Birçok kez Azerbaycan’a gittim. Azerbaycan’da ilgimi çeken bir durum Türklere ve Türkiye’ye olan hayranlıklarıdır. Türkiye’de üniversite okumak, heleki üniversiteyi Türkiye’de bitirip dönmek çok önemli, gurur verici ve hayranlık duyulan bir durum. Ben hem Türk, hem de Öğretim Üyesi olmamdan dolayı her yerde çok saygı gördüm. Bunu ilk Bakü Haydar Aliyev Havaalanı'na ayak bastığım zamandan, ayrılırken ki zamana kadar her zaman ve her aşamada gördüm. Öyleki pasaport kontrolünü yapan polislerden, esnafa, sokaktaki vatandaşa kadar her yerde hissettim.

  Azerbaycan toplumunun bizlerle çok benzer noktaları vardır. Azerice’nin %80’i zaten bizler tarafından anlaşılmaktadır. Azerbaycan’da gerek yemek kültürü, gerekse yaşam biçimleri olarak hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Birçok aileyi, Azerbaycan kültürünü ve yaşam biçimini tanımak için ziyaret ettim. Beni en çok aile yapıları etkiledi. Aileler gelenek ve göreneklerine çok bağlı, bizim atalarımız, dedelerimiz gibi yaşamakta. Aile içinde büyüklere saygı çok önemli, gençler aile büyüklerine saygı gösterirken, aile büyükleri de onlara sevgi ile yaklaşmakta. Ailenin gençleri birbirleriyle abi, abla, kardeş gibiler. Ayrıca aileler genellikle Türk kültürüne de çok bağlı. Gençler bir bir geliyor, kendilerini tanıtıyor ve tanışıyorlar. Tüm gençler saç ve sakal traşlarını olmuş, düzenli, temiz bir şekilde giyinmişler. Azerbaycan’da uzun saç ve sakal büyüklere saygısızlık kabul ediliyor. Herkes birbirine saygı ve sevgi ile hitabet ediyor. Büyüklere karşı saygı o kadar büyük boyuttaki, büyüklerin her söylediğine “başüstüne” diye cevap veriliyor. Büyüklerin bir sözü veya bakışı en büyük ceza oluyor. Büyükler, yeğenlerini de kendi çocukları gibi seviyorlar ve onlara çocukları ile eşit davranıyorlar. Aile fertleri maddi ve manevi hep birbirlerine destek oluyor. Eğitim çok önemli ve aile büyükleri hiç tatil yapmadan gençlerin eğitimi için çalışıyorlar. Azerbaycan’da iyi ailelerin kızları ise akşamları dışarı pek çıkmazken, erkekler çıkabiliyor. Fakat gençler geç saatlerde gelince bayağı bir problem oluyor. Üniversiteyi bitirip iş güç sahibi olana kadar gençler büyüklerinin yanında alkol ve sigara kullanamıyor. Gençler için en büyük onur ise ailelerine layık bireyler olmak. Azerbaycan Türkü ailelerinin bazılarını görünce biz niye toplum olarak bu değerlerimizden uzaklaşıyoruz diye biraz da imrenerek baktım. Tabiiki Azerbaycan da hızlı toplumsal değişim nedeniyle her aile kendini koruyamış ve olumsuz değişimler de çokca gerçekleşmiştir. Ama genel olarak toplumun yapısı bizim 1980’li yıllardaki hızlı modernleşmenin başındaki durumumuz gibidir.  

  Azerbaycan’da düğünler (toy) çok önemli bir geleneksel tören. En küçük düğün 300 kişilik oluyor. Düğünler için 1000-2000 kişilik salonlar var. Bu düğünler yemekli olmaktadır. Normal bir düğünün yemek menüsünde en az 10 çeşit sıcak yemek, 30 çeşit zeytinyağlı, salata, 10 çeşit tatlı, her türlü alkollü ve alkolsüz içecek olmaktadır. Bir düğünün maliyeti çok fazla olmaktadır. Bir ailenin toyuna da katıldım. Toyda onur konuklarına konuşma da yaptırılmakta ve ben de bir konuşma yaptım. Ayrıca Azerbaycanlı sanatçılar da bu düğünlerde şarkılar söyleyebilmektedirler. Bir ailenin kızlarını nişanına da katıldım. Nişanda erkek aile büyükleri ayrı bir yerde, gençler karışık olarak bir yerde oturmaktadır. Gençler oynayıp eğlenirken, aile büyükleri ayrı bir yerde yemek yiyip günün anlamı ile ilgili sırayla ayağa kalkıp, düşüncelerini söylüyorlar. Gerek düğünlerde gerekse nişanda en son aş denilen pilav gelmektedir. Aşın önemi ise farklıdır. 

Modernleşme ise sosyolojik bir olgu ve kısaca şu şekilde tanımlanabilinir: Az gelişmiş veya gelişmemiş toplumların modern, siyasal, toplumsal ve kültürel bakımdan sanayileşmiş, gelişmiş ülkeler modelini benimseyerek, onlar gibi olma sürecidir. Modernleşmenin sonucunda toplumsal değişim de kaçınılmazdır. Fakat toplumsal değişim olumlu ya da olumsuz olabilmektedir. Ülkemiz çok hızlı bir modernleşme sürecinin içindedir. Bu süreçte toplumsal değişim ne yazıkki modernleşme olgusu bahanesi ile olumsuz olabilmektedir. Modernleşme adı altında Türk toplumunun temel değerlerinden, gelenek ve göreneklerinden uzaklaşmalar olmaktadır. Bu toplumumuz adına tehlikeli bir durumdur. Tabiiki modernleşeceğiz, fakat modernleşirken toplumsal değerlerimizi aşındırmayacağız. Atatürk’ün “Dünya’nın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize, ulusal varlığımıza, bu saygıyı duyguda, düşüncede, açıkca bütün davranış ve tutumumuzla göstermemiz gerekir. Unutulmamalıdır ki, ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslara av olurlar.” sözü doğrultusunda önemli olan toplumsal değerlerimizle birlikte modernleşmektir.