2015-2016 Eğitim Öğretim dönemine başladık. Ama ne yazık ki bazı öğrenciler duvarlara sprey boyalarla yazılar yazarak başladı döneme. Bulunduğu topluluk çatıları altında savunduğu görüşü düşünceyi, fakülte duvarlarına taşıyarak açtılar yeni dönemi.  Asiler… Neye karşı olduklarını, neden karşı olduklarını bile bilmeden karşılar..

Bilimin ve çağdaşlığın ışığında bir dünya üniversitesi sloganı altında toplanmayı başarmış bir gençlik nasıl böyle bir cahillik yapabilir. Amaç seslerini duyurmaksa  70’lerin mantığıyla duvarlara değil de başka yerlere yazarak bunu başarabilirler aslında…
 
Üniversite hayatına yaptığı girişle hayallerinin ilk adımını gerçekleştirmiş arkadaşlarıma… Keşfedeceğiniz ilk yer okulunuz olsun. Etrafınızı gözlemlemeyi öğrenin, gözlemlerinizi iyi analiz etmeye çalışın. Sosyalleşmek çatısı altında gördüğünüz ilk toplulukla bütünleşmeyin. Bilgi, donanım ve eğitiminize katkı sağlayacak yüzlerce topluluk var üniversitelerde…  Hangi grubun hangi amaca hizmet ettiğini öğrendiğinizde kararınızı verin.

                 .    .    .
 
Bilinçsizce her şeye karşı olan bir gençlik…

 Hazırlık bölümü kitaplarının 250 TL olmasından şikayetçiler.  Bir defaya mahsus temin edeceği ve 2 dönem öğrenim göreceği  kitaplar bunlar. Üstelik kitapların 2. eline cüzi bir miktarla sahip olabilirler. Amaç eğitim olsa amaç öğrenim olsa amaç kendini geliştirmek olsa alternatifi çok aslında…  Eğitimi için 250 TL’yi veremeyen protesto hazırlıkları için yüzlerce TL ‘yi harcayan gençlik… Ve inanın bu gençlik maddi zorluklar çeken eğitimini zorla idame ettirmeye çalışan gençlik değil. Bu gençlik var olmuş var olan var olacak olan tüm düzene karşı bir gençlik! Kitaplar ücretsiz olsa defterler için eyleme hazırlanacak gençlik.

Dedim ya neye karşı olduğunu neden karşı olduğunu, ne aradığını neye ulaşacak olduğunu bilmeyen bir cehalet ordusu...  Fakülte duvarlarında İşçi emekçi hakkından bahseden gençlik.. O duvarları asgari ücretle hayatını idame ettirmeye çalışan işçi boyuyor arkanızdan… Emekçiler pervasızca yapıştırdığınız posterlerinizi yağmur, çamur, sıcak, soğuk  demeden kazıyor saatlerce duvarlardan, kapılardan, camlardan... Şuursuzca davranışlarınızın bedelini ödeyen yine onlar. Eeee neyi savunuyorsunuz? Hangi işçinin hakkını hangi emekçinin alın terini? Laf olsun torba dolsun,  çalışanların günlerini kat kat zorlaştırmaktan öte değil yaptıklarınız. 

                   .   .   .

Amaçsızca ordan oraya savrulan bir topluluk.

Üniversite hayatına yeni adım atmış ve bir anda ne olduğunu anlamadan özgüvensizlikten, özenti ve sempatizanlıktan kendi beynini pasife almış gençlerimiz.
 
Bu öyle bir zehir ki ne kaosa sürüklendiğinizi anlarsınız nede hayatınızın merkezi yaptığınızı…
Yaşam biçiminizi, giyiminizi konuşmanızı dahi değiştirdiğini hatta benliğinizden çıkarıldığınızı anlamazsınız.

Mezun oldunuz...

Ya sonra….

Kaybolan yıllarınız, kendinizi geliştirmek adına hiçbir şey yapmamanın pişmanlığı…
 
Üniversite eğitimine başlamadan kurduğunuz tüm hayalleri başkasının yaşadığını, ideallerinizin başkası tarafından gerçekleştirildiğini gördüğünüzde sizlere sadece izlemek kalır. 

Bunu da aynaya bakıp kendini eleştirmeden artılarını-eksilerini terazilemeden duvarlara taşıyanlar olacaktır.
Onlar hep vardı hepte var olacaklar..

Ama eminim içlerinden bazılarının o duvarlara yazmak isteyipte yazamadığı şeyler olacaktır..

SAHİ BENİM AMACIM NEYDİ? AİLEMİN BENDEN BEKLENTİSİ NEYDİ?

Bu pişmanlığı yaşamamanız Üniversiteden maksimum verimi ,eğitimi, kendinizi geliştireceğiniz faaliyetlerle, sosyal sorumluluk projeleriyle almanız; sorunlarınızı kendinize yakışır bir şekilde ifade etmeniz dileğiyle…