İçişleri Bakanlığı’nın resmi rakamlarına göre Türkiye’de şu an toplam 5 milyon 500 bin 690 yabancı var. Ancak bunların tamamı sığınmacı değil. Verilen bilgilere göre Türkiye genelindeki toplam sığınmacı sayısı, 4 milyon 82 bin 693 kişidir. Sığınmacıların içindeki geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı ise 3 milyon 762 bin 686 kişidir. Bu rakamın 2017 yılından itibaren artmadığı ve 122 bin kişinin ise iki yıldır pasif kayıt olduğu için Türkiye’de bulunduklarına ilişkin hiçbir işaretin olmadığı da belirtilmektedir. Ayrıca son 5 yıl içinde 323 bin 859 düzensiz göçmen sınır dışı edilmiş, 2016 yılından bu yana 1 milyon 463 bin 272 düzensiz göçmen ve sığınmacının da Türkiye’den ayrılmıştır.
UNESCO Barış Ödülü’nün bu yıl ki sahibinin Almanya’nın eski şansölyesi Angela Merkel olduğu açıklandı. Merkel’e bu ödülün verilme nedeni ise daha da ilginç. Neden olarak 2015 yılında 1,2 milyon sığınmacının Almanya’ya kabul edilmesi kararını tepkilere rağmen vermesi olarak gösterildi. Almanya, 1,2 milyon sığınmacıyı kabul ederken, Türkiye 4 milyondan fazla sığınmacıyı kabul etmiştir. Eğer bu nedenle bir UNESCO Barış Ödülü verilecek ise veriler göstermektedir ki ödülün sahibi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır. UNESCO ise Birleşmiş Milletlere bağlı bir kurumdur.
Rusya ve Ukrayna arasındaki sorunun giderilmesi amacı ile Türkiye en yoğun çaba gösteren ülkelerin başında gelmektedir. Bu çabalar sonucunda İstanbul’da yapılan toplantıda Rusya-Ukrayna tahıl koridoru anlaşması (Karadeniz Tahıl Girişimi) yapılmış ve tahıl krizi çözülmüştür. İstanbul’daki toplantıya katılan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, “Bugün İstanbul’da, Ukrayna gıda ürünlerinin Karadeniz üzerinden güvenli şekilde ihraç edilmesini sağlamak için kararlı bir adıma tanık olduk. Türkiye hükümetine bu görüşmeleri gerçekleştirmek için gösterdiği olağanüstü çabalar ve ilerlemedeki önemli rolü için teşekkür ediyorum. Bugün, insanların acılarını dindirmek, dünyadaki açlığı hafifletmek, gelişmekte olan ülkeleri desteklemek ve bir miktar istikrar sağlamak için bir umut ışığımız var. Bu, kapsamlı bir anlaşma yolunda önemli ve temel bir adım.” diyerek Türkiye’ye teşekkür etmiştir.
Tahıl yüklü ilk geminin Ukrayna limanından hareketi ile ilgili de Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in Sözcüsü Stephane Dujarric, BM, Ukrayna, Rusya ve Türkiye temsilcilerinin yer aldığı Müşterek Koordinasyon Merkezi’nin kolektif bir başarısı olduğuna işaret ederek, “Merkez kurulduğundan bu yana BM desteğiyle taraflar, girişim ile varılan anlaşmaları uygulamaya koymak için durup dinlenmeden çalışıyor. Genel Sekreter, bu çabalardan memnuniyetini ve Türkiye’nin liderliğinden dolayı minnettar olduğunu dile getirdi.” diye konuşarak yine Türkiye’ye teşekkür etmiştir.
Birleşmiş Milletler ve ona bağlı bir kurum olan UNESCO politik ve çifte standart bir karara imza atmış, Erdoğan’a değil Merkel’e UNESCO Barış Ödülü vermiştir. Ama Erdoğan’ın ve Türkiye’nin tahıl koridoru konusunda ki bu başarısı barış ödülleri ile ilgili yeni bir değerlendirmenin de kapısını açmıştır. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Eski Müsteşarı Dov S. Zakheim, bazı düşünce kuruluşlarında analistlik yapmaktadır ve The Hill gazetesi için “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Galibiyeti” başlıklı bir yazı kaleme almıştır. Bu yazı da Zakheim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna tahılı konusundaki politikalarına dikkati çekerek, Erdoğan’ın Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmeyi hak ettiğini belirtmiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı çabalar ile UNESCO Barış Ödülü’nü hak ettiği gibi Nobel Barış Ödülü’nü de hak etmiştir. Hatta Erdoğan ve Türkiye’nin bu çabaları sonucunda Rusya ve Ukrayna arasında bir barış olur ise zaten bu ödülün Erdoğan’a verilmesinden başka bir alternatif olmamalıdır. Nobel Barış Ödülü’nü Erdoğan’ın almasının Türkiye’ye zararı değil olsa olsa faydası olacaktır. Hakkı olana hakkını vermek gerekir.