Bugün Barış Manço’nun vefat yıldönümü. 79 yıl önce Ocak ayında dünyaya gelen ve “bir gün ölürsem öldüğüm günü değil doğduğum günü hatırlayın” diyen Barış Manço’nun doğum gününü hatırlamak, vefat yıldönümünde onu anmak ve onun müziğini/dünyasını/felsefesini gelecek kuşaklara aktarmak için tuttuğum notlardan hazırladığım kısa yazı dizisinin sonuncusunu Barış’ın vefat yıl dönümü olan bugün paylaşıyorum sizlerle.
Bir çorbayla karnım doydu,
Hırka bana yorgan oldu,
Birde kalem tutmayı öğret,
Bana bir harf öğret yeter,
Bana yolun seç diyorlar,
Bozuk yolu seçer miyim,
Eğri eğri
Doğru doğru.
…
Barış Manço’nun her şarkısı bir müzik eseri olmanın ötesinde bir öğreti, her programı bir eğitim etkinliğiydi aslında.
Nasrettin hocanın fıkralarının güldürürken öğrettiği gibi, Mevlana’nın sözlerinin olgunlaştırırken öğrettiği gibi,
Yunus Emre’nin diyar diyar dolaşıp yazdığı şiirlerinde öğrettiği gibi,
Hacı Bektaşı Veli’nin eserleriyle insanlara nasihatler verirken öğrettiği gibi,
Fuzulinin insanlığa hediye ettiği Leyla Mecnun eserinde aşkı anlatırken gerçek aşkı öğrettiği gibi,
1700 yılların müzisyenlerinden Dede efendinin tıpkı Barış gibi yazıp bestelerken öğrettiği gibi,
“Öz Yurdunda Garipsin, Öz Vatanında Parya” diyerek Anadolu’nun isyan sesi olan Üstad, Büyük Doğu Necip Fazılın her biri bir sanat eseri olan şiirlerinde ayağa kalkmayı, vatanı sevmeyi, milli değerleri, mücadeleyi, hidayeti öğrettiği gibi
Barış da söyledikleriyle ve yaptıklarıyla birçok şeyi öğretmiştir.
***
O bir sanatçı olmanın ötesinde bir öğretmendi aslında.
Ahlaki, manevi ve kültürel değerlerimizin öğretilmesine ve benimsenmesine önemli ve kalıcı katkılar sağlamıştır.
Türk müzik kültürüne yön vermiş ve müziği her zaman bir eğitim aracı olarak düşünmüş bir isim olan Barış Manço, müziğin bir eğitim aracı olduğunu ve her yaşta bireye davranış kazandırmada çok önemli olduğunu bize yaşayarak ve dinleterek öğretmiştir.
Halk arasında yaygın olarak kullanılan ve kendi programına isim yaptığı tabirle adam olacak çocukların ilk öğretmeniydi. Sadece çocukların değil 7’den 77’ye herkese aslında bir şeyler öğretmekteydi.
Yarının büyükleri adama olacak çocuklar evde okulda arabada sokakta bakkalda nasıl davranmaları gerektiğini Barış abilerinden öğreniyordu. Sadece programa konuk ettiği çocuklar değil televizyon ekranı karşısında onu pür dikkat dinleyen milyonlarca çocuklarda Barış öğretmenlerinden aynı eğitimi alıyordu.
15 - 25 kişilik okul öncesi sınıflarında, 30 – 40 kişilik ilkokul, ortaokul, lise sınıflarında kalabalık bir şey anlatamıyorum, olmuyor derken bizler; o bütün ülkeyi bir sınıfa çevirip en etkili, kalıcı ve eğlendirici yöntemlerle milyonlarca öğrenciye ve öğrenci adayına öğretmenlik yapıyordu.
Barış’ın çocuklar üzerindeki etkisi o kadar belirleyiciydi ki, ailelerden sürekli “Şunu da söylesenize Barış Bey, vallahi benim çocuğum da işte şöyle yapmıyor da Barış Bey, şunu da söyleseniz çok iyi olur” şeklinde telefonlar, mektuplar aldığını söylüyor Barış Manço.
***
Vefatına yakın bütün çocuklara yani öğrencilerine şu nasihatlerde bulunmuştur ‘’Evet çocuklar, ben gidiyorum diye, ıspanak yememek, süt içmemek, arabanın önünde oturmak filan yok. Evet uzaklara gidiyorum ama gözüm ve gönlüm daima üzerinizde olacak’’
Aslında o bu sözleriyle bir gün gitsek bile verdiklerimizle, eserlerimizle öğrencilerimizin öğretmeni olmaya devam edebilmemiz gerektiğini anlatmıştır.
***
Bir gün gitsek bile güzele dair söylediğimiz/yaptığımız işler ardımızda kalsın. Bir gün ölsek bile hatıramız gönüllerde yaşasın.
Hayırla anılsın adımız.