Elmas ile kömür

Elmas ile kömürün hammaddeleri aynıdır. İkisi de karbon atomundan oluşur fakat birisi paha biçilemez bir mücevher, diğeri ise sıradan bir madendir.

Yazımız kömürün elmas olduğu sınırın insan hayatındaki yansıması ile ilgilidir.

Kömürün elmas olabilmesi için belirli aşamalardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar insan hayatı için de benzerdir.

Bu bazen sıkıntılı bir eğitim hayatı sonucunda edinilen güzel bir meslek veya zorlu uğraşlardan sonra kazanılan herhangi bir başarı olabilir. Belirli aşamaları geçemeyenler de potansiyeli olmasına karşın fark edilemeyen birisi olarak silinir gider.

Başarmak için kişinin potansiyelini ve sınırlarını keşfetmesi gerekir. Kişi eğer önündeki sınırın, engelin veya duvarın ne olduğunu fark eder ve onu ortadan kaldırarak hayatına devam ederse başarıya ulaşmış olur.

Görünmez duvarlar

Hayatımızdaki görünmez duvarlarla ilgili bu durumu özetleyen ve çoğumuzun bildiğini düşündüğüm bir deney ile devam edelim.

Deneyde ortasından cam bir engelle iki fiziksel alana ayrılmış bir akvaryum var. Bu akvaryum içerisindeki balığın içinde bulunduğu bölmede hareket ederek zaman zaman ortadaki cam engele çarptığı gözlenmiş. Balık zamanla ortadaki cam duvara yaklaşınca yolunu değiştirmiş ve cama çarpmamaya başlamış. Yani camdan duvarın farkına varan balıkta bir 'sınır' ifadesi gelişmiş.

Bu deneyin devamında ise olay şöyle gelişmiş. Camdan duvarı kaldıran bilim insanları balığın davranışlarını gözlemlediklerinde çarpıcı bir sonuçla karşılaşmışlar. Balık akvaryumu ortadan ikiye ayıran cam duvar olmamasına karşın sanki bir engel varmış gibi davranışlarını sürdürmüş ve akvaryumun sadece bir bölümünde yaşamına devam etmiş.

İşte çoğumuzun hayatındaki görünmez duvarları özetleyen gerçekçi bir deney.

Tersine sorular

  • Başaramayacağımızı düşünerek çaba sarf etmediğimiz bir derste sınavı nasıl geçeriz ¿
  • Kabiliyetimiz olmasına rağmen hayata geçiremediğimiz becerilerimiz varsa bu ne işimize yarar ¿
  • Güzel sesimize rağmen söylemekten çekindiğimiz şarkılar kimi mest edecek ¿
  • Daha niceleri bu görünmez duvarlara çarparak hayatımıza engel olarak kalmaya devam edecek ¿

Hayat tercihlerden ibaret ve burada tercih senin.

Camdan bir kavanozun içerisinde sana ayrılan bölmede konfor alanından ayrılmadan dünyayı seyretmek mi? Yoksa harekete geçerek hayatı yaşamak ve renklerini keşfetmek mi tercihin olacak?

Beyninin çizdiği hayali engelleri aştığın sürece sahip olduğun potansiyeli keşfedecek ve sınırlarını aşmanın mutluluğunu yaşayacaksın. Bunun için tek yapman gereken şey kabiliyetlerinden aldığın güç ve hayal kurmak olmalı. Tabi hayallerinin gerçekleşmesi için de çalışmak.

Sınır demişken bu kavram kullanıldığı yere göre değişiklik gösterse de genellikle iki toprak parçasını ayıran bir çizgi veya iki insan arasındaki mesafeyi anlatır. Dağı ovadan, kaldırımı yoldan, gökyüzünü dünyadan ayıran sınırlardır.

Başlıktaki ''Sınır" sözcüğünün bu tanımlarının dışında karşıladığı 'Uç' anlamı ile ilişkilendirerek devam edelim. Çünkü genellikle sınırlar hep bir uç değeri ifade ederler.

Bu değerler genelde kalemle çizilmeyen veya herhangi bir ölçü aletiyle ifade edilmesi tuhaf karşılanan değişkenlerdir. Burada iki toprak parçası arasındaki sınırları kastetmiyorum. Asıl vurgulamak istediğim ''sınır'' kelimesinin; insan, sistem veya makine gibi varlıklardaki ''uç'' anlamını ifade eden karşılığıdır.

İnsan, sistem veya makine örneğini bilerek verdim. Bu örneklerden yola çıkarak şöyle bir çıkarımla ilerleyelim istiyorum.

Diyelim ki son model ve oldukça hızlı olduğunu yüksek teknolojili motorundan tahmin ettiğiniz bir aracınız var.

Örnek bu ya bir arkadaşınız da size 'senin araç saatte kaç kilometre hıza ulaşıyor? ' diye sormuş olsun. Aracınızın hızını güvenli bir ortamda ölçerseniz bu sorunun doğru cevabını bulabilirsiniz. Tabi bunun için gaz pedalına sonuna kadar basarak bir kısım riskleri göze almanız ve bolca da cesaret lazım.

Bazıları sınırlarını kendilerini zorlayarak, yaparak yaşayarak keşfederken bazıları ise bunu düşünsel manada gerçekleştirir.

Sistem, makine veya herhangi bir şeyin uç değeri o varlığın sınırıdır. Sınır değerler insan ile ilgili olursa yordadığı alandaki karşılığı; başarı, motivasyon, fayda vb. olur. İnsan bu konularda da sınırlarını zorlamadıkça kapasitesini bilemez.

Çok sevdiğiniz ve mutlulukla yapmayı düşlediğiniz bir mesleğiniz olsun istiyorsanız çaba göstermeli, gerekli eğitim basamaklarını ve sınavları aşmalısınız.

Bunun için de sınırlarınızı keşfetmeniz gerekir.

  • Sınırlarına yolculuğa çıkmayan ufuk çizgisini göremez.
  • Değişimin gücüne inanmayan çıktığı bu yolda yorulur.
  • Potansiyelini küçümseyen kendini ifade edemez.
  • Doğru zamanda doğru yerde olmayan başarısızlığa mahkum olur.

Bütün bunlar için insanın sınırlarını bilmesi ve hayatını bir istikamet üzere idame ettirmesi gerekir. Değişerek dönüşen sistemlerin her zaman daha verimli iş çıkarması da böyledir. İnsanlar da sistemler gibi değişim yönetimini iyi uyguladıklarında hem daha verimli hem de daha başarılı ve mutlu olurlar.

Küçük Prens
Küçük Prens kitabı dünyada birçok ülkede çok satanlar listesinin başlarında yer alan, Antonio Saint De Exupery tarafından kaleme alınan bir eserdir. Bu eser üzerinde inceleme yapan uzmanlara göre eserin çocuk yanlısı bir bakış açısıyla yazıldığı, çocuklara ve yetişkinlerin içindeki çocuğa seslenilip çocuğun dünyasının idealize edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yazar çocuk gözüyle yetişkinlere seslendiği bu eserde insanlar arasına çizilen anlamsız sınırlara dikkat çeker ve bu konuya bir çocuk saflığıyla yaklaşır. Bu bakış açısıyla insanlar arasındaki anlamsız sınırların gülünçlüğünü vurgular.
Bomboş bir gezegende hükmedecek bir şey bulamasa bile hükmetmeden edemeyen kral,

  • Eleştirileri görmezden gelerek sadece övgüleri duyan ve hep alkışlanmak isteyen insan,
  • Para ile her şeye sahip olabileceğini zanneden zengin...
  • İnsanlar arasında çizilen başka sınırlar olan; maddiyat, makam, mevki, şöhret, bilgi ve güç gibi çok temel sınırları ne de güzel ifade etmiştir Exupery.

En küçük ilişkinin iki kişilik olduğu gerçeğinden yola çıkarsak arkadaşlık, aşk, aile gibi toplumu birbirine bağlayan tüm ilişkilerde sınırlar olması doğaldır fakat bu sınırların insani olması lazımdır diye düşünüyorum.
Evrende nicel olarak bir nokta kadar bile yeri olmayan insan yukarıda ifade ettiğim sınırlarıyla koskoca dünyaya sığamamıştır. Savaşlar, soykırımlar, hırslar hep insanın sahip olma tutkusuyla sınırlarını aşma çabasından ileri gelir.

Sınırlarını insan tabiatına uygun seçerek elmas olmak için uğraşan, hayallerinin peşinde koşan, iyilik ve güzellik üzere çalışan insana sözümüz yoktur.

Ez cümle.

Göğünü yükselten, göğsünü genişletir.

Sağlıcakla, hoşça kalın.