Toplum hayatına uyum sağlama, kişilik kazanma, erdemli ve iyi bir vatandaş olma ancak iyi bir eğitim sayesinde olur. Her ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin gelişmesini ve geleceğini ilgilendirir. Bu sebeple genç kuşaklar, toplumun gereksinimlerini karşılayacak şekilde yönlendirilir ve becerilerine göre çalışma hayatına atılmaları sağlanır. Tabii bu yazdıklarımız işin normali. Ancak, Türkiye anormallikler ülkesi olduğu için, eğitim de olumsuzluklardan nasibini almaktadır.
Prof. Dr. Acar Baltaş’ın söylediği gibi; “Sorun insanların eğitimsizliği değildir. Esas sorun insanların kendilerine öğretilenlerin doğruluğunu sorgulayacak bir eğitim almayışıdır.” Bunun yanına bir de “kendilerine öğretilenlere inanacak kadar eğitilmiş” bir nesil koyarsanız milli eğitimdeki kırılmalar alıp başını gidecektir. AKP iktidarının yapmak istediği budur. İmam Hatip Liselerinin mantar gibi çoğalmasının bunu sağlayabileceğini düşünmektedirler. Kendi çocuklarını ve torunlarını özel kolejlerde büyük paralarla okuturken halka ise “Bir Lokma Bir Hırka” yı uygun görmektedirler.
13 yaşına kadar bir çocuğa kadar Türkçe ve Matematikte temel bilgileri öğretemezseniz daha sonrası çok zor olur. Bu yıl LGS’ye 1 milyon 38 bin öğrenci girdi. Sonuçlara baktığınız zaman üzüntü verici. Yaklaşık yüzde 70’i bomboş. İktidarın İmam Hatip Lisesi politikasına uygun bir tablo. Başarılı olanlar hala ayakta duran Anadolu Liseleri ve özel okullara, diğerleri ise din sömürüsünün merkezine gidiyorlar. Meslek Liseleri ise ayrı bir alem. Herkese diploma verildiği için, Meslek Yüksek Okulları da 7’yi 2’ye bölemeyen öğrencilerle doluyor.
Yüksek Öğrenim Kurumları (YKS) sınavında ise son iki yılda, ders başarısı düştüğü ve sınava başvurduğu halde girmeyen öğrenci sayısı arttığı görülüyor. Özel ve devlet okullarında okuyan öğrencilerin sınav sonuçlarını bilmiyoruz. Ancak özel okulların tüm yıl boyunca kurs adı altında yüz yüze eğitim yapmak için tüm olanaklarını kullanarak avantaj sağladıkları ortada. Bu yüzden özel okullarda okuyan öğrencilerin daha yüksek puan almış olduklarını söylemek yanlış olmaz. Eğitim sistemindeki fırsat eşitsizliği artık çalışan kesim çocuklarına bir gelecek umudu bile veremez durumda.
Başarı ortalamasının düşüklüğü YKS sınavı da damgasını vurmuştur. TYT’de (Temel Yeterlik Testi) 150 ve üzeri puan alan yani barajı geçen aday yüzdesi 68’dir. Üniversite adaylarının, en çok sayısal alanda zorlandığını ortaya koyan AYT ortalamaları ise: Türk Dili ve Edebiyatı: 24/5.932, Matematik: 40/5.294, Fizik: 14/1.564, Kimya: 13/1.991, Biyoloji:13/2.502 şeklindedir. Aslında barajın altında kalan öğrenciler değil Milli Eğitim Bakanlığı olmuştur.
Türkiye’de 131’i devlet ve 78’i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 209 üniversite var. Üniversite sayısı arttıkça eğitim kalitesi düşüyor. Kurs merkezi gibi apartman katlarına vakıf üniversiteleri açılıyor. Bir vakıf üniversitesinin başabaş noktasını yakalayabilmesi için Anadolu’da yaklaşık 1.700 öğrenci gerekiyor. İstanbul’da bu sayı 4 bine kadar çıkıyor. Yetersiz üniversiteli öğrenci sayısı ile övünmek hiçbir şey kazandırmaz. Hala anlayamadık. Eğitim çökerse Türkiye çöker.
www.ahmetakin.com.tr