Hayatta yaşadığımız her sıkıntılı olay, bizi daha da güçlendiriyor. Neden ben? Dediğimiz,

isyan ettiğimiz, uzun ve karmaşık bir yolculuklar. Yol boyunca karşımıza çıkan her tümsek,

her çukur, her duraksama bizi biçimlendirir. "Neden ben?" diye sorup isyan ettiğimiz anlarda,

aslında farkında olmadan sabrımızı ve irademizi güçlendiriyoruz.

Keşkelerle boğuştuğumuzda ve iyi kilerimizin gölgesinde kaybolduğumuzda bile, her

yaşanmışlık bize bir şeyler öğretir. Zorluklar, bizi kuyumcu titizliğiyle işlenmiş mücevherler

gibi şekillendirir, parlatır.

Hayat bazen üzerimize dev dalgalarla gelir; öyle ki bu dalgalar boyumuzu aştığında,

kaçınılmaz bir çaresizlik hissine kapılırız. Hele yüzme bilmiyorsak, panikle çırpındıkça daha

da dibe çekiliriz. Oysa sakin kalıp bir an durabilsek, derin bir nefes alıp kendimizi

toparlayabilsek, bu fırtınaları çok daha az zararla atlatabiliriz. Çünkü dalgalarla baş etmenin

sırrı, paniğe kapılmadan doğru anda hareket etmeyi öğrenmektir.

Sabır, dalgaların arasından yol almanın pusulasıdır. Çünkü hayat, bizden yalnızca dayanmayı

değil, aynı zamanda öğrenmeyi de bekler. Zorlukların içinden geçtiğimizde hamlıktan

pişmişliğe, oradan yanmışlığa yükseliriz. Ve işte o zaman hayata gerçek anlamda dokunuruz.

Yaşadıklarım bana her zaman şunu öğretti: Hayat, bir üniversite gibi derslerle doludur ve

sorunlar iki aşamalıdır. İlki zorlukların olduğunu kabullenmek, ikincisi ise o zorlukların

derinliğine uygun bir çözüm bulmak. Zaman, kararlarımı ve önceliklerimi şekillendiren en iyi

öğretmen oldu. Ancak annemin “Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz,” diyerek

verdiği öğütler, kitaplardan ve okullardan öğrendiğimden çok daha fazlasını kazandırdı. O

zamanlar anlamadığım bu sözler, yaş aldıkça ve tecrübe kazandıkça daha da anlamlı hale

geldi.

Hayatın beni sınadığı anlarda, hep içimde bir tartışma yaşadım. Bir yanım inatla bildiğimi

okurken, diğer yanım durup düşünmeyi önerdi. Bugün, o anların hepsi beni ben yaptı. Hayatın

dalgalanmaları içinde kendimi bir dengeye oturtmaya çalıştım. Sevgi, saygı, güven, huzur ve

anlayışla bir rota çizdim. İnsan ruhunun fırtınalarına meteorolojiyle yaklaşır gibi baktım;

hangi duygular yağmur, hangileri güneş getirecek, öğrenmeye çalıştım.

Yaşam, bazen zorlu sorularla karşımıza çıktı. Ancak bu sorulara verilecek cevaplar, sadece

yaşanmışlıkların süzgecinden geçebilir. Artık şunu biliyorum: Tecrübe, yalnızca yaşamın

öğrettiği bir bilgeliktir.

Şimdi ise yeni bir dönemin misafiriyim. Kalan yıllarımın, geçen yıllarımı aratmayacak kadar

dingin ve dolu olmasını diliyorum. Bu yolculukta kimsenin hayatına zarar vermeden,

kimsenin çiçeklerini ezmeden ilerlemek istiyorum.

Hayatın pusulası artık net bir şekilde elimde. O ne mi diyorsunuz SEVGİ.

Bu dünyanın bana kattığı her şeyin özü sevgiyle dokunmuş. Ve ben, sevgiye çıkan her durakta

bir soluk alıp o sevgiyi büyütmeye devam edeceğim. Çünkü bu yolculuğun gerçek haritası,

sevgiyle çiziliyor.