dünyada güvenilirliği olan tek rezerv para. Avro’nun ne olacağı belli değil. Belki de ortadan kalkacak. Çin’in Yuan’ı ise kapalı kutu. Bu bakımdan, Dolar güvenli liman olarak görülmeye devam ediliyor.

ABD’nin ekonomik istikrarsızlık, Avrupa Birliği’nin ekonomik durgunluk ile boğuştuğu bugünlerde, Türkiye ekonomi, terör ve savaş gerilimi nedeniyle güvensizlik yaşamaktadır.Tedirginlik yaratan en önemli konular yüksek cari açık ve enflasyondur. Türkiye ekonomisinde büyümenin 2016 yılında da beklenen seviyede olmayacağını söylemek için bilge olmaya gerek yok. Ekonomik küçülme doğal olarak reel sektörde de sorunlar yaratacaktır. Sürekli olarak, devletin ve özel sektörün borçlanmasıyla sağlanan büyüme ve halkın da borçlanma limitlerinin kapasitesinin çok üzerine çıkması tehlike sinyalleri vermektedir.    

Merkez Bankası’nın Dolar kurunun artışını sınırlandırmak için yüksek tutarlarda piyasaya Dolar sürmesi pansuman tedbirlerdir. Esas olan piyasa faktörüdür. Sizin dışınızda gelişen sorunlara müdahale şansınız yoktur ya da çok sınırlıdır.

Kısa vadede Türkiye ekonomisinin ağır bir krize gireceğini düşünmek doğru olmaz. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından yaklaşık on üç yıldır sürdürülen sistemin sonuna gelindiği aşikardır. Nakit akışının sağlanması konusunda bugüne kadar yapılanlara baktığımızda, yüksek oranda iç ve dış borçlanma, vergi artışları ve zamlar, özelleştirme adı altında talan edilen kamu varlıkları yani halkın serveti ile doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve sıcak para girişlerini görüyoruz. Yani, değirmenin suyunun nereden geldiği belli.