Mevsimler gibidir hayat.

Birbirinin ardı sıra geçer günler.

Ardı sıra dizilir; keder, korku, sevinç, mutluluk...

Adına ömür denilen atlasın sayfalarını çevirir gibi,

İyi-kötü / sıralı-sırasız tükenir günler.
Belki de kaderin en cilveli tarafı bu hayata yalnız gelip, yalnız gitmektir.
Yalnızlığıyla yüzleşir insan, kaderinin dolambaçlı sokaklarından geçerken.
İşte başrolünde kendimizin olduğu bu yolculuk, fragmanı bile olmayan bir sinema filmi gibidir.
Hayat dediğin aslında film arası bile olmayan bir muamma...
Yaşa yaşa çözülmez hayatın düğümü,
Keder mi gelir sevinç mi bahtına bilinmez.
Başrolünde kendimizin olduğu hayatımızı yazan veya yöneten başkası da olabilir.
Bir çeşit oyundur hayat.
Kendi yaşantısında figüran rolü biçilen yığınların sergilediği.
İşte bu cereme, döngüdür bir çeşit.

Biz buna hayat der yaşayıp dururuz.

Biraz avuntu,

Biraz sabır,
Biraz şükür,
Biraz keder...
'Sen mevsimler gibisin değişirsin' dediği kişi, aslında hepimiziz.
Her şey bir döngüden ibaret.
Bir yılın dört bölümünden birisi olarak tanımlanan mevsimlerle hayatımız arasındaki ilişki de buradan sonra daha anlamlı olsa gerek.
Mevsimlerin döngüsünü, dünya serüvenimizle ilişkilendirerek anlatırsak adına sadece tesadüf diyemeyeceğimiz örtüşmeler görürüz.
İnsan bazen güneşli gün gibi müşfik, bazen fırtınalı gün gibi celalli.
Bazen yağmurlu gün gibi üzgün, bazen karlı gün gibi şiddetli.
İlkbaharda doğan insan nasıl olur da kış gelmesiyle terk-i diyar eder onun döngüsüdür yazımızdaki maksat.

#İlkbahar

Bir mevsimden fazlasıdır.

Diğer mevsimlere bir yana, bahar bir yanadır.

İnsan doğasının tabiatın canlanmasına en çok ayak uydurduğu mevsimdir.

Bahar, beş kelime ile tanımlanırsa; hengame, bereket, hasret, şenlik ve diriliş ile tanımlanır kanımca.

Nasıl mı ¿

Arıların, kuşların, kelebeklerin sonsuz çayırlardaki raksına eşlik eden hengame.
➤İnsanın baharla birlikte ruhen dirilişine eşlik eden hengame.


Ağaçların dalına / yaprağına su yürümesiyle çiçeklenip meyveye durmaya hazırlandıkları bereket.
➤İlk gençlik çağlarındaki deli kanı damarlara nüfus ettiren bereket.

Karlı dağlardan süzülüp inen derelerin çağlayarak akıp, kuruyan topraklara duydukları hasret.
➤Uzun süredir kavuşulamayan sevgiliye duyulan hasret.

Cümle nebatat ve hayvanatın ruhlarına üflenen şenlik.

➤Gençlik heyecanlarının ruha verdiği şenlik.

Tabiatın canlanan doğayla birlikte yeniden dirilişi.
➤İnsanın canlanan doğayla birlikte yeniden dirilişi...

#Yaz

Yağız sineleri yakıp karartan güneşin yıl boyu şulesini esirgemediği mahsülden rızık uman çiftçinin emeğinin karşılığını verdiği, bereketin tarladan mahsül olarak ele geçtiği, meyvenin daldan toplanabildiği bir mevsimdir yaz.
Havanın kavurucu sıcaklığı ve neminin meyveyi-sebzeyi olgunlaştırdığı fakat insanı olgunlaştırmaya yetemediği bir mevsimdir yaz.
Yaz beş kelime ile tanımlanırsa bunlar ; olgunluk, yol, harman, dinginlik ve huzur olur.

Nasıl mı ¿

Yaz meyve-sebzeyi olgunlaştırır.
➤Ölüm, ayrılık veya hastalık ise insanı olgunlaştırır.
Yazın bütün yollar açıktır.
➤Hayatın rayında gittiği demlerde kendini aramak için çıkılacak yollar vardır.
Toprağı işleyen, mahsulü eken, harmandan kalkar.
➤Yaz için ortalama bir ömrün yarısıdır dersek; ektiğini biçme, ettiğini bulma için uygun bir harman zamanıdır.
Sıcak havaların getirdiği rehavete eş bir dinginlik mevsimidir yaz.
➤Birçok dünya nimetinden faydalanmak için fazladan çaba istemeyen bir dinginlik vaktidir yaz.
Mevsimlerin ortasındaki huzurlu zaman.
➤Hayat denilen yokuşun ortasındaki huzurlu düzlük.

#Sonbahar

Yazdan sonraki mevsim olarak sevilmez pek bazı çevrelerce.
Hep bir karşılaştırılır ilkbaharla, yazla.
Oysa kendi başına bir renktir, mutluluktur bakmasını bilene.
Havanın soğumasıyla beraber gelen yağmurlardır bazen.
Yeni kurulan bir sobanın etrafındaki sohbettir biraz da.
Sonbahar beş kelime ile anlatılmak istenirse bunlar; gazel, serinlik, hastalık, kasvet ve hüzün olurdu.

Nasıl mı ¿

Ağaçların yapraklarını dökme mevsimidir, arınışı sembolize eder gazeller.
➤Ortalama insan hayatının son iyilik günlerinde gazel olmaya hazırlanan hatıralar.
Havaların soğumaya başlamasıyla gelen serinlik mevsimi.
➤İnsan ruhunun gereksiz ihtiras ve hırslarından sıyrılmasıyla gelen serinlik mevsimi.
Ormanların ihtişamlı günlerinden sonra çıplak ve zayıf göründükleri hastalık demleri.
➤Pervasız yaşanan gençlik çağlarının ardından gelen hastalık demleri.
Yağmurlu ve bulutlu günlerdeki kasvet .
➤Yaklaşan yaşlılık ve geçen ömür üzerine düşünülen kasvet.
Karanlık ve kasvetli günlerin ardından gelecek daha karanlık ve daha kasvetli günlerin hüznü.
➤Yaşanmadan geçen yılların ardından duyulan hüzün.

#Kış

Diğer mevsimlerin belirgin bir hazırlığı yoktur fakat kış öyle değildir.

Mevsimlerin içinde en zengin seveni, hazırlık isteyenidir kış.

Hazırlık yaptırır insana; odundu, kömürdü, erzaktı...

Bütün hazırlığın sonunda beklenen gün gelir.

Kar yağar, ayaza çalar ortalık.

Ellerimiz buz tutar, bedenimiz üşür.

Kifayetsiz kalır nefesimizin sıcaklığı.

Ardı sıra dizilen günler gibidir hayat dedik ya.

Sırada keder varsa ne çare bedeni ısıtmaya.

Çünkü asıl üşüyen beden değil yürektir.

Yüreği ısıtmak için mevsim yaz da olsa nafile.

Kış beş kelime ile anlatılmak istenirse bunlar; gariplik, beyaz, sessizlik, hürriyet ve adalet olur.

Nasıl mı ¿

Suyun tüm formlarının bir arada görülebildiği garip bir mevsim.

➤En çok gariplerin üşüdüğü mevsim.

Yeryüzünü kaplayan kar örtüsünün beyazlığı.
➤Yanan sobanın üzerinde demlenen çay eşliğinde pencereden yağan kara bakılarak kurulan beyaz düşler.
Kar altında kalan buğday tanesinin sessizliği.
➤Ömrünün son düzlüğüne geldiğinde, biriktirdikleri karşısında insanın sessizliği.
Zor tabiat şartlarında bütün canlılarla birlikte hürriyeti kısıtlanan insan.
Çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve yaşlılık çağlarında dizlerindeki dermanla eş yürüyebilme hürriyeti.
Çatının dokusu, malzemesi ne olursa olsun herkesin çatısına aynı karın yağmasının adaletli tarafı.
➤ Hayatın sonunda dünyanın en adil tarafı olan ölümün getirdiği adalet.

Vesselam...

Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatinde ''İnsanlar vardır şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler.'' dediği gibi;
Ömür denilen mühletin bir dem olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, ilkbaharda doğan insanın, kış geldiğinde biten mühletinin döngüsünü yazmaktı maksadımız.
Birer cümle ile mevsimler ve insan ömrü arasındaki ilişkiyi benzetelim istedik.
Her ne kadar sürç-i kalem ettikse affola.
Sağlıcakla, hoşça kalın.