Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm dünyada olduğu gibi bölgemizde de, kendi çıkarlarını koruma doğrultusunda her türlü işi yapabileceği bilinen bir gerçektir. Gerek ABD ve gerekse Avrupa Birliği, bölgesinde güçlü bir Türkiye’yi hiçbir zaman için istemezler. PKK belasının da bu ülkeler tarafından başımıza sarıldığı bilinmektedir. PKK’ya sağlanan ekonomik, siyasal ve mali desteğin kaynakları ortadadır. Son günlerdeki gelişmelere baktığımız zaman ABD’nin PKK/YPG desteğini arttırarak devam edeceği anlaşılıyor. AKP İktidarı’nın seçim dönemlerinin altı boş süslü sözlerinin hiçbir işe yaramadığı görülmektedir. Dış politikada başarılı olmanın koşulları iç politikaya hiç benzemez. Uzun vadeli stratejiler ortaya koyabilmek çok önemlidir. Günübirlik kararlarla dış politikayı yürütmeye çalışırsanız duvara toslamanız kaçınılmaz olur. İktidarın, 2011 yılında başlayan hatalı Suriye politikası bugün içte ve dışta yaşanan sorunların temel kaynağıdır. Hala, yanlış politikalarda ısrar edilmesi kabul edilemez. Dış ilişkilerde mezhep anlayışını öne çıkarmak telafisi olanaksız sonuçlar doğurabilir. Esat bir zorbadır. Kaddafi’de öyleydi, Saddam da. Kabul etsekte etmesekte bugün Suriye’nin Devlet Başkanı Esat. AKP Hükümetinin Suriye ile görüşmelere başlaması her iki ülkenin de çıkarınadır. Belki de gizlice görüşüyorlardır. Dış politikada ebedi dostluk diye bir şey yoktur. Karşılıklı çıkarlar vardır. Dış politikanın belirlenmesinde ekonomik ilişkilerin önemi inkar edilemez. Tarihsel dostluklar olan ilişkiler de bile karşı taraf sizi paranızın değeri kadar önemser. İstikrarlı bir devlet olarak ayakta durabilmek tüm dünyada giderek zorlaşmaktadır. Türkiye toplumsal dokusuyla güçlü bir ülkedir. Dışarıya karşı caydırıcı olabilmek kendi içimizdeki birlik ve bütünlüğümüze bağlıdır. Türk Ulusu'nun vazgeçilemez iki temel özelliği vardır. Bunlardan birincisi Müslümanlık, ikincisi de Çağdaş Atatürk Cumhuriyeti’ne bağlılığıdır. Her ikisini de birbirinden güç alarak yaşamaya çalışır. Bu dengeyi bozmaya kalkışırsanız işler karışır. Suriye’de bugün gelinen noktada işler daha da karıştı. İdlip, Türkiye’nin destek verdiği Cihatçıların merkez üstü. Suriye Ordusu oraya doğru ilerliyor. Afrin ise hainlerin yuvası. Sınırdan top atışlarıyla PKK/YPG ile mücadele edemezsiniz. Ya Suriye ile ortak hareket edin ya da sınır güvenliğinizi sağlayıp elalemin işine karışmayın.Türkiye’nin Suriye’de kalıcı olarak yerleşme planı varsa onu bilemem. Dış politikada temel prensiplerimizden birisi, ülkemizin bağımsızlığını her şeyin üstünde tutarak, diğer ülkelerin dış politikalarından ve yönetim sistemlerinden etkilenmeden, AHMET AKIN 2 siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızın korunmasına önem vermek olmalıdır. Türkiye,dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmeleri göz önünde bulundurarak, gerçekleştirmeyi amaçladığı hedeflere yönelmelidir. Devletlerarası sorunların hukuki yollardan, diplomasi yoluyla ve eşitlik ilkesi ile çözülmesini benimsemek birinci öncelik olmalıdır. Türkiye’nin sorun yaşayan komşu ülkelere akıl hocalığı yapmak yerine, acemi ve inatçı davranarak, her an tutuşmaya hazır Suriye cehennemine balıklama dalması, bölgenin karmaşık yapısını tam olarak kavrayamadığını göstermektedir. Ortadoğu’da her zaman zeminin kaygan ve oyuncuların kaypak olduğu unutulmamalıdır.