Geçtiğimiz günlerde dünya sahnesinde yine bildik bir oyun sahnelendi.

Başrollerde  ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski vardı.

Oyun çok tanıdık: Büyük devlet azarlıyor, küçük devlet başını önüne eğiyor.

Zelenski’nin Beyaz Saray’da Trump’tan yediği fırça, bu oyunun en açık sahnelerinden biri oldu.

Zelenski zaten oyun oynamaya yabancı biri de değil .

Artık hepimiz biliyoruz ki uluslararası ilişkilerde “bağımsızlık” denen şey, bazıları için sadece diplomatik toplantılarda kullanılan hoş bir süs cümlesinden ibaret.

Ama bu oyunda sadece kuklalar ve kuklacılar yok.

Bir de işin eğlence kısmı var: Modern dünyanın soytarıları.

İşte bu noktada sahneye Elon Musk giriyor. Hem de tek kişilik dev kadrosuyla.

Modern dünyanın bu soytarıları dünyanın her yerinde karşımıza çıkıyor.

Küçük Ülke Sendromu: “Bağımsızız Ama Telefonu Açmak Zorundayız”

Kabul edelim, küçük bir ülkeyseniz dünyada iki şansınız vardır: Ya bir devin gölgesine sığınırsınız ya da kendi gölgenize bile şüpheyle bakarsınız.

Ukrayna, coğrafi olarak Rusya’nın dibinde, siyasi olarak da Batı’nın kucağında oturan talihsiz bir piyon.

Kendi başına hareket etmeye çalışsa Rusya “Ne yapıyorsun bakalım?” der, Batı’ya yanaşsa bu sefer ABD’den fırçayı yer.

Zelenski’nin Trump’tan kameralar önünde yediği ayar da işte tam bu durumun özeti.

Trump, eski usul tüccar kafasıyla konuşuyor zaten. Yeniden başkanlığı kazandıktan sonra akla ziyan zarar açıklamalar ve kararlarla tarafı tarafsız herkesin midesini bulandırıyor.

Yani “Bir elin veriyorsa, diğer elin alacak kardeşim!” mantığı.

Amerika’nın Ukrayna’ya gönderdiği askeri yardımların karşılığında bir şeyler istemesi de bu işin raconu.

Ne de olsa kapitalizmde “bedava peynir” sadece fare kapanında olur.

Trump da diyor ki: “Ben sana silah veriyorum, sen de benim rakiplerimi biraz karıştır bakalım.”

Karıştırma işi de zaten başarısız olunca Zelenski’ye ayarı verdi.

Kaos Güzeldir: Büyüklerin Beslenme Kaynağı

Büyük devletlerin kaosu bu kadar sevmesi tesadüf değil. Çünkü dünya ne kadar karışırsa, onların işleri o kadar iyi gider. Mesela Orta Doğu’da bir çatışma mı çıktı? Silah fabrikaları bayram eder. Doğu Avrupa’da bir kriz mi var? NATO genişler, savunma bütçeleri patlar.

Çin’le gerilim mi yaşanıyor? Hemen “özgürlük” söylemleriyle bölgedeki müttefikler güçlendirilir.

Bu kaos stratejisi, küçük ülkeleri sürekli bir bağımlılık döngüsünde tutar.

Amerika ve İngiltere gibi ülkeler “dostluk” naraları atarken, arka kapıda ellerini ovuşturur. Rusya ve Çin de farklı değil; onlar da kendi etki alanlarını genişletmek için aynı oyunu oynar. Yani kimin piyon olduğu çok net, ama kimlerin satranç tahtasını yönettiği daha da net.

İşin İsrail boyutu var o ise apayrı bir dert. Onlar zamanımızın leş yiyicileri.

Ve Sahneye Soytarı* Girer: Elon Musk Efendi

Artık modern çağda devletler ve liderler yetmiyor, bir de işin şov tarafını üstlenen milyarderler var.

Elon Musk, tam bu rol için biçilmiş kaftan. Bir gün Mars’a koloni kurmaktan bahseder, ertesi gün Twitter’dan (pardon, X artık) dünya liderlerine ayar vermeye çalışır.

Sanki dünya tahtında oturan liderlerin baş danışmanı o.

(İlber Ortaylı’nın ifadesi)

Geçen yıl Ukrayna’ya Starlink uydu internetini gönderip “İnsanlık için büyük bir iyilik yapıyorum” diye kendini kahraman ilan etti. Sonra ne oldu? Musk, Rusya’yı kızdırmamak için Starlink’i bazı bölgelerde kapattı. Yani “Ben tarafsızım ama istediğim yere kadar” diyerek oyunun eğlenceli kısmını da üstlenmiş oldu.

Aslında Musk, kuklacının kuklası değil, kuklacının soytarısı.

Ciddi meselelere elini sokar, ama ciddiye alınmak için fazla şov yapar. Onun rolü, halkı oyalamak, gündemi değiştirmek ve işin trajedisini komediye çevirmek.

Modern zamanlarda güçlülerin hep bir “komik” figüre ihtiyacı vardır ve Musk bu boşluğu harika dolduruyor.

Piyonlar Vezir Olabilir mi?

İşin komik tarafı, piyonların bu oyunda vezir olma ihtimali pek yok. Diyelim ki küçük bir ülke bağımsız hareket etmeye kalktı. Ne mi olur? Önce ekonomik yaptırımlar başlar, ardından medya organları devreye girer: “Diktatörlük eğilimi var!” haberleri uçuşmaya başlar. Halk ayaklanmaları, darbeler, “demokrasi götürme” operasyonları sırayla gelir.

Bir bakmışsınız, piyon tahtadan düşmüş, yerine yeni bir “dost lider” gelmiş bile. Özgürlük mü? Eee o da broşürlerde kaldı artık.

Trump’ın Zelenski’ye attığı fırça, yarın bir başka liderin başına gelecek. Çünkü bu satranç tahtasında roller değişse de oyun hep aynı kalır. Ama belki de gerçekten bir gün piyonlar birlikte hareket etmeye başlarsa, işte o zaman büyüklerin uykuları kaçabilir.

Ama o güne kadar, biz kuklaları izlemeye, kuklacıların kahkahalarını duymaya devam edeceğiz. Ve tabii ki bir köşeden Musk gibi soytarılar da sürekli şov yapacak. Çünkü bu oyunda yalnızca piyonlar düşer, kuklacı ve maskotları hep ayakta kalır.