İktidara geldiği günlerde idari/siyasi/ticari muhalifleri büyük bir şok yaşarken, “bir yıl dayanamaz” benzeri yorumlar yapılırken O, ‘sakin güç’ tavrı sergiliyor, değil başbakanlık, “muhtar bile olamaz” diyenlere gülüp geçiyordu. 
Kasım 2016’da 14 yılı geride bırakacak bir iktidardan bahsediyoruz. Başbakan, ardından milletin oyuyla Cumhurbaşkanı seçilince sesler biraz kısılır gibi oldu ama sandıkta hesaplaşmak yerine medya savaşları gündemi belirleyince doğal olarak O da gardını aldı.
Belli ki Uzun Adam’la yeni bir dönem başlamıştı ve adı konulmuştu.                                                                                                     
“Uzun Dalga…”                                                                                                  
Pek çok konuda “ne yapmaya çalışıyor Uzun Adam” diye tepkiler aldıkça yeni bir stratejiyle çıkıyordu muhaliflerinin karşısına…                    
Bazen en yakınındakiler bile telaşlanıyor, O ise dünya gerçeklerini iyi okuyan bir lider tavrı içinde beklenen/beklenmeyen adımları korkusuzca atıyordu.
Fettulahçı Terör Örgütü yapılanmasını deşifre edip siyasi, idari ve ticari uzantılarından hesap sorduğu sırada Doğu ve Güneydoğu’da “Kurtarılmış Kentler” oluşturan hendek hainleri neye uğradıklarını şaşırdılar. Çözüm Süreci dolayısıyla “barış ortamını savaşa hazırlık için kullanan” örgütü ve onun hizmetindeki partiyi halk nazarında itibarsızlaştırdı. Yıkılan kentler ve ilçelerin, daha iyilerini kuracağını müjdeledi; işin ilginç tarafı bu süreçten dolayı kayda değer bir tepki de görmedi.
İç meselelerle uğraşırken dış dünyada gerçek dostlarımızın ne denli az olduğunu da açık yüreklilikle haykırdı. Özellikle Suriye krizinde ABD’nin, bir müttefike yakışmayan tavrı sayesinde ortada bırakılmaya daha fazla tahammül edemedi, adeta kitabın tam ortasından konuşarak söylenebilecek ne varsa söyledi.
İsrail’le ilişkileri düzeltti, Rusya ile beklenmedik bir adım attı.                              

İlk tepkiler İHH’dan gelince ayar vermekte gecikmedi çünkü yapılan işin doğruolduğunu biliyordu. Politikada Ustalık Dönemi başlamıştı Uzun Adam’ın, küçük hesaplarla uğraşanlarla yollarını ayırmayı öğrenmiş, her geçen seçimde oylarını artıran bir hareketin lideri olduğunu göstermişti. 
Rusya krizini, barışın zamanının geldiğine kanaat getirerek aşması O’nun bir dünya lideri olma yolunda mesafe aldığını gösteriyor. Dostlukların ve düşmanlıklarınsürekli olamayacağının, karşılıklı çıkarların bu ilişkileri belirleyebileceğinin altını çiziyordu. 
Hem İsrail hem de Rusya ile barışın tesis edilmesi turizm, narenciye, doğalgaz, petrol ve inşaat sektörleri için can simidi olarak algılandı; gözü kulağı Batı’da bir Türkiye’yi, Doğu’yu da ihmal etmemesi gerçeğiyle yüzleştirdi. Çok ciddi eleştiriler aldı, sosyal medya abuk sabuk yorumlarla yıkılırken O, ısrarla ve inançla yapılanların doğru olduğunu vurguladı, eski dostlarından bazılarına kapıyı gösterirken bazılarına da son kez elini uzattı. 
Kendileri bilir, 14 yıllık başarıdaki imza ortada…                                            
Partiyi, hiç kimseye teslim etmediği gibi ülkeyi de küçük hesaplar peşinde koşanlara teslim etmeyeceği mesajını verdi.                                               

Osmangazi Köprüsü?                                                                                          

Her ne kadar geçiş ücreti pahalı bulunsa da görkemiyle göz kamaştıran bu köprü sayesinde artık yeni bir fotoğrafımız daha oldu.                            
Adeta bulutların içinden geçercesine bir yolculuk yapacaksınız.              
Bazıları “İstanbul İzmir arasının üç buçuk saate düşmeyeceğini” söylerken aslında bu teknoloji şaheserini görmezden gelerek büyük bir yanlışa düşüyorlar.                                                                                    
Yavuz Sultan Selim Köprüsü?                                                                  
“Teknolojik Takıntı” deyip geçerdim ama kazın ayağı öyle değil, pek çoğunun Alman Vakıflarıyla bağlantılı olduğunu görünce konunun sadece çevre olmadığı ortaya çıktı.                                                                  
Biz de safız ya, bu ağaçlar güzel kuşlar söylemiyle yapılacak hizmetlere karşı duracağımızı öngördüler ama fena halde yanıldılar.
Yola çıktığında yanında olanların birçoğu bugün yoklar.                                
Bunun, lider içinbir eksiklik olmadığı, uzun yola hazır olmayanların kendilerine türlü bahaneler bulacakları ve liderlerini yerden yere vuracakları biliniyordu.                                                                            
Unuttukları bir şey vardı, ‘Uzun Adam’, yolculuğu esnasında kaybettiklerinden daha fazlasını kazanıyordu ve yanında yakınında bulunanlar “kerameti kendinden menkul” deyiminin ne demek olduğunu çok iyi öğreniyorlardı. 
Uzun Adam yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın 5’ten büyük olduğunu söyleyebildiği için mazlum milletlerin de lideri olmuştu.                                        
Geçmişte destek verdiği, yanlarında yakınlarında olduğu sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bugün kendisini -kelimeleri özenle seçerek- eleştirenlerin de yanında yakınında olacaktır.                                            
Yakında…                                                                                                      
Liderin bir özelliği de budur, yanındakiler ve karşısındakilerle birlikte zemini değiştirir, zamana hazırlar.
Uzun Adam da tam olarak bunu yapıyor.                                                                      
FETÖ ve İHH örnekleri göstermiştir ki lider, “ben olmasaydım olmazdın” deme cüretini gösteren sivil inisiyatifeasla boyun eğmediği gibi güçler savaşını da sonuç almadan bırakmaz.
Bulunduğu yere adeta iğneyle kuyu kazarcasına gelmiş, halkla iletişim konusunda rakipsiz, politik arenada bir satranç ustası gibi ustalaşmış ve içten gelecek ihanetlere karşı tecrübe kazanmış Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsediyoruz, Uzun Adam’dan…