Televizyonların, gazetelerin, radyoların, haber sitelerinin ilk haberi belki de tek haberi Gazze’de yaşanan zulüm ve ölüm. “7 Ekim’de başlayan israil saldırılarında…” diye başlayan haberlerde hep ölen çocuklar var.

Aslında 7 Ekim’den beri değil 100 yıldan beri Filistin topraklarında işgal var, vahşet var, ölüm var.

7 Ekim’den bugüne değil 100 yıldır hep ölüyor çocuklar.

Bir televizyon kanalında bombardımanda yıkılan evlerinin altında annesini babasını kardeşlerini kaybeden kendisi de yıkıntılar arasından kurtarılan bir çocuğun titreyen ellerini, korku dolu gözlerini izliyor acıyarak dünya.

Bir başka kanalda İsrail saldırılarında ölen babasının ve abisinin cansız bedenlerinin peşinden koşarak “yolun açık olsun baba” diye ağlayan bir çocuğu seyrediyor insanlık.

Bir çocuğun bombalar altında ağır yaralanan ve son nefesini veren küçücük kardeşine kelime-i şehadet getirmeye çalıştığı anları taşıyor bir başka kanal yeryüzünün körleşmiş vicdanına.

“Uyuyamıyorum gecelerdir. Ne vakit gözlerimi kapatsam kabus başlıyor, uçak sesleri duyuyorum. Uyusam evimizi yıkacaklar bu uçaklar diye düşünüyorum” diyor bir başka çocuk.

Öldürülen onlarca Gazzeli arasında annesini saçından tanıyan bir kız çocuğunun yürek yakan haykırışını veriyor bir başka kanal. “O benim annem diyor saçından tanıyorum. Ne olur bırakın göreyim onu” diye yalvarıyor yanındakilere.

Annesinin kaybeden bir başka çocuk “keşke annemle birlikte ölseydim, şahit olduğum bu acı ve ıstırabı görmek istemezdim” sözleriyle kahrediyor vicdan sahibi herkesi.

Baba acısı yaşatılan bir başka kız çocuğunun “Kur'an-ı Kerim ezberlerken babamı yanımda istiyorum. Büyüdüğümde babamın yanımda olmasını istiyorum" sözleri yankılanıyor bir başka televizyon kanalında.

Yıkılan evlerini ve yıkılan evlerinin enkazında kaybettiği ailesini bırakıp göçen ve sığındığı hastanede bombalanan bir çocuk “umarım dünya bu yaşadıklarımızı görür” diyerek bir umut dünyaya sesleniyor.

Hastanede yatak bulunamadığı için babasıyla yerde yan yana yatan çocuk "ey kainatın Rabbi sadece babam kaldı yanımda. Babamla ölüme de giderim" diyerek aslında Filistin’de her çocuğun doğar doğmaz büyüdüğünü gösteriyor hepimize.

Hangi kanalı çarsanız, hangi gazeteye bakarsanız, hangi radyoyu dinlerseniz, hangi haber sitesini ziyaret ederseniz daha nice çocuk, nice kahreden sözler, nice acı hikayeler görürsünüz.

Ve ölen 6 bini aşkın çocuk.

Neye uğradıklarını anlamadan hayattan koparıldılar.

Verilen haberlerde onlar da yaşadıklarının farkında olmadan, aslında hiç yaşamadan sadece bir sayısal değer olarak kuruluyorlar bir cümle içinde bu çocuklar.

Evet,

Filistin’de her çocuk ayrı bir acı hikaye.

Yüzyıldır öznesi çocuklar olan bu trajik hikayede Filistinli çocuklar bu acı hikayelerinin yanında hep kahramanlıklarıyla anılacak.

Ve bu kahreden hikayeye siyonist katliamlar sonucu kanla eklenen her satırda sessiz dünyanın payına hep utanç düşecek.