Paranın da sıcağı olur muymuş demeyin. Bal gibi olur. Bu para elinizi yakmaz ama memleketi yakar geçer. Servet avcısı gibidir. Gözüne kestirdiği ülkeye gelir, adeta sülük gibi sömürür ve işi bitince de arkasına bakmadan çekip gider. Şimdi, Türkiye’de çalışıyorlar. Aslında Türkiye’den hiç çıkmadılar ki!
Sıcak para çeşitli faktörlerden dolayı ülkeler arasında kısa süreli olarak yer değiştirir. Sıcak para giriş-çıkışlarını yurtiçi faiz oranı, güvenirlik, ekonomik ve siyasi istikrar, istikrarlı döviz kuru, enflasyon oranı gibi faktörler etkiler.Küreselleşme ile başlayan değişim sürecinde hızlanan sermaye hareketleri içerisinde yüksek getiri elde etmek amacıyla bir ülkeden diğerine rahatlıkla kayabilen, spekülatif amaçlı ve kısa vadeli sıcak para hareketlerinin payı son yıllarda giderek artmaktadır.
Türkiye ekonomisi büyüyor. İşin şaşırtıcı tarafı büyüyen ekonomilerde istihdam artar yani işsizlik düşer. Türkiye’de hem ekonomi büyüyor hem de işsizlik. Sorun büyümenin şeklinde. Üreterek büyüyen bir ekonomi yok. Borçlanarak tüketip büyüyen bir ekonomik düzen var.
Ekonomik canlanmada elbette, Kredi Garanti Fonu’na (KGF) Hazine dopingiyle büyük ölçüde canlandırılan banka kredilerinin payı büyük. Ancak en büyük pay devam edenve son dönemde artan sıcak para akışında. Piyasalar da hesaplarını bu unsurların geleceğini kestirmeye çalışarak yapıyorlar.22 Ağustos’ta Hazine’nin borçlanmak için son 8 yılın en yüksek faizini ödemesi 2018 yılının çok zor geçeceğinin işareti olarak algılanıyor.
Türkiye tasarruf açığı olan, büyümek için ihracata ve yabancı sermayeye ciddi ihtiyaç duyan bir ülke. Basın yoluyla sert siyasi tartışmalaragirerek Avrupa ile yapılan atışmalar, Türkiye ekonomisine zarar veriyor. Ekonominin sadece ekonomi olmadığını çoktan öğrendik. İnsani gelişmişlik, refah ve iyi yaşam ekonominin sonuçlarıdır.
Ekonomik sorunlar kendiliğinden düzelmez. Bir plan ve program dahilinde adımlar atılmalıdır. Bunun için de ekonominin bir lideri yani kaptanı olmalıdır. Değişik kafalardan çıkacak sesler ekonomik istikrara her zaman zarar verir. Teşvikler ya da önlemler kişilere göre değil reel sektörün objektif sorunlarına göre alındığı zaman etkili olur.Yalnızca kurallar koyarak yatırım ortamının iyileştirilemeyeceği için,bürokrasinin kaldırılması ve verilecek teşviklerin sahada yararlı olup olmadığının takip edilmesi gerekir.
İhracat, ekonomik büyümenin motorudur. Yeni yatırımlar yoluyla üretim ve istihdamı arttırmak zaman almaktadır. Bundan dolayı, mevcut kapasiteleri ve verimliliği yükseltme çalışmaları önemsenmeli ve hatta bu konuda yeni teşvik tedbirleri uygulamaya konulmalıdır. İnşaat rantında ısrar etmek bu saatten sonra zarar verecektir.
Bir de diploması konusu var. Diplomaside üslup çok önemlidir ve uluslararası ticaret ilişkilerinizi de etkiler. Doğru üslupla en ağır lafları dahi edebilirsiniz. Ama üslubunuz yanlış olursa en haklı konularda bile haksız konuma düşersiniz. Diplomatları atışan ülke vatandaşları birbirinden mal alıp satmak istemezler ya da o ülkenin mallarına direnç gösterirler.
Aslında merak edilen ve tedirginlik yaratan asıl konu, dünyadaki ekonomik istikrar ve büyümenin ne kadar süreceği ve halen gelişmekte olan ülkeleri fonlayan bu sıcak paranın, bir kriz ortamı oluştuğunda nasıl hareket edeceğidir.Küreselleşen bir dünyada sıcak para hareketlerinin durdurulması mümkün değildir.Finansal krizlerle karşılaşmamak ya da karşılaşılan finansal krizleri en az zararla geçiştirebilmek için alınabilecek tedbirler başında döviz piyasalarının istikrarı ve diğer yapısal reformları sıralamak mümkündür.