Gazetecilik çağımızın en önemli mesleklerindendir.
Büyük bir emek ve birikim gerektirmektedir.
Gazeteci hem geleneksel birikimden hem de teknolojinin son durumundan istifade edebilmelidir. Çünkü Teknolojinin imkanları doğrultusunda bilgiye ulaşma süresi de azalmıştır.
Gazeteci ’Doğru’ bilgiyi etik kuralları çerçevesinde verince gazetecinin değeri de artıyor.
Gazetecinin demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde icra ettiği bu meslek , zorlukları nedeniyle her türlü takdiri de hak etmektedir.
Bugünün neden Gazeteciler Günü olarak kutlandığını şu alıntıyla belirtmek istiyorum.
“Âgâh Efendi tarafından İstanbul’da 1277-1282 (1860-1866) yılları arasında 792 sayı yayımlanmıştır. Devletten yardım almadan ilk defa bir müslüman Türk vatandaşı tarafından çıkarılması dolayısıyla Türk basınının başlangıcı kabul edilmektedir. Âgâh Efendi, Tercümân-ı Ahvâl’i neşretmek için Meclis-i Maârif’e verdiği dilekçede ülkede yerli ve yabancı tebaanın Arapça, Türkçe ve diğer dillerde gazete çıkardığını, kendisinin de bütün gider ve gelirleri şahsına ait olmak üzere Türkçe bir gazete çıkarmak istediğini bildirmiştir. Dilekçesi Meclis-i Maârif’te görüşülerek hazırlanan raporda, Osmanlı Devleti “bende”lerinden bir zatın gazete yayımlamaya heves göstermesinin övgüye değer bulunduğu ve basılmasından hoşnutluk duyulacak bu gazete için ruhsat verilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir. Âgâh Efendi, Tercümân-ı Ahvâl’in ilk sayısını 6 Rebîülâhir 1277 (22 Ekim 1860) tarihinde neşretmiştir. İlk sayılarında başmuharrirlik yapan Şinâsi aslında gazetenin kimliğini belirleyen kişidir. Nitekim gazetenin çıkarılmasında ve içeriğinin oluşturulmasında Şinâsi’nin yeri birinci sayıda önemle vurgulanmıştır. Gazetenin amacını ve yayın politikasını açıklayan “Mukaddime” de Şinâsi tarafından kaleme alınmıştır. Böylece Türk basınında imzalı başyazı geleneğini ilk başlatan gazete Tercümân-ı Ahvâl olmuştur. “ 1
Şinasi ve Agâh Efendi sadece ilk özel gazeteyi çıkarmakla kalmadılar bu aynı zamanda Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatının da ilk adımı sayıldı. 1860 edebiyatımız için de dönüm noktası sayılır.
Arap ve Fars edebiyatının edebiyatımız üzerindeki etkisi bu adımla birlikte azalmaya başlayacaktır.
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı olarak andığımız bu dönemde özellikle Namık Kemal ve fikirdaşlarının ortaya koydukları tavır dilimizin de geleceğini değiştirmiştir.

Sözün özü
2000 yılında bir dergi aracılığıyla bu mesleğe bir ucundan girdim.
Sonrasında editörlükler , köşe yazarlığı derken çok değerli isimlerle tanıştım.
Radyo programlarında defalarca meslek erbabı büyüklerimle söyleşiler yaptım.

Mesleğin içinde olmakla birlikte kendimi hiçbir zaman bir gazeteci olarak görmedim. Mesleğin gerekliliklerini yeteri kadar yapmadığımı düşünüyorum. Bu meslek hakkıyla yapan yürekli gazetecilerin sayesinde itibarlıdır.

Şehirimizde mesleğin temsiliyetinin yapıldığı Gazeteciler Cemiyeti maalesef birçok dedikoduya alet olmuştur. Seçimle birlikte şeffaf , mesleğe katkısı olan bir cemiyet olmasını diliyorum.

Başta Mersintıme Gazetesi ailesi olmak üzere mesleğe yüreğini koyan gazetecilerin
günü kutlu olsun...