Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumdan nasıl çıkması gerektiği konusunda yol gösteren bir anlayışı ifade ediyor. Muhalif basın mensuplarının gördüğü baskılar ve zulmün, basın mensuplarından ziyade halkın demokratik haklarının elinden alınması olduğunu anlamayı kolaylaştıracak bir anlam taşıyor. Basının özgürlüğünün olmaması, halkın düşünce ve ifade özgürlüğünün olmaması anlamını taşıyor. Çünkü, araştırmacı basın mensuplarının yazdığı objektif haberler halkın bilgilenmesi açısından büyük önem taşıyor. Basın mensupları gelişmeleri okuyucularına ya da izleyecilerine aktaracaklar ki, vatandaşlar da kendileri ve ülkeleri hakkındaki konulardan bilgi sahibi olsunlar ve değerlendirme yapabilsinler.
Türkiye’de bugün itibariyle çok önemli bir sorunun yanıtı aranmaktadır. “Temel hak ve özgürlükler, milli irade adı altındaki, bir çoğunluk saldırısına karşı nasıl korunacaktır?” Çağdaş demokrasinin, bilinen bir şey olmaktan çok değişen birşey olması beklenmelidir. Sanki, halk iradesi tecelli ediyormuş gibi gösterip, halka karşı takiyye yaparak iktidarda kalmaya çalışanların sonu her zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Aşiret reisinden, ağadan, cemaatten ve şıhtan işaret bekleyen, eşine ve çocuklarına sürekli baskı uygulayan, seçim denilince aklına sadece parasal destekler gelen, kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutan, demokratik hak ve özgürlüklerden nasibini almamış niteliksiz yığınlara umut bağlamak,ülkeye faydadan çok zarar getirecektir.