Zaman zaman yaşanan olaylar karşısında, güncel hayatta karamsarlık içine giriyoruz.
Kötümser düşünüyoruz.
Böyle vakitlerde bir bakıyoruz, yaşamdan zevk almama başlıyor, bezginlik bıkkınlık halleri oluyor.
İnsanlık halidir, aşırıya kaçmayınız, ya sabır çekiniz, yaratana sığınınız, en büyük güç Allah diyerek dua ediniz. Ondan isteyiniz. Ona sığınınız. O rahim ve kerimdir. O çok iyi bir ilaçtır.
Bir zamanlar her şeyden sürekli şikâyet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız çocuğu varmış.
Hayat, ona göre çok kötüymüş ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuş. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyormuş karşısına.
Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği “Aşçılık” olan Babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlenmiş..
Bir gün onu çalıştığı ekmeğini kazandığı mutfağa götürmüş.
Üç ayrı cezveye su koymuş ve onları ateşin üzerine koymuş.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, birinci cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdekleri koymuş.
Daha sonra kızına tek kelime etmeden beklemeye başlamış.
Kızı da hiçbir şey anlamadı gibi bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyormuş.
Ama o kadar sabırsızdır ki sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başlamış.
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermemiş. Yirmi dakika sonra adam, cezvelerin altındaki ateşi kapatmış.
Birinci cezveden patetesi çıkarmış ve bir tabağa koymuş.
İkincisinden yumurtayı çıkarmış, onu da bir başka tabağa koymuş.
Daha sonra, son cezvedeki kahveyi bir fincana boşaltmış.
Kızına dönerek sormuş:
-Ne görüyorsun?
-Patates, yumurta, kahve?(!)
Diye alaylı bir cevap vermiş kızı.
“Daha yakından bir bak bakim hele” demiş baba, “Patatese dokun” Kız denileni yapmış patatesin yumuşamış olduğunu fark etmiş. Yumuşamış baba demiş.
“Aynı şekilde yumurtayı da incele”
Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın içinin katılaştığını görmüş.
En sonunda, kızının fincandaki kahveden bir yudum almasını söylemiş.
Söyleneni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme gelmiş.
Ama yinede bütün bunlardan bir şey anlamamış:
-Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?!
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlatmış.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepki vermişti.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.
Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu, ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş ve kalınlaşmıştı.
Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
-Sen hangisisin?diye sordu kızına, Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?!
Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin?
Yumurta gibi kalbini mi katılaştıracaksın?
Yoksa kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına mı izin vereceksin?
Kıssadan bir hissede dostlarım kendilerine çıkarmalı.
Hayat bu kadar ucuz ve basit değil.
Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak çok güzel.
Allah kimseye dert, bela, kaza vermesin.
Evlat acısı vermesin.
Sevdiği ile sınamasın.
Barış, huzur, mutluluk içinde kalın.
Baki Selam ve Dua ile.