Silifke dönüşü Limonlu Mahallesi'nde MHP konvoyunun jandarma tarafından durdurulup aranmak istenmesi olayı ile gerek Mersin gerek Türkiye gündemine oturan ''Konvoy Krizi'', 1 Kasım seçiminin Mersin açısından fotoğrafını önceden gösteren bir hadise oluyor.

Krizin özünde MHP konvoyu geçerken trafikte seyir halinde bir araçtan Ak Parti'li olduğu ileri sürülen bir gencin konvoya yönelik kitap, broşür, resim birşeyleri konvoya göstermesi ardından konvoydakilerin bir petrol istasyonunda genci darp etmeleri ve nihayetinde Ak Parti 'nin şikayetçi olması üzerine savcılık tarafından Jandarma marifeti ile suçluların konvoy arasında bulunmaya çalışılması yatıyor.

3 aşamalı bu hadisenin her aşamasında büyük yanlışlar var. Gencin konvoyu provoke anlamına gelecek hareketi yanlış, konvoydakilerin 20-30 kişi ile üzerinde bir partiye ait amblem ve işaretlerin olduğu araçdan inerek darp etmeye çalışmaları yanlış, Jandarmanın uygulaması da ayrı bir yanlış.

Tüm bu yanlışlar adli bir sürecin parçaları iken olayın kamuoyuna durup dururken seçim hesapları için Ak Parti Mhp'nin konvoyunun yolunu kesiyo şeklinde yansıtılması da siyaseten büyük yanlış.

Gerginliğe en hassas şehirlerden birisi Mersin .Bu anlamda sorumluluğu en fazla olanlarda siyasetçiler. Ak Parti İl Başkanı İsmail Taşpınar olay sonrası güvenlik kamerası kayıtlarından alınan görüntüler ile birlikte bir TV kanalında yayına çıkarak itidal çağrısı yaptı. Jandarmanın uygulamasının yanlış olduğunu, seçilmiş insanlara yapılan uygulamayı tasvip etmediğini ifade etti. Olayın mağduru olduklarını, bir linç girişimi yaşadıklarını söyledi ve herşeye rağmen gerginliğe gerek olmadığını gerginlikten kimseye fayda olmayacağını ifade ederek olaya karışanların MHP'li olduklarına inanmadıklarını "MHP'li kardeşlerimden asla böyle davranışlar beklemem" diyerek  sağduyulu mesajlar veren sorumlu bir siyasetçi profili çizdi.

Olayın sıcaklığı ile fevri, maksadını aşan ifadeler kullanılmış olunsada MHP'li yöneticilerde mutlaka bu sorumluluk duygusunu yansıtacak duygu ve düşüncelere sahip olduklarını gösteren adımlar atacaklardır diye umuyorum.

Bu olayın bizlere gösterdiği asıl resim ise 1 Kasım'da yapılacak seçimin Mersin sonuçları. Seçimin kimin kazanacağı, ipi kimin önde göğüsleyeceği!

Anlaşılıyor ki 1 Kasım seçiminde MHP ile Ak Parti kıyasıya bir mücadele verecek. 7 Haziran seçimlerinden sonra  ülke genelinde de Mersin'de de gerek liste gerekse seçim beyannamesinde önemli hiç bir değişiklik yapmayan CHP nasıl olsa seçmen bana oy verecek, her şartta alacağım oy bu kadar dercesine büyük hedeflerden yoksun iktidar olma arzusundan uzak bir strateji ile 1 Kasım 'a doğru rehavet içerisinde yürümekte. Muhtemelen de bu rehavetin bedeli ağır olacak.

MHP 7 Haziran'da hezimet yaşamıştı. Öyle ki Mhp, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve 8 büyük İlçe'de yerel iktidar olmasına rağmen 3. parti olmuş 2014 seçimlerine göre aşırı oy kaybetmişti. Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz başta olmak üzere sorumlu yöneticiler gerekli dersleri çıkarmış olmalılar ki yoğun bir çalışma temposu içerisine girdiler. Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın tamamladığı hizmetlerin ardı ardına yapılan açılış törenleri ile moral bulan camiada hızla toparlanma devam ediyor görünüyor.

7 Haziran seçimlerindeki eksiler ise devam ediyor. Erdemli nin ilk 4 içerisinde olmaması eksilerden somut bir örnek. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi MHP'de yükün ağırlığı Ali'lerde. MHP 7 Haziran'a göre bir çıkış yaşayacak görünüyor.

Ak Parti 7 Haziran'da en çok ders çıkaran parti görünümünü Türkiye genelinde olduğu gibi Mersin'de de açık bir şekilde göstererek 1 Kasım'a gidiyor.
Listesinde 9 değişiklik yaparak seçmene sıcak mesaj gönderen Ak Parti teşkilatı kontenjan adayı olarak gelen Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı Lütfi Elvan'ın getirdiği hava ile 1 Kasım'a daha pozitif umutla gidiyor.

Elvan, bakanlığın verdiği ağırlık ve havanın yanında mütevazi kişiliği, yörenin insanı olmasının samimi sıcak yaklaşımı ve politika anlamında yaptığı önemli hamlelerde ki zekası ve kucaklayıcı tavrı ile Mersin'de gelmiş geçmiş tüm kontenjanlarda olmayan bir eksikliği de tamamlayan aday oldu.
Kısacası ağabey oldu. Sadece Ak partililer içerisinde değil, esnaflar ile iş adamları ile STK temsilcileri ile şuana kadar kurduğu ilişkilerle Mersin'in Ağabeyi profili çizdi.


Başta 7 Haziran seçimlerinde liste başı olan ama 1 Kasım'da liste dışı kalan Mustafa Gültak olmak üzere Parti'nin Mersin'deki hafızasında yer alan küskün, dargın, pasif durumda ne kadar kişi varsa hepsini harekete geçirecek adımları atarak kucaklayıcı tavrını ortaya koydu. 

Mersin'de tabanda karşılığı olan 2014 Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sever, İl Eski Başkanlarından Fatih Kısa gibi isimleri sahaya sürdü. Mersin siyasetinin marka isimlerinden Eski Milletvekili Ali Er 'i bir anlamda Ali Er yapan, Mersin'in 20 yılında ki önemli hizmetlerinde imzası olan Ak Parti Teşkilatlarında ve tabanında sevilen ender isimlerden biri Mustafa Kızıl'ı da Ankara'dan getirterek çalışmalara başlatan Elvan kuruluşundan bu yana ne kadar aktör varsa hepsini 1 Kasım için seferberliğe çıkartarak Ak Parti'ye müthiş bir ivme kazandırdı.

Ak Parti Mersin tarihinde belki de ilk defa bu kadar derli toplu birlik beraberlik içinde bir resim verdi.

Konvoy krizinde olduğu gibi görünen o ki 1 Kasım Ak Parti ile Mhp arasında müthiş bir mücadelenin final tarihi olarak görünmekte .
Gerginlikten kaostan uzak huzur hoşgörü ve mutluluğun hakim olduğu bir Mersin'e vesile olması dileklerimle "KAZANAN MERSİN OLSUN" diyorum.