Sosyal medyada Halepli Ümran'ın resmini gördüğümde iki yaşındaki kendi kızlarımı Ümran'ın yerine koyarak bir süre daldığımı hatırlıyorum. Başında kurumuş kan ile şaşkın ve şokta görüntüsünün beni önce korkuttuğunu, sonra öfkelendirdiğini ve sonra bilgisayar başında rahat koltuğumda kendi halime şükreder nitelikli üzdüğünü fark ettim. Benimkisi tam anlamıyla aciz, rezil ve ilkel bir ruh hali.

Akşam yemeği sırasında çorba ile ana yemek arasındaki zaman diliminde TV ekranında şahit olduğu kan donduran, yürek burkan, insanı kahreden bir haber veya görüntüye bir an dikkat kesilip önüne konan tabaktaki yemeği soğutmamanın endişesiyle yemeye devam eden sıradan birinin ruh halinden farkı olmayan bir durum.

Koordinatörlüğünü üstlendiğim fikir grubu çalışmaları kapsamında duyurduğum Al Jazeera imzalı araştırma sonucunun çarpıcı sonuçlarını ifade etmekte fayda var. Bu sonuçlara göre; 167 ülkede yaklaşık 46 milyon insan şuan dünyada köle ya da modern köle durumunda ki; bu kalabalığın yaklaşık %70'inin baskı ve şiddete maruz kaldığı biliniyor. Baskı ve şiddete maruz kalanların çoğunun çocuk ve kadın olduğu düşünülüyor. Köle olarak yaşayan bu insanların 5.5 milyonunun çocuk olduğu tespit edilmiş. Bu durumun yılda yaklaşık 150 milyar dolar büyüklüğünde bir ekonomisi olduğu ve bu ekonomik büyüklüğün her yıl arttığı sonucuna varılmış.

Yukarıda ifade ettiğim araştırma sonuçlarını, giyinme kabinin önündeki siyah pufun üzerinde otururken, elbise deneyen eşinden elbisenin yakışıp yakışmadığı durumu hakkında gelecek soruya kadar geçen sürede okuyan sıradan bir kişide oluşan ruh hali ile bu konuya yaklaştığımız sürece; 'Allah'a (Onu) size karşı (sonsuz rahmetine rağmen) harekete geçirecek bir neden mi vermek istiyorsunuz?' ayetinin muhataplığından kurtulabileceğimizi zannetmiyorum.

Ümran'ın durumu ile belirttiğim araştırmanın ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Hepimizin bildiği ve gözlemlediği üzere Suriye'li Ümran'ın kardeşleri şuan Mersin ve ilçelerinin sokak ve caddelerinde başıboş dolaşıyor. Ve hatta bulunduğum ilçede son günlerde bu çocuklar neredeyse tüm kavşaklarda aynı marka kağıt peçete ve su şişeleri ile çalıştırılıyor veya dilendiriliyor. Geçtiğimiz aylarda Suriyeli çocukların zorla çalıştırılması ve dilendirilmesi ile ilgili Bakanlık merkezli ve Valiliğin koordine ettiği bir çalışma hazırlandı ve tüm ilçelerde bu çalışmaları yürütmekle görevlendirilen komisyonlar kuruldu.

Ümran'ı gördüğümde ve Türkiye'ye sığınmış kardeşlerini yukarıda ifade ettiğim rapor ile ilişkilendirdiğimde tasvir ettiğim sofradaki veya alışveriş merkezindeki adamın ruh hali dışına çıkarak çalıştığım kurumdan da personelin üyesi olduğu komisyonu harekete geçirmek, etkin çalışmasını desteklemek ve fakındalık oluşturmak istedik.

Sonuç; bu hafta ve önümüzdeki hafta komisyon üyelerinden izinde olacak olanlar varmış ve benzer birkaç gerekçe ile bir süre müdahil olunması mümkün değilmiş. Süreç zaten işliyormuş ve bizim bu sürece böyle müdahale etmemiz gereksizmiş. Yani; konunun muhataplarında da ilimizin herhangi bir turistik ilçesine tatile gelen; sedan kasa aracına kırmızı ışıkta koşturan Suriyeli çocukları görünce aracın kapılarını kilitli konuma getiren güneş gözlüklü adamın ruh hali hakim.

Ümran'ın dilenen sığınmacı kardeşlerini görmezden gelen kalabalıkların Ümran'ı görünce harekete geçeceğine veya birilerinin harekete geçmesini sağlayacağına inanmak mümkün değil. Zorlama ve haddini aşan bir tespit olduğunu ifade edebilirsiniz lakin geçtiğimiz uluslararası bir sürece Ümran'ın üzerine bombalar yağdıranları, turistik ilçelerimizde misafir edemeyişimizin endişesinde bir ruh hali ile yaklaştığımızı da hatırlatmakta fayda var.