Zamanınızı, paranızı, eşyanızı, aracınızı gerecinizi… Sağlığınızı…
Markanızı, eserlerinizi, fikirlerinizi çalanlar…
…
Ve geleceğinizi…
Günler geceler, yıllar boyu dirsek çürüttüğünüz, kafa yorduğunuz, uykusuz kaldığınız büyük hayalleriniz bir anda silikleşir soluklaşır, daha da uzaklaşır.
Görünmez eller, kirli yüzler işe karışmıştır ve onca emek birilerinin umurunda bile değildir.
Siz, çıkma ihtimali çok kuvvetli sorularla uğraşırken bazılarına “cevap anahtarları” sunulur ve bir anda ötelere savrulursunuz.
Ne büyük bir vebaldir bu… İnsanların yolları değiştirilir, hayatları karartılır.
Meğer yıllarca çocuklarımızın geleceğini çalmışlar.Hem de itinayla!..
Utanmadan sıkılmadan ve Allah’tan korkmadan…
Hemen her yıl bilmem kaç kategoride birinciler için boy boy gazete haberleri verir, TV röportajları yayınlarken az kalsın hepimizi inandıracaklardı.
Şimdi bunun bedelini çok ağır ödeyecekler ama gelecekleri çalınan milyonlarca gencin ahıyla geri kalan ömürlerininasıl tamamlayacaklar? Bir gün dört duvar arasından çıksalar bile insanların yüzüne nasıl bakacaklar?Hakkımızı helal etmiyoruz; karanlıklardan geldiler, karanlıklarda kaybolacaklar.
Okul öncesinden itibaren ne emekler veriyoruz çocuklarımıza, gençlerimize…
Sırf bir soru daha fazla çözsünler, bir puan daha fazla alsınlar diye…
Son anda ortaya çıkıyorlar.
Düşman bir gezegenin yaratıkları gibi bu hayalleri görmezden geliyor ve hedeflere çullanıyorlar.
Yokedici, silici vehava bükücü…
Sayelerinde “gelecek çalıcı” diye yeni bir kavramımız oldu.
Kirli, çirkin ve degünâhkarlar.