Ağır bir ekonomik krizin içindeyiz, politikalar ve politikacılar değişmezse bu tablo ağırlaşmaya devam edecek. Katılımcı, şeffaf, kurallı bir siyasal ve ekonomik düzen kurulmadıkça ekonomi çökmeye, kaynağını bilmediği odaklara teslim olmaktan kaçınamayacaktır.
Eğitimi evrensel, kurumları ve hukuku bağımsız, devleti şeffaf yapmadan krizden çıkış yolu zor görünüyor. Yalan ve hamasetle işler daha çok rayından çıkıyor. Ekonomi yönetimi oyunu kurallarına göre oynamıyor. Ekonomide oyunun adı “piyasa ekonomisi”dir. Kuralları, incelikleri var. Bunlara uymadığınız zaman piyasanın sopası kafanıza iner. Kafaları çok kalın olmalı ki, yanlış yolda gitmeye devam ediyorlar.
10 milyona yaklaşan işsizler ordusu, olağanüstü boyutlara ulaşan bütçe açığı, bir türlü düşürülemeyen enflasyon, yoksulların sayısının endişe verici bir büyüklüğe ulaşması ve dış borç yükü çözüm bekleyen sorunlar. Koronovirüs salgını ile birlikte katmerleşen bu sorunlar Türkiye’nin canına okumaya devam ediyor. İktidarın yaptığı ise popülist politikalarla yapay bir başarı algısı yaratmaktan öteye geçemiyor.
Artan işsizlik ve başta asgari ücretli olmak üzere çalışan sınıfların çoğunluğunun ücretlerinin düşüklüğü göz önüne alındığında, temel gereksinimlerde yaşanılan fiyat artışlarıyla zorlu şartlar altında yaşayan dar gelirli kesimleri daha da zor günler bekliyor. Birçok iş kolu şu an çalışamaz durumda olup, esnafın borç sorunları var. Bunlara yönelik destekler de çok yetersiz. Borçları erteleme ya da yapılandırma gibi önlemler alındı ama bunlar sorunu çözecek yeterlilikte değil. Yoksul ailelere bin lira destek yapıldı ama bu para hangi sorunu çözmeye, hangi gereksinimi karşılamaya yetecek.
Aslında Türkiye koronavirüs şokuna hazırlıksız yakalandı. Zira, önemli ekonomik sorunlar yaşıyordu. Kenarda köşede hiçbir birikimi yoktu. Kasa boşalmıştı. Bunun yanında ciddi bir borç yükü vardı. SARAY’a ve yandaşlara para dayanmıyordu. İktidara güven alt sevilere gerilemiş ve yabancı sermaye hızlı bir şekilde Türkiye’yi terk ediyordu. Bundan dolayı küresel salgının yarattığı ekonomik şoka etkili yanıt veremedi. Dünyanın Merkez Bankası konumunda olan İMF’nin iyimser tahminine göre Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 5 küçülecek. Bu ise daha az gelir, daha az üretim, daha çok işsizlik ve daha çok fakirlik demektir.
İşimiz zor. Ancak umutsuz değiliz. Türkiye toplumsal dokusu, mevcut altyapısı ve planlamayla bu süreçten çıkabilir. Önümüzdeki en büyük engel TEK ADAM REJİMİ.